Korkuyla geriye doğru gittim yerde. Her yer kandı. Kandı. Yerler kandı. Kan?
Kalkıp arabanın kapısını açtım. Telefonumu alıp abimi aradım. Açmadı. Açmıyor. Yeniden aradım. Yine açmadı. Hayır açması lazım. Aç şu lanet telefonu artık.
Tekrar aradım.
"Alo? Emre gelmiyor musun?""A-abi burda kan var. Kan var abi. B-ben kanlı oldum. Çarptım abi. Ben çarptım. Çok kötü. Kan çok var. Ab-bi ben bir an karşıma çıktım. Yapamadım. Duramadım."
"Emre ne diyosun sen? Nerdesin? Hemen konum at geliyorum."
Hemen telefonu kapatıp titreyen ellerimle abime konum attım. Telefonu yere koyup korkarak yerde kanlar içinde yatan adama yaklaştım. Her yerde kan vardı.
Nabzını yoklamak için boynuna dokundum. HAYIR. Hayır. Nabzı atmıyordu. Korkarak geri çekildim. Kalp masajı. Evet kalp masajı yapmalıyım. Ellerimi göğsünde birleştirip kalp masajı uyguladım. Olmuyordu. Nabzı yoktu.
Geri çekildim. Ellerim kan olmuştu. Hayır. Hayır. Kan kötü. Kan olmaz hayır. Kanın geçmesi için ellerimi üstüme sürttüm. Geçmiyordu ve lanet olası üstümde kan olmuştu.
Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Ben katil olmuştum. Ben bir katil olmuştum. Şimdi onu öldürdüğüm için ben bir katildim değil mi? Hayır. Ben böyle olsun istemedim ki.
Yazarın anlatımıyla
Arabaya yaslanıp dizlerini kendine çekerek başını dizlerinin üstüne koyup hıçkırarak ağlamaya başladı Emre. Kan görmek istemiyordu. Sanki aklı durmuştu o an. Hiç bir şey düşünemiyordu.
Uzaktan gelen araba sesiyle başını hızla kaldırıp gelene baktı. Gelen abisiydi. Rüzgar yerde kanlar içinde yatan adamı görüp hızla arabadan inip Emrenin yanına geldi.
Kardeşinin yüzünü elleri arasına alıp kendine bakmasını sağladı.
"Emre! Emre!" Emre kilitlenmiş gibi yerde yatan adama bakıyordu. "EMREE!" Abisinin bağırmasıyla ona döndü. Şaşkınca kaşlarını çatıp bakmaya başladı. "Abi? Abi ne oldu?" Birden aklına dolan anılarla korkuyla abisine bakıp ağlamaya başladı.
Elleriyle abisinin yüzündeki ellerini tutup konuşmaya başladı. "A-abi nabzı atmıyo. Abi ben katil oldum abi. Kan var. Kan var abi."
"Emre sakin ol. Sakin ol Emre. Ben halledicem burayı. Serkan eve götür Emreyi." Koruma Emreye yaklaştığında Emre başını iki yana sallamaya başladı. "Hayır. Gitmem. Onu götürelim abi. Hastaneye götürelim. Hayır. Olmaz ki. Öldü o. O öldü abi." Emre dahada hıçkırarak ağlamaya başladı.
Rüzgar hızla yerde yatan adamın yanına geldi. Boynuna dokunarak nabzını yokladı. Anladığı şeyle kardeşine dönüp onun yanına geldi ve yüzünü tekrar elleri arasına alıp alnını kardeşinin alnına yasladı. "Emre nabzı atıyo. Ben onu hastaneye götürücem. Lütfen sakin olmaya çalış ve eve git."
Emre kaşlarını çatıp "nasıl olur abi? Nabzı atmıyordu." Dedi. "Atıyo abim. Atıyo. Eve git şimdi."
"Bana söz ver. Onu koruyacaksın. Ölmesine izin vermeyeceksin." Rüzgar başıyla onayladıktan sonra Emreden ayrıldı. Emre kalktığı an gözleri karardı. Dengesini kaybedip yere düşecəkti ki Rüzgar hemen kardeşini kollarına alıp kucağında arabasına taşıdı.
"Emre sana emanet Serkan" koruma tamam anlamında başını salladıktan sonra arabaya binip eve doğru sürdü. Rüzgarsa berbat bir halde ambulansı aradı. Oda biliyordu adamın çoktan öldüğünü. Kardeşine yalan söylemişti. Nabzı atmıyordu adamın. Ambulansı aradıktan sonra Emrenin kullandığı kendi arabasına bindi. Hızla oradan biraz uzaklaşıp kenardan izlemeye başladı.
Ambulans gelene kadar ambulansı aradığı telefonunu da mahvedip numarasını çıkararak uçurumdan attı. Daha sonra numarayıda ortadan katlayarak parçalara bölüp onuda uçurumdan attı.
Gelen ambulansla çaktırmadan onu takip etmeye başladı. Hastaneye vardıklarında doktor bahanesiyle hastaneye girip adamın bir ihtimal yaşayıp yaşamadığını öğrenmek istiyordu. Oda biliyordu adamın çoktan öldüğünü.
Ve öğrenmişti. Adamın üstünü örtüp odasından çıkardılar. Rüzgar yıkıldığını hissetti. Bunu kardeşine söyleyemezdi. Nasıl söylerdi ki?
Emre bunu kaldıramazdı. Söylememeği karar aldı Rüzgar. Söylemiycekti kardeşine.
Hemen hastaneyi terkedip arabasına bindi. Arabasını ıssız bir yere getirip parçalara ayırdı. Daha sonraysa yola çıkıp taksi durdurdu. Taksiye binip evin yolunu tarif etti.
***
Parayı ödeyip hızla arabadan inip eve doğru koşmaya başladı. Kapıyı defalarca çaldıktan sonra nihayet açıldı. Telaşla çıktığı için anahtarını alamyı unutmuştu.
Kapı açıldığı gibi hemen "Emre nerde?" diye sordu. Hizmetli kız "Serkan beyle odasına çıktılar ama çok kötü gözüküyordu." Rüzgar duyduklarıyla hemen koşa-koşa üst kata çıktı. Emrenin odasına vardığında içerden bağırışma sesleri geldiğini duydu. Hemen kapıyı açtı.
Emre banyoda ellerindi kanı yıkayarak çıkarmaya çalışıp bir yandanda "çıksana. Çıkmıyo Serkan abi. Çıkmıyor" diye bağırıyordu.
"Emre çıktı. Kan yok ellerinde." Serkansa Emrenin ellerinden tutup çekmeye çalışıyordu. Emre krize girmişti. Ellerini bir-birine sertçe vurup kanın gitmesi için uğraşıyordu. Halbuki ellerinde kan kalmamıştı.
Rüzger hemen banyoya girdi. "Emre yeter. Hiç bir şey yok ellerinde" dedi ama Emre durmuyordu. "Kan. Kan çıksın. Abi kan çıkmıyo." Rüzgar Emrenin her kelimesinde yıkılıyordu. Boğazına bir yumru oturmuştu. Hiç gitmeyecek bir yumru.
Suyu kapatıp Emreyi kendine döndürdü. Emreyse ona bakmıyor sertçe ellerini üstüne sürtüyordu. Elleri kıpkırmızı olmuştu. Rüzgar Emrenin ellerini tutup Emrenin kendisine bakmasını sağladı. Emre transtan çıkmış gibi bakmaya başladı.
"Abim kendine gel. Ellerin tertemiz." Rüzgarın dediği ile Emre ellerine bakmaya başladı. Temiz olduğunu görünce anlamayarak kaşlarını çattı.
Bir süre ellerine baktıktan sonra yeniden abisine döndü. "Abi...o yaşıyormu?" Rüzgar başını olumla anlamda salladı. Emre rahatlamış gibi derin bir nefes alıp verdi.
"Abi polise gidelim. Söyleyelim onlara." İşte buna Rüzgar izin veremezdi. Başını iki yana sallayıp "hayır. Teslim olmiycaksın. Buna izin vermem." dedi.
"Abi ne diyosun sen? Ben yaşayamam ki böyle. Ben suçluyum." Emre hızla kapıya gidip açtı kapıyı. Tam gideceği sırada Rüzgar hızla elini kardeşinin karnına doladı. İkiside yere düştü ama Rüzgar kardeşini bırakmayıp daha çok kendine çekti.
Emre abisinin kollarından çıkmaya çalıştı. "Abi bırak beni." diye bağırarak çıkmaya çalıştı. Rüzgarsa korkuyordu. Kardeşinin kendisinden gitmesine izin veremezdi.
"EMRE GİTMİYCEKSİN. KENDİNE GEL." Rüzgarın daha yüksek sesle konuşmasıyla Emre ağlamaya başlayıp direnmeyi bıraktı.
Rüzgar derin bir nefes alıp kardeşini kucağına aldı. Emreyse hiç bir şey demedi. Hıçkırarak ağlamaya devam etti. Rüzgar Emrenin odasına geçtiğinde Serkanın odada onları beklediğini gördü.
"Gidebilirsin Serkan." Serkan dışarı çıktığında Rüzgar Emreyi yatağına yatırıp kendide yanına oturdu. Elini Emrenin saçlarına geçirip okşamaya başladı. Emre üzerindeki pikeyi yüzüne kadar çekti ve yüzünüde yastığa gömüp daha fazla ağladı.
Rüzgarsa pikenin açıkta kalan kısmından Emrenin saçlarıyla oynamaya devam etti. Emre bir süre daha ağladıktan sonra vücudu yorgun düştü ve kendini uykuya teslim etti.
BÖLÜM SONU
_______________________________________
Bölümü nasıl buldunuz canlarım?
Oy vermeyi unutmayın 🤗

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yılların Sırrı
Terror#erkekversiyon 17 yaşına gelmesine rağmen sürekli ceza alan Emre Kılınç artık bıkmıştı ve abisine karşı çıkmaya karar vermişti. Bu yüzden ona ceza veren abisiyle sürekli kavga içerisindedir. Ama kaçırıldığı zaman her şey değişir. Bu en başından ber...