Bölüm 2.

1.1K 54 34
                                    

Yüzüme vuran güneş ışığı ile gözlerim yavaş-yavaş açılmaya başlamıştı. Dün olanlar aklıma gelince yanıma baktım. Abim yoktu. Zaten ne bekliyordum ki? Beni bırakıp gidecekti zaten. Yavaş-yavaş kalktım. Banyoya gidib işlerimi hallettikten sonra üzerime bol eşofman ve beyaz thsirt giydim. Artık hazırdım.

Kapıyı açıp aşağıya indim. Bu gün cumartesi olduğundan geç kalkmıştım. Her kes kahvaltısını yapmıştı anlaşılan. Annem televizyona bakıyordu. Diğerleri yoktu.

"Günaydın" dedim anneme gülümseyerek.
"Ne günaydını öğlen oldu." dedi tersleyerek. Takma Emre. Takmaaa.
"Abim nerde?" neden sorduğumu bilmediğim soruma annem "neden soruyorsun?" dedi. Ah bende  bilsem cevap vericem ama bilmiyomki. Kadında soruma şaşırmış. E ben olsam bende şaşırırım. Sonuçta abimle hiç konuşmuyorum. Amaaan konu nerden nereye geldi ya.

"Dün akşam benimleydi. Kalkınca görmedim de. Merak ettim." Lan bu nasıl cevap amına koyuyim. Her neyse.

"Boşuna heveslenme. Ben dedim ona ne yaparsan yap ettiği kavgayı öğrenmeden gelme diye. O yüzden seninleydi. Yoksa ne yapsın senin gibi kardeşi." Kırıcıydı.

Yüzüm asıldı. Hiç bir şey söylemeden mutfağa geçtim. Kahve kupasını alıp kendime kahve koymaya başladım.

"Günaydın Emre." Duyduğum sesle arkama baktım. Sedef abla yemek pişiriyordu. "Günaydın" dedim. İlk defa Sedef ablaya yalnızca günaydın diyordum. Oda bunu anlamış olucak ki "Emre? Neyin var senin?" diye sordu. Kahvemle birlikte küçük masaya geçtim. Sedef ablada yemeği karıştırıp karşıma geçti.

"Ya abla ben bu evde görünmez miyim? Neden kimse gerçek beni görmüyo?" diye birden çıkışınca Sedef abla şaşkınca bana baktı.
"Ne oldu kuşum?" diye sordu.
"Annem neden bana böyle davranıyor? Ve ya diğerleri? Evlatlık falan mıyım acaba?" Gerçekten yaaa. Ben bunu neden düşünemedim daha önce? Kesin evlatlık aldılar beni kesin.

"Saçmalama Emre. Anneni biliyorsun. Hep güzel şeyler ister. Arkadaşlarına hava atmak, ünlü biri olmak. Bunları sende biliyorsun. Abine gelince, onu bende bilmiyorum. İçine kapanık biri. Babandan başka kimseyle konuşmuyor." Sedef abla doğru söylüyordu. Ama.... Ya hep aması vardı işte.

"Ya Sedef abla görmüyormusun bana nasıl davrandıklarını? Bir kere ya. Bir kere bana insan gibi davranmadılar. Bu evde sözüm geçmiyor benim ya. Neden? Neden abim o kadına uyuyor? Ben gerçekten beni ittiğine pişman oldu diye benimle uyudu sandım. Neden böyle yaptı? Sırf ağzımdan laf almak için böyle mi yapılır? Ben ona güvenemez miyim yaa?" Sinirimden bağırmıştım.

Sedef abla şaşkınca bana bakıyordu. Tabii ya o bunu bilmiyordu.
"Bence bunu abine sormalısın." dedi Sedef abla ve kaşlarıyla kapıyı işaret etti. Hayır lütfen düşündüğüm şey olmasın. Lütfen.

Yavaş-yavaş arkamı döndüm. Abim kapıya yaslanmış, kollarını göğsünde bir-birine bağlamış bana bakıyordu.
"Emre bey, odama buyurmak ister misiniz?" Hemen size türkçeye çeviriyim. Benimle bir kavga var mısın?

Abimin odasına gidersem bağırıp-çağırırdı. Peki ben bunu istiyor muydum? Tabii ki hayır. " Hayır" dedim ve önüme dönüp çoktam soğumuş olan kahvemden bir yudum aldım. Adım sesleri geldi. Ve biri kolumdan tuttuğu gibi kaldırdı beni.

"Sedef abla rica etsem türk kahveai yapar mısın?" diye sordu abim. Sedef abla başını evet anlamında salladı. Sonra abim beni sürükleyerek çıkardı mutfaktan.

Abim beni sürükleyerek odasına götürürken, ben neler olacağını düşünüyordum. Evet Emre Kılınç, Barış Kılınç tarafından mental çöküşe hazır mısınız?

Abim odasının kapısını açıp beni içeri getirdi. Kolumu bırakıp kapıyı kapattı. Bende yatağına geçip oturdum. Kesin evlatlıktım. Neden mi? Lan abimin yatağı neden benim yatağımdan daha rahat?

"Annem sana ne söyledi?" siye aordu abim. "Sana ne?" dedim. Evet. Artık her kese karşı çıkıcam. "Emre bana doğru-düzgün anlat şunu. Annem sana ne dedi?"

"Neden anlatayım? Sonuçta sana değil bana dedi." Çok mu ağır oldu? Döver şimdi bu beni lan. "Emree!" Sertçe bağırmayıda ihmal etmiyor.

"Neden her şeyimi bilmek istiyorsun abi? Neden benim rahat yaşamama izin vermiyorsunuz? Özel hayatım bana ait. Kiminle kavga edeceğime siz karar veremezsiniz. Her işime burnunuzu sokamazsınız. Bana her hatamda ceza veremersiniz. Her hatamı büyütemezsiniz. Yaşıtlarımın yaptığı her şey ben yapınca suç oluyor. Bu kadar mı değersizim? Babamdan başka kimse beni umursamıyor. Neden bana değersizmişim gibi davranıyorsun? Ben size ne yaptım? Küçüklüğümden beri bana böyle davrandınız. Yaşıtlarım oyun oynarken siz bana güçlü olmayı öğrettiniz. Tüm dövüş tekniklerini biliyorum ben. Neden? Neden bana normal bir çoçuk gibi davranmadınız? Daha 13 yaşımda beni okumam için sizden ayrı bir yere gönderdiniz. Beni 2 yıl yatılı okulda bıraktınız. Sen söyle abi ben neden farklıyım? Kim böyle yaşadıda ben de yaşıyorum?" Ne zaman döküldüğünü bilmediğim göz yaşlarımın arasında bir de hıçkırıklara boğuldum. Ağlamak istemiyordum. Ama göz yaşlarım durmuyordu.

Buraya gelirken böyle olacağını tahmin etmemiştim. Kafamı ayaklarıma çevirip ellerimle yorganı sıktım.

"Sen farklısın. Zamanı geldiğinde anlayacaksın" dedi abim. Bakışlarımı gözlerine çevirdim. "Aptals-sın a-abi." dedim ve kalkıp kapıyı sertçe çarparak odadan çıkıp kendi odama geçtim. Kapımı kilitleyip banyoya geçtim. Duşa kabine geçip soğuk suyu açtım. Suyun altına girip yere oturdum. Su buz gibiydi. Bacaklarımı kendime çekip kollarımı bacaklarıma sardım. Kafamı arkamdaki duvara yaslayıp hıçkırarak ağlamaya devam ettim.

Yazarın anlatımıyla

O gün Emre kapıyı çarpıp giderken arkasında yıkılmış bir dağ bıraktığının farkında değildi. Barışta biliyordu onun böyle yaşamaması gerektiğini. Oda biliyordu Emrenin bu yaşta eğlenmesi gerektiğini. Ama karşılaştıkları sorun büyüktü. Her kes Emrenin peşindeydi. Bu yüzden o güçlü olmalıydı. O diğerlerinden farklıydı

O tehlikedeydi. Ama abisi onu koruyacaktı. Evet ne pahasına olursa olsun abisi onu koruyacaktı. Abiler her zaman kardeşlerini sever. Sevgilerini göstermeseler bile her zaman severler.

                     BÖLÜM SONU

_______________________________________

Ve böylece 2ci bölümüde yazmış oldum. Oy vermeyi unutmayın.

Yılların SırrıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin