Emrenin anlatımıyla
Her kes bana baktı. Bense çatık kaşlarla onları izliyordum. Annem beni götürmekten mi korkuyordu yoksa başka bir şeyden mi?
"Anne?" diye sordum. Her kes korku dolu ifadeyle bana bakıyordu. Sanki bir şeyi öğrenmemden korkuyorlardı. "Oğlum?" dedi annem. İlk defa bana 'oğlum' demişti. Kesin bir şey vardı.
"Bana her şeyi anlatıyorsunuz. Artık neden evde tutulduğumu ve hayatımı karartan o sırrın be olduğunu bana anlatıyorsunuz!" diye bağırdım. "Baba?" Babama yakınlaşıp gözlerinin içine baktım. "Sen bana kıyamazsın değil mi? Hadi anlat. Anlatta rahatliyim"
"Oğlum bunu sana Barışın anlatması daha iyi olucak." dedi babam abime bakarak. Bende ona döndüm. "Baba hayır. Şimdi değil." Anlaşıldı abim söylemeyecekti. Anneme döndüm. Ona doğru adımlayıp yanına geldiğimde gözünün içine doğru tüm kırgınlıklarımla baktım.
"Anne.....şimdiye kadar senden hiç bir şey istemedim. Hep bana kötü davrandın. Bir defa bile olsun ağzımı açıp sana bir şey demedim. Senden hiç bir şey istemedim şimdiye kadar. Şimdi senden ilk defa bir şey istiyorum. Lütfen bana her şeyi anlat. Bilmediğim ne varsa anlat. Lütfen." Annem ilk defa bana üzgün bir ifadeyle bakıyordu. Bir süre bana baktıktan sonra abime döndü. Bende hemen abime döndüğümde başını olumsuz anlamda iki yana salladığını gördüm. Yeniden anneme döndüğümde "çok üzgünüm" dedi.
Bu beni iyice sinirlendiriyordu. Bu evde her şey abimin elindeydi. Sinirle abime dönüp üzerine yürüdüm ve yakasından tutup bağırmaya başladım.
"Abi yeter! Hayatımı yaşamama izin ver artık! Her şeyime karışamazsın! Ne yapacağıma karışamazsın! Kimin bana ne diyeceğine karışamazsın! Benim için neyin iyi olup olmadığına sen karar veremezsin!" gözlerim dolmuştu. Abimi itip elimin tersiyle gözlerimi sildim.
"Baba lütfen anlat. Deliricem artık" dedim babama dönerek. "Üzgünüm" dedi. Anneme döndüm. "Anne?" Annem başını yere eğdi. Sinirden delirecektim. Tüm sinirimle yanımdaki sehpanın üzerindeki eşyaları alıp abimin üzerine fırlattım. "Yeter artık!" diye bağırıp salondaki kitaplığa geçtim. Tüm kitapları abime doğru fırlatmaya başladım. Babam gelip beni durdurmaya çalıştı. "Oğlum yapma! Lütfen. Emre sakin ol" dedi. Onu itip tüm ağır kitapları abime attım. Kitaplar bitince şöminenin üzerindeki ağır dekor eşyalarına geçtim. Hepsini abime fırlatıyordum. Abim elleriyle yüzünü korurken elleri morarmıştı ama sinirim geçmiyordu.
Buradaki eşyalarda bitince masanın üzerindeki içinde yapay çiçek olan cam kabı alıp abime fırlattım. Her kes bağırıp beni durdurmaya çalışıyordu ama hiç kimseyi duyamıyordum.
Cam parçalanıp abimin kollarına battı. Kolları kanamaya başlayınca masadaki sürahiyi aldım. Tam fırlatacağım sırada babam kolumu tuttu. Onu itmeye çalışıp sürahiyi fırlatacağım sırada babam kolumun yönünü değişti ve sürahi yere düştü.
"Oğlum kendine gel! Sakin ol! Abine bak! Ne halde bak!" Babam iki eliyle kollarımdan tutup bağırdı. Hayır sinirim dinmiyordu. Ellerim sinirden titremeye başlamıştı. Sakinleşmek için derin-derin nefes alıp veriyordum. Olmuyordu. Daha çok titremeye başlamıştım. Dizlerimin de titremeye başlamasıyla yere düşeceğim sırada babam tuttu beni. Ama olmadı dayanamadım. Ben düşecekken babam yere oturdu ve başımı dizlerine yatırdı. Şaşkınca bana bakıyordu. Bense tükenmiştim. Lanet olası gözlerim sinirden doldu. Bundan nefret ediyordum. Her şeyden, her kesten nefret ediyordum. Her şey üstüme geliyordu.
Gözyaşlarım boşalmaya başlayınca hıçkırıklara büründüm. Babam saçlarımı okşamaya başladı. "Ağla. Rahatlarsın." dediğinde daha çok hıçkırıklara büründüm. Ellerimle yüzümü kapattım. Yüksek sesle ağlamaya devam ettim. Sadece hıçkırıklarımın ve ağlamamın sesi vardı etrafta. Bu çok berbat bir hissti.
![](https://img.wattpad.com/cover/371823582-288-k445175.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yılların Sırrı
Horor#erkekversiyon 17 yaşına gelmesine rağmen sürekli ceza alan Emre Kılınç artık bıkmıştı ve abisine karşı çıkmaya karar vermişti. Bu yüzden ona ceza veren abisiyle sürekli kavga içerisindedir. Ama kaçırıldığı zaman her şey değişir. Bu en başından ber...