BÖLÜM 23

314 18 19
                                    

Bazı anlar vardın hayatımızda. O kadar çok korkarız ki ne yapacağımızı bilemeyiz. Bu korku sizi cansız bir insana dönüştürür. Dona kalmış bir şekilde etrafınıza bakarsınız yalnızca.

Kavrayamazsınız olayları. Korkuyu iliklerinize kadar hissedersiniz. Bu yüzden hiç bir şey anlayamazsınız.

Benim en çok korktuğum ansa 1 yıl önce kardeşim Emrenin gözlerimin önünde kendini bıçaklamasıydı. 3 kere bıçağı çıkarıp kendine soktu. Bu korku can korkusuydu. Onun için öyle bir korkmuştum ki.

Dizlerimin üstüne düştüğünde dona kalmış bir şekilde yalnızca onu izledim. Hastaneye götürüldü yine dona kalmış bir halde sadece hastane duvarını izledim. Hiç bir şeyi anlayamıyordum.

Küçüklüğümden beri sürekli aç bırakılıp bayıldığımda hastaneya götürülürdüm. Bana yardım edenlerinse hepsinin hastanede ölümünü gördüm. Bu yüzden kendimi bildim bileli hastanelerden nefret etmişimdir.

Her şey o olaydan sonra başladı. Kardeşimin kendini bıçaklamasıyla. Peki şimdi ne yapıcaktım? Barışla yüzleşmeli miydim? Aileme olanları anlatmalı mıydım? Ne derlerdi? Peki ya beni gördüklerinde ne tepki verirlerdi?

"Rüzgar geldik." Arkadaşım Serkanın konuşmasıyla daldığım düşüncelerden ayrıldım. Yanımdaki gül buketini alıp arabadan indim. Serkan da inip yanıma geldi.

Şuan bir mezarlıktaydık. Onun için gelmiştik. Mezarların arasına geçip ilerledikten sonra onun mezarına vardık. Elimdeki gül buketini mezara koyup geri çekildim ve bir süre sessiz kaldım.

"Özür dilerim.....daha çok gençtin. Şuan burda olmamalıydın.....seni bekleyen kardeşin çok ağladı biliyor musun?.....Sevgilinde çok ağladı...Hem Emrenin adına hemde kendi adıma özür dilerim senden. O gün Emrenin dışarı çıkmasına izin vermemeliydim...
Çok özür dilerim Murat."

Mezarlıktaki işlerimi de hallettikten sonra yeniden arabaya bindim. Serkanda şoför koltuğuna oturup arabayı sürdü. "Emrenin yanına mı gidiyoruz?" diye sordu arabayı sürerken. "Evet. Süresi bitiyor değil mi? Şimdi çıkmalı." Başıyla onaylayıp arabayı sürmeye devam etti.

Yaklaşık 15 dakika sonra Emrenin olduğu yere geldik. Emre de hemen çıktı ve arabaya bindi. "Bu günkü seansın nasıl geçti?" diye sordum yanımda oturan Emreye. "Hep olduğu gibiydi." Başını cama yaslayıp dışarıyı izlemeye başladı. "Emre böyle olmaz. Topla kendini. Hepimiz senin için uğraşıyoruz görmüyo musun?"

Bıkkınca bir nefes alıp verdi ve "benim için uğraştığınızı biliyorum ama olmuyo işte. Yapamıyorum. O an aklımdan çıkmıyo. Olmuyo abi." Sesini yükselterek konuştu. Sona doğru sesi titredi.

Ensesinden tutup onu hızla kendime çevirerek sıkıca sarıldım. Boynumda hissettiğim ıslaklıkla ağladığını anladım. Evet sahidende geçmiyordu onun için. Yapamıyordu.

Yolun devamı sessiz geçti. Eve vardığımızda ilk inen o oldu. İnip yüzünü yere çevirerek hızla içeriye girdi. Bende içeri geçtiğimde onun çoktan odasına yol aldığını gördüm.

Salona geçip oturduğumda Sedef ablada geldi. "Nasıl geçti Emre için? Nasıl oldu?"

"Aynı diyo başka bir şey de demiyo" oflayıp yüzümü dizimdeki ellerime gömdüm."  Sedef abla elini omzuma koyup "geçicek inşallah" dedi.

Derin bir nefes alıp elimi yüzümden çektim ve "ben bi Emreye bakiyim" dedim. Oda başını tamam anlamında sallayıp kalktı. Emrenin odasına doğru çıkmaya başladım. Odasına geldiğimde kapıyı çaldım ve içeri geçtim.

Uyuyordu kardeşim. Teləfonunu yanına koymuş kısık sesle müzik açmıştı. Yanına yaklaşıp müziği dinledim.

Geçecek geçecek
Bunlarda geçecek
Bu çocuk bu akşam
Birazcık içecek (size özel)

Yılların SırrıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin