Sonra beklediğim, yani annemin beklediği kişiyi karşımda gördüm.
Savaş Barlas.
Siyah gömleği, siyah kotu ve koluna astığı ceketi ile kapımdaydı. Yine havalı bir duruşu vardı. İtiraf etmem gerekirse her zamanki gibiydi. Yani çekici ve yakışıklıydı...
Ah bunu kendime söylerken bile şekilden şekile giriyordum, peki ya bunları benim ağzımdan duysaydı? Tepkisini hem merak etmiş hemde çekinmiştim. Çünkü o Savaştı. Onun ne yapacağı hiç belli olmazdı." Beni içeri davet etmeyecek misin?" dedi başıyla hafifçe içeriyi işaret ederken. O an silkelenip kendime gelerek, tabii deyip kapının ağzından çekildim. Ceketinin hemen altından bir pastane paketini çıkardığında bana doğru uzattı. En sevdiğim yerden almıştı, buraya da çok yakın değildi, yani en azından onun yolunun üstü değildi. ' senin için almış işte ' diyen iç sesimi bu sefer duymamazlıktan gelmedim. Aksine mutlu oldum.
" Aramanı, üstelik beni kahvaltıya çağırmanı beklemiyordum." dedi doğrudan beni hedef alarak. Yani direkt gözlerime bakarak.
" Annem, evet annem söyledi. Ben de aradım. Altında başka bir şey arama. Ben değil annem çağırdı seni." dedim birden topu anneme atarak. E yalanda değildi sonuçta. Gerçekten de ben çağırmamıştım. Beni bir elçi sayabilirdi..
Savaşın gözlerini de parıltı yavaşça kaybolduğunda hafif alayla karışık bir gülümseme kondu yüzüne.
" Bir gün gelecek, kendi istediğinle alacaksın beni evine." derken parmağını sol göğsümün bir tık altında hafifçe bastırarak. Onu kalbime alacağımı mı ima etmişti? Salak değilsem evet bunu açıkça beyan etmişti.
Karşısında öylece dut yemiş bülbül gibi dikilirken o bir adım geriye çıkıp dikkatini toplarladı ve bana son kez bakıp içeri salona ilerledi. Arkasından öylece bakarken, nabzımın hızlandığını hissedebiliyordum.
Bu adam farkında mıydı bilmiyordum ama benim dengemle bir güzel oynuyordu. Alt üst ediyordu beni ama haberi yoktu. Onlar annemle konuşmaya başladığında bende mutfağa geçip aldığı paketi açarak tabaklara yerleştirdim. Biraz daha mutfakta kalmayı planlıyordum ki, annem içeriden adımı seslendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARALI SEVDA
Teen FictionKadın gitti, defalarca itti adamı. Bir aşk ne kadar büyük olabilirdi ki? Onun aşkı büyüktü. Ahu'nun kalbinden daha büyüktü. Nasıl karşılık verecekti ki? " Aranızda hiçbir zaman bir şey olmayacak bunu biliyorsun değil mi?" dedim hiç acımadan,onun gö...