11.07.2024
20.30__
"Beyinsiz herif!" diye söylendi Erdem kendi kendine. Hızını alamamış olacak ki ilerledikleri patika yolda arkasında Uygar'dan destek alarak yürüyen Gökalp'e döndü. Ani bir hızla Gökalp'in yakasına yapıştı ve sessiz tutmaya çalıştığı sesiyle "Acemi misin oğlum sen, niye kendini kurşunların önüne atıyorsun?" diye yükseldi. Hızını alamıyordu. Kurşun Gökalp'in kolunu sıyırmayıp ölümcül bir yara da açmış olabilirdi.
Tekrar yürümeye başladıklarında Gökalp "Komutanım şimdi siz kızıyorsunuz ama o an en mantıklısı buydu." diye mırıldandı. Hem çekiniyor hem de kendince doğru olan hareketini savunuyordu. Ona karşılık Erdem "Gerizekalı." dedi. Siniri yükseldikçe adımlarını hızlandırıyordu. Gökalp vurulduğu için göreve son vermişler Ankara'ya dönüyorlardı. Helikopterin onları almak için inebileceği düz bir patika arıyorlardı.
Sencer arkadakilerin duymayacağı bir şekilde "Tamam lan." diye mırıldandı. Önünde hızla yürüyen Erdem'i kolundan çekip durdurdu. Diğerleri biraz arkadan yürüyorlardı. Erdem'in hızına sadece Sencer yetişebilmişti. "Boz, abartma daha fazla. Adam tutup seni çekmese şu an aramızda değildin."
Haklı olduğunu Erdem'de biliyordu ancak kolunu Sencer'den kurtarıp öldürücü bir bakış attıktan sonra önüne döndü. Adımları daha da hızlandı. Gökalp Erdem'e doğrultulan silahı ondan önce fark edip onu geriye çekmek için üstüne atlamış ve aslında onu korumaya çalışırken vurulmuştu. Ondandı Yüzbaşı Boz'un bu kadar sinirlenmesi. Askerinin onun için kendisini tehlikeye atması kabul edebileceği şeyler arasında yer almıyordu. Ona göre, tim komutanı olarak onun askerlerini koruması gerekirdi. Helikopter için uygun bir alan bulduğunda "Markut!" diye seslendi. "Kamufle ol!" Ardından karargâha koordinatları bildirip askerleriyle birlikte beklemeye başladı.
Henüz kapatmadıkları kulaklıklarına doğru "İyi misin lan?" diye sordu Turan. Sorunun hedefi belliydi. Gökalp kısa bir sessizliğin ardından "Sorun yok komutanım." diye cevapladı. "Küçük bir yara, belki dikişe bile gerek kalmaz."
Gökalp acılarını saklardı. Fiziksel ya da ruhsal durumuna ilişkin herhangi bir bilgi vermek onun kitabına göre değildi. Askerdi ve acı çekmez, çekse bile belli etmez düşüncesindeydi her zaman. Neyse ki yıllardır birlikte olan tim için onun bu halini tanımak çok da zor değildi. Turan "Tanay astsubayım sen yine de bir ağrı kesici ver Gökalp'e." dedi. Tanay "Emredersiniz komutanım." derken ilkyardım çantasından ağrı kesiciyi çıkartmıştı bile. Timin sıhhi işlerine Tanay bakıyordu.
Gökalp ağrı kesiciyi içtikten yaklaşık yirmi dakika sonra helikopter geldi ve yaklaşık bir saat sonra da Markut Ankara'daki karargahlarındaydı. Erdem işini şansa bırakmadan helikopter pistine aynı zamanda bir ambulans da çağırmıştı. Gökalp Uygar'ın yardımıyla helikopterden inip ambulansı gördüğünde artık engelleyemeyeceği bir hastane döngüsüne girdiğini anladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARKUT KANADI
Teen FictionEski Türkler, gök katlarının kayından olma hayat ağacının dallarında bulunduğuna inanırlardı. Bu ihtişamlı ağaç ulaşılmaz mavi gökle yeryüzü arasındaki bağlantıyı kurardı. İşte Markut, hayat ağacının yedinci ve son katında dururdu. Bir hudut misali...