Bölüm 17 🍇

1.6K 234 156
                                    

uyarı: tatlılık koması.

"Taş, Kâğıt, Deniz!"

Lykke Li- I Follow Rivers

Jeongguk birbirine girmiş kirpiklerini araladığında hissettiği tanıdık ağırlığın altında ezilmeye devam ediyordu. Perdeler sonuna kadar kapalıydı ve vücudu, üzerinde kurumuş teri yüzünden yapış yapıştı. Başını hafifçe öne doğru eğip üstündeki sıcak ağırlığın kaynağına baktığında, biricik eşi Taehyung -bunu ne zaman yüzüne vursa şiddetle reddetmiş olsa da- horuldayarak uyumaya devam ediyordu.

Şişmiş dudaklarında kaypak bir tebessüm yeşerdi. Parmakları alfanın gece karası saçlarına dalıp onları severken birkaç homurtuyla yanağını Jeongguk'un göğsüne sürtüp gürültüsünü kesmeden uyumaya devam etmesini keyifle izledi. Hâlâ derin bir uykudaydı. Muhtemelen o uyuduktan sonra bile saatlerce küçük olanı izlemiş ve sonunda uyuyakalmıştı.

İlk defa ondan önce uyandığı bir anda onu uyandırma telaşına düşmeden, tadını çıkara çıkara izledi büyük olanı. Jeongguk ona kavuştuğu günden beridir soyut bir kaybetme korkusuyla mücadele ediyordu. Ondan erken uyandığında uyanmasını bekleyemiyor, ardına dönmesi gerektiğinde onu da görüş açısına alıyor ve yanından ayrılmamak için kırk takla atıyordu. Kulağa tatlı bir temas bağımlılığı gibi geliyordu lakin göründüğü gibi değildi.

Omega onun varlığına içgüdüsel olarak ihtiyaç duyarken hiç beklemediği bir anda kendi firarını gerçekleştirerek alfayı şüphelere sürüklüyordu. Taehyung'u çok yıpratmıştı. Hepsini kendisinden saklamak için kırk takla atmış olsa bile şu güne kadar, gözlerinde görüyordu. Alfa bir nefes kadar yakınındayken o kadar uzaklara savrulduğu anlar oluyordu ki, Jeongguk bütün bunalımının koyu irislerine yansıdığına şahit oluyordu.

Bir ilerleme kaydediyordu ve huzuru kısacık bir süre tattırdıktan sonra hiçbir şey yapmamış gibi geri çekiliyordu. Jeongguk varlığını Taehyung'la kabul etmeye başlarken mutluydu fakat bu mutluluk baki değildi. Olur olmadık zamanlarda korkularını dışa vuruyor, kimi zaman sesi yükseliyor, duymadığı kinin öfkesiyle alfasını suçluyor; kimi zamansa ona adanmış güçlü kolların arasında pişmanlıktan ağlayarak histeri nöbetleri geçiriyordu. Bazense reddediyordu dokunuşlarını. İkisini de işlemedikleri bir suçun kabahatlileriymiş gibi cezalandırıyordu.

Töreni ertelemeyi teklif ettiğinde Jeongguk hiçbir şey dememiş ve o gecenin sabahına kadar içli içli ağlamıştı. Kendisine duyduğu güvensizlik en üst noktaya ulaşmıştı ve onun hıçkırıklarını sabaha kadar saçlarını sevip azap içinde dinleyen eşini bir kez daha acılara sürüklemekten geri durmamıştı. Alfa endişelerini somutça yansıttığı ve gerçek güçsüzlüğünü dışa vurduğu ilk hamlede haklı olduğunu kanıtlamıştı. Bir sorun vardı ve o sorun görmezden gelindiğinde çığ gibi büyürken, dile getirildiğinde ikisini birden mahvediyordu.

Tabii ki her şey bu kadar bunalımlı ve iç karartıcı duygularla ilerlememişti. Taehyung iptal olan törenle birlikte Jeongguk'un Kim sürüsüne adapte olma sürecini hızlandırmış, onu ormanının kuytularıyla tanıştırmıştı. Çaresiz bir aşkla umuda tutunuyordu ve Jeongguk'un elinde kalan bu son hakkı da alfadan almaya niyeti yoktu. Ayak uyduruyor ve kötü geleceği kafasına takamayacak kadar unuttuğu birkaç saniyenin tadını çıkarıyordu. Önce evlerini inşa edecekleri yeri bulmuşlardı. Birlikte yarışta kullandıklarından daha büyük bir gezi teknesiyle denize açılmışlardı. Taehyung ona yelkenli kullanımı detaylarının yanında dümen hakimiyetini de öğretmişti.

Taehyung aynı gün Jeongguk'a yüzmeyi de öğretmek istemişti lakin omega kendisine tam anlamıyla güvenemediği için öğrenememişti. O günün ilerleyen saatleri boyunca suskun ve donuktu alfa. Jeongguk'un elindense sadece izlemek ve dile getiremediği özürlerini dolu dolu baktığı dişi geyiği gözleriyle kalbini paramparça ettiği alfasına anlatmaya çabalamak gelmişti.

isabélla | taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin