0.4

26 12 0
                                    

Abelard'ın Anlatımıyla,

Tıklım tıklım dolu otobüste ayakta zor duruyordum. Tek isteğim bir an önce otobüsten inmekti. Okula az kalmıştı iyi sabretmiştim.

Bir yandan da okula hemen gidip Arya'yla karşılaşmak istiyordum. Karşılaşmaktan kastım direk yanına gidip onu görmekti. Dün onu başkasıyla yakın gördükten sonra kafama takmıştım, onun yakını ben olmak istiyordum.

Otobüsten indiğimde koşar adım onun sınıfına çıktım. Sınıfına girerken saatin kaç olduğuna baktım. Güzel, daha dersin başlamasına zaman vardı, yani onu görüp konuşmaya vaktim vardı. Sınıfına girdiğimde onu görememiştim. Diğer arkadaşları buradaydı ama o burada değildi. Geç mi gelecekti yoksa okuldaydı da daha sınıfa mı gelmemişti...

Arkadaşları beni fark ettiğinde gülümseyerek beni çağırdılar. Gülümsedim "Günaydın." dedim.

"Günaydın Kumsal. Hangi rüzgar attı seni buraya, gel otur." dedi Medine.

"Sonra katılayım size, şey için gelmiştim. Arya nerede onu göremedim de?"

Suratları asılmıştı, ona bir şey mi olmuştu. Hayır hayır bir şey olmuş olamaz.

"Arya dün nakil aldırdı, başka bir okula yazıldı."

Sanki başıma kaynar sular dökülmüştü. Ben onun yanına gelip onun yakını olmakta geç kalmıştım. Kalbim sıkışır gibi oldu ama toparlanmalıydım.

"Neden?"

"Okulu evine uzaktı, yakınında bir okul da yoktu. Birde başka nedenlerden dolayı taşındılar ve okulunu değiştirdi."

"Anladım, tamamen gitti mi şimdi?" dedim çaresizlikle.

"Evet dün son günüydü bizimle veda etti."

"Dün karşılaşmıştık ama bahsetmemişti." dedim.

"Bilmiyorum ama bizede haber etmeyecekti nerde kalsın."

Başımı sallayıp teşekkür ettikten sonra kızların yanından ayrılıp sınıftan çıktım ve lavaboya gittim. Onu bir daha görmenin neredeyse imkansız olduğunu düşünüyordum. Benim kalbimde ruhumda bir iz bırakacağını düşündüğüm kız gitmişti. Bu şekilde bende bir iz bırakması imkansızdı. Hata bendeydi, ona ne diye ilgi duymuştum? Duymamış olsaydım gittiğine üzülmek zorunda kalmamış olacaktım.

Lavabodan çıktıktan sonra merdivenlerde kavgalı olduğum kızı ve grubu görmüştüm. Gergin bir o kadar da alaylı bakışlarını görebiliyordum. Geçip gideceğim sırada kulaklarım onun isminin geçtiğini işitmişti. Durdum ve onun hakkında ne söylediklerini anlamaya çalıştım.

"Korkak işte, ancak okuldan ayrılır. Sadece korkaklar okulunu değiştirir."

"Daha onun canını okuyamadan nasıl gitmeye cüret etti bu gerizekalı?"

"Ezileceğini biliyordu çünkü."

Gülmeye başladılar.

"Gittikten sonra işimizin burada öylece bittiğini düşünüyordur. Ama hayır ben onun canını okuduktan sonra kaçmaya öyle başlasın. Çok korksun gözlerinden okuyayım korktuğunu."

"Hangi okula gittiğini öğrenin hangi otobüs gidiyor vs." dedi. Biliyordum ki ellerinden bir şey gelmeyecekti, ne onu bulabilirler nede uğraşabilirlerdi. Yinede ona atılan lafı görmezden gelemezdim. Yanlarına gittim kendimi tutamayarak,

"Laflarınızı geri alsanız iyi olur." dedim.

"Oo kimleri görüyorum. Benimle uğraşmaya hala cesaretin var mı Kumsal hanımefendi?" dedi Zeynep. Grubun başıydı, kendisi gibi pislikleri toplayıp gözlerine kestirdikleri kişilerle uğraşmaktan zevk alan zorbacılardı.

"Kendini fazla büyütüyorsun. Kendini pohpohlattırarak iğrenç kişiliğine güveniyor ve kendini havalı buluyorsun. Aslında hiçbir ederin yok. Susmak yok çünkü haddini fazla aştın." dedim.

Güldü ve üzerime yürüdü.

"Bak sen. Dilin fazla uzamış. Seninle uğraşan yok yürüyüp gitsene sınıfına."

"Benimle uğraşmıyor olabilirsin ama bu başkalarıyla uğraşacağına müsaade edeceğim anlamına gelmez. Hanginizden başlayarak fişinizi çekeyim?"

"Kumsal!" diye bağırdı Zeynep.

"Ayağını denk al ve defol git sınıfına. Olay çıkarmadan git." dedi.

"Gitmiyorum. Senden emir alacak değilim. İnsanlara dokunmayı kes. Yoksa o parmaklarını kırarım, yetmedi canına okurum!" diye yükseldim.

"Kuyruk acısı var abisi, halledelim şunu." dedi pisliklerden biri.

Bu sefer Zeynep'in üstüne ben yürüdüm ve kaşlarımı çattım. Yüzüne bir tokat atamadan geçemedim. Başkalarına yaptıklarının yanında bu bir hiçti.

Başını kaldırıp elini yanağına koydu ve bağırdı.

"Bu okuldaki öğretmenler anlaşılan öğrencilerini eğitememiş. Eğitilmeyenlerin saldırısından bıktık, duyuyor musunuz?!"

Güldüm sinirden.

"Diyene bakar mısınız? Allah'ın her günü birileriyle kavga edip herkesi susturan kıza bir bakın! Okulun zorbalarına karşı susmayın, hayatınızı bunlarla mahvetmeyin." dedim ki o da bana tokat attı. Susmayınca susturmak için ellerinden geleni yapmaktan çekinmiyorlardı.

Sinirlenmeye devam ettim ve Arya'ya söylenenleri aklıma getirince saçlarından tutup aşağı doğru asıldım. Bu onun içindi.

"Bende senin canını sıkabilirim. Sende anca susturmaya çalışırsın. Susmayacağım ve sizin kirli çamaşırlarınızı herkese duyuracağım. Kimse sessiz kalmayacak." diye bağırdım.

"Kimleri susturdum seni mi susturamayacağım? Sen fazla oldun iyice. Bu okuldan gitme vaktin gelmiş geçiyor." dedi.

Bu kız babasına güveniyordu. Babası önemli bir insan olduğu için ve kızının yediği haltları duyurmamak için ses çıkaranların hakkından geliyordu. Niyetim bu okuldan gitmek değildi ama belliki atılacaktım, çünkü bu kız beni attırtmaktan başka çözüm bulamıyordu,korkak olanlar işte bu ve bunun gibileriydi.

..
"İkinci uyarı istemiyorum demiştim sen duramadın yerinde ve ikinci uyarıyı yedin. Şimdi ne olacağını gayet iyi biliyorsundur." dedi müdür.

"Evet uyarı yedim ve okuldan atacaksınız. Hiç pişman değilim. Kaybeden de ben değilim sizsiniz, okulunuzun popülerliğini koruyanlardandım sizin keyfinize göre okuldan atılıyorum. Susturma şeklinize hayran kaldım ama şunu iyi bilin, bir yere kadar susturur sonra işin içinden çıkamaz hale gelir boğulursunuz." dedim ve kapıyı açtım.

"Terbiyesiz birde dilin uzamış. Durma hemen terket okulumu." dedi.

"Merak etme okulunda kalmaya hiç hevesli değilim zaten." dedim ve kapıyı çarparak çıktım.

Abelard ve Heloise (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin