1.2

19 11 2
                                    

Heloise'in Anlatımıyla,

"Sende duyuyor musun? Birisi ağlıyor sanki?"

"Evet ama kimden geliyor anlayamadım..."

"Çok üzgün olmalı."

Fısıltıları duysamda umrumda değildi, kimsenin ne düşündüğüne takılacak değildim. Ayrıca burası kütüphaneydi yani ağlama sesi duymak normal değil miydi? Sonu üzücü biten bir kitabı okuyup ağlamak burada bence gayet normal sayılmalıydı. Doya doya ağlayıp üzülmekte suç olmuştu iyice... Yinede ben ağlamama devam ettim. Sonu kötü biten kitabı bilerek alıp okumuştum, ağlamaya bahanem olsun diye okumuş ve gerçekten ağlamayı başarmıştım. Dünden beri aynı hisleri yaşıyordum. Yapayalnız kalmış gibiydim, kimsesiz ve üzgün. Çevremde onca insan vardı ama ben hepsine yabancıydım. Ben bu topluluğun arasında yalnız kalmıştım. Yalnız oluşumu Kumsal gittikten sonra hissetmem garipti. Kendimi anlamaya çalışıyordum ama sanırım başarılı değildim, kendimi asla anlayamıyordum...

Kitabı bitirdikten ve ağladıktan sonra kalkıp kitaplıklara yeniden göz geçirdim. Gözüme çarpan başlıkları okudum, kapaklarına baktım. Bazen kitap okumak için gelir kitap seçerek giderdim. Bazen de bu şekilde kitapların ismini okuyup kapaklarına bakar, genelde bir kitap bile almadan kütüphaneden çıkardım. Yine kitaplara bakıp kütüphaneden çıktım. Bahçeye çıkıp oksijen almaya ihtiyaç duymuştum. Ama bilin bakalım ne engel olmuştu? Ders zili çalmıştı. Tüm öğle arasını kitap okuyarak geçirip dışarı çıkamadan bitirmek zaten bozuk olan moralimi bozmuştu. Mecburen merdivenlere yönelip katları birer birer çıktım oldukça yavaş bir şekilde. Çünkü Kumsal'la karşılaşmayı ümit ediyordum. Bir dakika... Aklımdan ne geçiyordu benim? Neden Kumsal'ı bekliyor ve karşılaşmayı ümit ediyordum ben? Aklımın benimle oyun oynadığını düşünüyordum artık. Onunla yüz yüze karşılaşmayı istememiştim onu reddederken. O zaman şimdi neden bekliyordum? Aklımın oyununa gelmemek için merdivenleri hızla çıktım ve onunla hiç karşılaşmadan sınıfıma girdim.

Dersler bittikten sonra okuldan çıkıp markete doğru yürüdüm. İçecek alıp içmeye ihtiyacım vardı. Gün boyu yaşadığım bunalıma iyi gelir diye düşünerek markete girdim. Meyveli gazoz alıp marketi gezdim. Kasaya gitmek için sol tarafa döndüğümde direk gözüme çarpan o olmuştu. Yiyecek bir şeylere bakıyordu ve gözlerinden ne kadar üzgün olduğunu görebiliyordum... Son günden bu yana ne yanıma gelmişti ne de mesaj atıp aramıştı. Artık çaba sarf etmeyip iletişimimizi kesmişti, ne kadar zor geldiğini kestirebiliyordum ama yapabileceğim bir şey yoktu. Çünkü diyeceğimi demiştim.

Onu gördükten sonra yerimde öylece kalmıştım, başını bana çevirdiğinde ilk gördüğü gözlerim olmuştu. Gözlerim gözleriyle buluştuğunda bu sefer gözlerini kaçıran ben olmuştum. Umut vermek istemiyordum, ne ona ne de kendime. Tek bir kelime etmeden yanından geçip kasaya gittim. O da tek bir şey söylemeyip arkamdan bakakalmıştı. Kalbimin acıdığını hissettim yeniden. Birinin benim yüzümden üzgün olması canımı acıtıyordu. Benim yüzümden acı çekmeyi hak etmemişti. Ona yaşattığım şeyden sonra beni affedebilir miydi?

İçeceğin parasını öderken yeniden göz göze gelsekte kaçınarak, para üstünü alıp marketten çıktım.  Hızlı adımlarla oradan uzaklaşırken bir yandan arkama bakıyordum geliyor mu diye ama yoktu, durağa kadar onu hiç peşimde görmemiştim. Ki görseydim ne yapardım bilemiyordum... Nefesimi düzene koyduktan sonra içeceğimi içmeye başladım. Telefonumu açıp onunla olan mesajlaşmalara baktım. Sonra bir şey fark etmiştim. Profil fotoğrafı gitmişti. Kayıttan silmiş olmalıydı beni... Bu kadar çabuk beklemiyordum. Hatta kayıtlı kalırım sanıyordum ama öyle olmamıştı. Gözlerim dolduğunda ağlamamak için gökyüzüne bakıp göz yaşlarımın akmasını engellemeye çalıştım. Güçlükle ağlamamı bastırdıktan sonra telefona baktım yeniden. Mesajlamalarımızın açık kaldığını gördüğümde ikinci bir ağlama vakasını bastırmamak için WhatsApptan çıktım hemen ve kendimi müziğe verdim. Çalan melodilerin arasında kaybolup gitmeyi istiyordum.

Eve geldiğimde hiç düşünmek istemediğim o gün gelmişti aklıma...Üstüme gelişi ve duvara yaslayışı, aramızda mesafenin kalmayışı ve bana kendini ifade etmesi gözümde canlanmıştı. O an hissettiğim duyguları yeniden hissettiğimi fark ettim... Canım neden bu kadar yanıyordu? Neden iyi değildim, gerçekten anlayamıyordum. Gözümün önünden o üzgün ifadesi hiç gitmiyordu. Bu acıya dayanamayıp ağlamaya başladığımı fark edince doya doya akmalarına izin verdim. Zaten eve gelesiyle kadar iyi dayanmıştım. Güvende olduğum alanda istediğim gibi ağlamamda sakınca yoktu.

Ben... Kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Ve böylesini ilk kez yaşıyordum. Kendim için ne yaparak kendime iyi gelebilirdim? Artık buna odaklanmam lazımdı diye düşünüyordum. Bu acıya bir son vermediğim sürece halimin kolay düzelebileceğini sanmıyordum.

Abelard ve Heloise (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin