1.4

13 0 0
                                    

Heloise'nin Anlatımıyla,

Birkaç gün sonra...

Gökyüzünün maviliği, güneşin parıltısı ve bulutların birbirini tamamlayan bu eşsiz güzelliğine hayran hayran bakarken hayatta bu güzellikleri arka plana ittiğimizi fark etmiştim. Huzur veren görüntüler hemen yanımızda olmasına rağmen biz huzuru başka şeylerde arıyorduk, bende dahil...

Bacağıma çarpan top dikkatimi dağıtıp korkmamı sağlarken topu elime aldım ve sahibi kimmiş ona baktım. Mahcup bir şekilde bana bakarken topu almak için bana doğru yürüyordu.

"Şey özür dilerim bilerek atmadım gerçekten."

"Sorun değil bende dalmışım zaten." dedim ve topu tutması için ona attım. Gülümsedi ve başını sallayarak oyun alanına gitti. Bende ayağa kalktım ve okulun içine doğru yürürken Melis'le karşılaştım. Onunla biraz daha samimi olsam da bazen yalnız başıma vakit geçiriyordum. Bazen yalnızlık insanın en büyük ihtiyacı olabiliyordu çünkü.

"Sınıfta çok ses var kantinde oturalım mı?" dedi.

"Curcunalar bitmez." dedim.

"Öyle gerçekten. Zor attım kendimi buraya." dedi gülerek.

"Eğlenmek istiyorsan curcunaları güzel oluyor." dedi.

"Bugün maalesef kapalıyız, baş ağrısından."

"Ah şu baş ağrıları."

"Tüm günü beter edebilme kapasitesi var." dedi.

"Öyle."

Birkaç saniye bakışlarını benden ayırmadı ve sanki aklına gelen şeyi söyleyip söylememek arasında kalmış gibiydi.

"Söyle hadi bekliyorum." dedim.

"Birkaç gündür arkadaşını yanında görmüyorum, küs müsünüz?" dedi.

Bizimki küslük değildi, konuşmayı bırakmak zorunda kalmaktı. İletişimimiz kesildiğinden bu yana üzüntümü kalbimin derinliklerine gömmeye çalışmıştım ama her boş bulunduğumda onunla mesajlaşmalarımızı açıp ona yazma isteğiyle üzüntümün yerini bambaşka bir duygu almaya başlamıştı. Yazıp yazmamak arasında kalıp yazmamayı seçiyordum. Yazamıyordum... Bu birkaç gündür onunla karşılaşamamıştım bile. Ne durumdaydı, ne yapıyordu onu görmek istiyordum... Yazmayı isteyip onunla karşılaşmayı isteme duygumu anlayamıyordum. Birkaç gün öncesinde onu istemeyip benden ayırmışken neden şimdi onu görmeyi istiyordum?

"Küs değiliz sadece konuşmuyoruz." dedim.

"Bir nevi küslük işte?"

"Değil..." dedim.

"Konusunu açtığımda gözlerindeki ifade değişti. Üzgün görünüyorsun. Ne oldu ki?"

"Bir şey olmadı, bu konuyu konuşmasak olur mu?" dedim.

"Sizi beraber görmediğimi fark ettiğim o ilk zamanda bu üzüntünün aynısını ondada görmüştüm. Madem ikinizde üzgünsünüz, geri konuşmaya başlayın."

"Geri konuşabilir miyiz bilmiyorum. İşler bildiğin gibi değil. Neyse konuyu kapatalım demiştim?"

"Umarım tekrar konuşabilirsiniz... Tamam sustum." dedi.

"Sınıfa gidelim mi? dedim.

Başını salladı yukarı kata doğru çıkarken düşündüğüm şeyi gerçekleştirme vakti gelmişti.

"Şey benim acil lavaboya gitmem lazım sen sınıfa gir geliyorum." dedim.

"Gelseydim seninle?"

"Biraz uzun sürebilir sen git işte sınıfa."

"Tamam."

Melis sınıfa girdikten sonra koşarak aşağı kata indim. Onun bulunduğu ortama yaklaşırken kalbimin hızlı atmasıyla bayılıp kalacaktım neredeyse. Nefes alıp verme düzenim düzensizleşsede sınıfına kadar gittim. Sınıfın kapısı açıktı. Geçiyormuş gibi yapıp onu görmeye çalışsam da görememiştim. Bir kaç denememden sonra sınıftan biraz uzakta durup onu görmeyi bekledim. Sanki hiç hazır değil gibiydim ama onu görmeyi istiyordum. O da beni fark ederse ne olacaktı, ne diyecektim hiçbir fikrim yoktu. Şuan tek isteğim onu görebilmekti.

Sınıfından bir kız çıkıp yanıma geldiğinde ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum.

"Kimi arıyorsun?" demişti.

"Hiç sadece bakıyordum."

"Kime bakıyorsan içeri gelip bakabilirsin."

"Böyle iyiyim teşekkürler."

"Rica ederim." diyip geri sınıfına gitti ama arkasından kapıyı da kapatmıştı. Birini beklediğim o kadar belli oluyor muydu diye düşünürken bir an kalp ritmimin nasılda hızlı attığını fark etmiştim. Ne zamandan sonra yüzünü görebilmek kalbimi bir anda huzurla doldurmuştu. Beni fark etmesin diye başımı hafif yan tarafa çevirsem de gözlerimi ondan ayırmıyordum. Sınıfına gitmesini engelleyip onu görmek istiyordum ama bunu nasıl yapabilirdim? Onu istemeyen benken şimdi onu istediğimi nasıl söyleyebilirdim, buna hakkım var mıydı emin değildim...

Yüzüne bakmaya devam ederken gülüyor olduğunu fark etmiştim. Öyle içten gülüyordu ki yüzünü net göremediğim kıza. Oraya gidip onu çekip götürmek istemiştim. Ama buna fırsat olmadan sınıfa girip kapıyı kapatmışlardı. Arkasında öylece kalakalmıştım. Gördüğüm kadarıyla benden daha iyi görünüyordu, unutulmuş muydum düşüncesi beni yıkıp geçerken güç bela lavaboya gittim ve kendime gelebilmek için yüzümü yıkadım. Onu görmeden önce biraz olsun iyi olduğumu düşünüyordum  ama aslında hiç toparlanamadığımı fark etmiştim. Bir başkasına güldüğünü gördüğümde hissettiğim duygu üzüntü değildi... Tanımlayamadığım bir şeydi. Canımın sıkıldığını buram buram hissedebiliyordum yinede belli etmiyordum.

Bir sonraki tenefüste hemen sınıftan çıkıp aşağı kata inmiştim. Kumsal'ı görebilirim diye katları gezerken biraz ileride olduğunu gözüm kestirebilmişti, gördüğüm an tanıyordum onu. Yüzüne yeniden bakabiliyor olsamda daha yakından bakabilmeyi istiyordum. Ama her seferinde uzaktan bakmakla ve ona mesaj atamamakla kalıyordum. Bir önceki tenefüste ki gibi bir kıza içten gülümsediğini gördüğümde öyle zoruma gitmiştiki. O kıza gülümsemek yerine bana gülebilme şansı varken tecihi ben olmamıştım. Nasıl öylesine güzel gülümseyebilirdi bir başkasına? Benimle karşılaşmak için fırsat kollayan kız artık ne bana mesaj atıyor ne beni görebilmek için benimle karşılaşıyor ne de bana gülümsüyordu. Onun o kızla değil benimle takılmasını istiyordum ama iş işten geçmiş gibiydi. Çok mutlu görünüyordu onunla ve arkasında ben hayal kırıklığına uğruyordum.

Ders sonuna kadar bir başkasına gülümsemesi ve çok yakın görünmeleri gözümün önünden hiç ayrılmamıştı. Bu kadar çabuk pes edip yoluna bakması gerçekten kötü hissettiriyordu. Onun beni çabuk görmezden gelip başkasıyla takılması kadar benimde ona bir türlü yazamayıp onu kaybetmem suçumuzdu.

Okul çıkışında biraz bekleyip aşağı inerken Kumsal'a yeniden denk gelmiştim. Bugün fazlasıyla başkasına gülümsediğini görmüştüm zaten ve yeniden o kızla ikisini birbirine yakın gördüğümde Kumsal'ın karşısına geçip 'benimle geliyorsun' demeyi öyle çok istiyordum ki. Yapamıyordum... Ben yapamadıkça o elimden kayıp gidiyordu. Cesaretimi toplayıp karşısına çıkabilsem bana tepkisi ne olurdu tahmin edemiyordum. Belkide artık beni istemeyecek o kızla mutlu olmaya devam edecekti. Düşüncesi bile üzülmeme sebep oluyordu.

Bugün onunla karşılaşsam da onun gözü hiç benim gözlerimi bulmamıştı. Sanırım bende yanından geçip giden sıradan bir insan olmuştum ki beni görmüyordu. Canım çok acıyordu. Yanından geçip hızla yürüdüğümde bana seslenir belki diye ümit ederken ne seslenmişti ne de beni durdurmuştu. Ya beni görüp bir şey dememişti ya da beni görmemişti... Arkamda onu bıraktıktan sonra yürümeme devam ettim. Bu ortamdan bir an önce uzaklaşmak istiyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 17 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Abelard ve Heloise (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin