1.1

22 11 0
                                    

Heloise'in Anlatımıyla,

Duyduklarımdan sonra öylece donup kalmıştım. Bir anda hayatıma dahil olan bu kız benden hoşlandığını söylemişti... Tüm bu ilgisi ve beni görmek için okulda ve okul dışında benimle buluşmasının sebebi belli olmuştu.  Bana karşı bir şeyler hissettiğini sezdiğimden ondan kaçmıştım, bunu biliyordum. Sanki hislerini hiç tahmin etmemişim gibi neden şaşırıp kalmıştım? Belkide ondan duymak şaşırmama sebep olmuştu.

Bu fazla yakın mesafeyi bozmak için elimle omzundan tutup kenara çektim ve bir iki adım geri attım. Şaşkınlığım bambaşka bir duyguya döndüğünde kendimi konuşmaya hazırladım. O da benden cevap bekliyordu zaten.

"Hoşlandığını fark ettiğin kadar benim senden hoşlanmadığımı, öyle bir duyguyu hiç hissetmediğimi de anlamışsındır." dedim ve devam ettim.

"Boşuna buraya kadar zahmet edip geldin. Çünkü seni reddediyorum. Mümkünse karşılaşmayalım." dedim ve bunu söylerken sesim öyle soğuk çıkmıştı ki kendimden bunu beklemiyordum.

Benim cevabımdan sonra moralinin fazlasıyla düştüğünü yüzünden anlayabiliyordum. Karşılıksız duyguların sonu bu şekilde acıyla bitiyor olmalıydı.

Ne diyeceğini bilemediğinden dudaklarını bir iki kez aralayıp kapatmıştı. Belkide kuracağı cümleleri topluyordu.

"Benden hoşlanmadığını biliyordum, bir şansım olur belki diye sana açıldım ve pişman değilim. Kendine iyi bak." dedi ve gözlerini benden ayırıp kapıya doğru gitti. Bir saniye bile beklemeden kapıyı açıp ayakkabısını giydi, bende yerimde öylece kalmıştım ve ona bakmıyordum. Kapıyı kapattıktan sonra yerde cenin pozisyonunda oturup kollarımı bacaklarımın üstüne koydum ve başımı gömdüm. Bir iki dakika zihnimin sustuğunu fark edip öylece kaldım. Göz yaşlarımın aktığını fark ettiğimde başımı kaldırıp elimle göz yaşlarımı silecekken vazgeçtim, istediğim kadar ağladım dakikalarca. Ağlamam kesildiğinde henüz rahat hissetmesem de biraz olsun iyi gelmişti ama neden ağlıyordum? Galiba cevabım belliydi. Ne kadar bir şey hissetmesem de sonuçta o benim arkadaşımdı ve bu kısa süren arkadaşlığımızın sonucunun bu şekilde bitmesini istemediğimdendi.

Eve annemgil geldiğinde odamda ders çalışıyormuş gibi yaparak dikkatlerini çekmemeyi başarmıştım. Ağladıktan sonra gözlerim şişmişti ve beni gördüklerinde hemen anlayacaklarını bildiğim için ders çalışıyormuş numarası yapmam gerekmişti. Odama girmeyeceklerinden emin olduktan sonra perdeyi çekip yatağıma uzandım. Moralim çok bozuktu, iyi hissetmiyordum kendimi. Hiçliğin içine düşmüşüm gibi birden enerjim çekilivermişti. Kumsal'ın bana böyle bir etki bırakacağını nereden bilebilirdim ki? Bana karşı hoşlantısı olmasaydı durumumuz ne şekilde ilerlerdi diye düşünüp hayal kuruyor halde buluyordum kendimi. Ben hoşlanmadığım halde böyleyken o ne düşünüyor ve ne hissediyordu kim bilir? İç çektim ve yataktan kalktım. Daha iyi hissederim belki diye duş alacaktım.

...

"Arya.. Duyuyor musun bizi?" dedi Melis. Onun bana seslenmesiyle irkildim ve "Ha?" dedim.

"Bir şey mi oldu? Dalıp duruyorsun?"

"Yok... Uykumu alamadım da."

"Belli oluyor gözlerin şiş gibi."

Nasıl daha geçmemişti gözlerimin şişkinliği? O kadar da geçsin diye çabalamıştım evde hazırlanırken.

"Evet biraz öyle."

"Okuldan sonra bir şeyler içelim mi?" diye sorduğunda aklıma Kumsal geldi hemen. Eğer arkadaşımla gidersem aklımda Kumsal olacaktı ve canım sıkılacaktı.

"Başka bir zamana olur mu? Yorgunum." dedim.

"Peki, unutma ama."

Başımı salladım, sonrasında tekrar dalıp gittim.

...

Öğle arasına güç bela girdiğimizde kantine doğru inmek istemiştim, hava alır bir yandan da atıştırmalık bir yiyecek alırım niyetiyle sınıftan çıktım. Aşağı kata kadar indiğimde Kumsal'ın yukarı çıkmak üzere olduğunu görmüştüm. Beni fark ettiğinde bir iki saniye göz göze gelip gözlerini benden kaçırdı ve ikinci kez yüzüme bakmadan yukarı çıkmıştı. Ne kadar acı gelmişti bu karşılaşma. Kalbimin sıkıştığını hissetmiştim. Beni her an görmek isteyen kızın şimdi yüzüme bakmamak isteyişi canımı acıtmıştı. Ama ona kızmıyordum, çünkü onu reddeden bendim. Ve sonucunda ikimizin de acı çektiğini görebiliyordum. Onun acısının benden fazla olduğu kesindi, bu katlanılmaz acı ve hüzünden sıyrılabilir miydi?

Kumsal'la karşılaşmamız sonrası iştahım tamamen kapanmıştı, bu yüzden kantine inmekten vazgeçip bahçeye çıktım. Biraz yürüyüşten sonra oturdum ve müzik açıp ruhumu dinlendirmeye çalıştım. Bilmem kaç müzik değişmişti, bir müddet sonra müziğe odaklanmayı bırakıp çevremdeki insanları izlemiş ve her an Kumsal'ı düşünmüştüm. Dün evime gelip beni köşeye sıkıştırdığını ve bana açıldığını sürekli gözümün önünde tutuyordum. Benim kendimle bir sorunum vardı sanırım, vicdan azabı duyup acı çekmem için resmen  aklımda o ana dair şeyler canlanıyordu.  Ne kadar daha ruhsuz ruhsuz ortalıkta gezecektim ben? Bu şekilde olacağımı hiç tahmin etmez ve inanmazken resmen ayrılık acısı çekiyordum. Her şeyin zamanla geçtiği gibi bunlarda geçer miydi?

Abelard ve Heloise (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin