25.BÖLÜM

181 12 1
                                    

İlk bu eve geldiğimde bana yakın olan babamdı. Bana hastanenin kafateryasında Sudenden bahsederken tiksiniyordu. Neden? Sadece küçüktüm. Babamı doğru düzgün dinlememiştim ama gerçekse tüm güzel duygularımın katiliydi. Beni ilk geldiğimde Serkana karşı koruması, saçımı örmesi, uzun uzun sarılması ve daha niceleri... Ben en çok baba eksiksizliği hissederdim. Parkta görürdüm baba- kızları çok ibrenirdim.

 Şuan ne haldeyim bilmiyordum. Ağlamıyordum ama paramparçaydım. Biri dokunsa sabaha kadar ağlardım. Belki Yılmaz ailesi beni istmeyecek babalarına ve eşine bağırdım diye. Belki ölücem ve onların haberi bile olmayacak. Aklıma Herkese ilk defa abi dediğim geldi, sonra ilk defa anne demem, kardeşim demem, ikizim demem. En önemliside baba demem. Üniversite sınavına bir gün kalmıştı. Yani bu olmak diyoki iki gün sonra yurtdışına çıkcağım. 

İnsanlar benim için sürekli çok erken karar verip yanlış sonuçlar çıktığında geçiştirdiğimi söyler. Erken yapmasam illa o şey karşıma çıkacak. Geçiştirmekse bir şey diyemem. Şuan bile üstümde öyle bir ruhsal yorgunluk varki. Kendi kredi kartımdan baya para vardı. Babamın verdiği kart değildi kendi kredi kartımdı. Otele gitmeye karar verdim sonuçta bir gecelikti. Yarın Tyt öbür günde Ayt olcaktı. Bugünü saymazsak 2 günüm vardı. Bunları düşünerek taksiye binmiştim.

********************************************************** 2 GÜN SONRA AYT ÇIKIŞI

Sınavdan çıkmıştım. Sınav güzel geçmişti. Her ne kadar dolu dolu çalışamasamda güzel geçmişti. Bugün herkesle veda edecektim. Eski evimin adresini verdim taksiciye. Gelmiştik. Ben nasıl veda edeceğimi bilmesemde edecektim çünkü mecburdum. Evin girişindeydim. Bahçede anne ve baba tarafı oturuyodu ve gülüşüyolardı. Abilerim, ikizim, kardeşim annem ve babam hariç. Modları yoktu. Yavaş yavaş ilerlerken beni ilk fark eden Savaş abi yani kuzenim fark etti. 

"OO BESTE HANIM?" mimik bile oynamamıştı.

"Hoşgeldin dedem. Çay ister misin?" dedi Faruk dedem yani baba tarafındaki dedem. Duvara yaslandım.

"Ben buraya çay içmeye değil. Veda etmeye geldim sevgili ailem." herkeste sessizlik oluştu.

"Buraya ilk geldiğimde bana önyargılıydınız. Herkes üstüne alınmasın. Alınacaklar bilir zaten. Öncelikle hepinize teşekkür ederim. Beni ssevdiniz, saydınız. Hepiniz ön yargınızı yıkarak benimle anlaştınız. Lakin ön yargınızı kırmadan önce yaptığınız seyler beni değil küçük Besteyi kırdı. Geçenlerde bir şey öğrendim. Şimdi herkes içinde soruyorum. Baba o şeyler gerçek miydi? Eğer gerçekse tüm her şeyimi toplar giderim değilsede her şeyi bi kenara bırakır bininci kez temiz yaprak açarım." Babam durdu durdu sonra arkadan bi ses yükseldi. 

"Evet doğru babana sormana gerek yok." o adamdı. Böbreğimi benden alan öz amcam. 

"BEN SENİ EVLATLIKTAN RED ETMEDİM Mİ LAN ORUSPU COCUGU!" dedi dedem. Şirin yengem gelip. Öz amcamın yani böbeğimi alan adamın üvey amcam olduğunu söyledi. Zamanında evlatlık alınmış. Babam konuşunca herkes sustu.

"Doğru kızım am-"

"Sus lütfen. 4 Temmuz güneş ve dünyanın birbirinden en uzak olduğu günmüş. Buna rağmen güneş asla sıcaklığından ödün vermez . Ben her ne kadarda uzağa gitsemde uzakta olduğumu hissettirmicem. Baba sen dışında. Ayrıyetten 4 temmuzda güneş bir yeri ısıtırken bir yanı her zaman soğuk olur. Sen beni arasanda bulamayacaksın dibinde olsamda. Çünkü kaderimden silersem bir daha asla karşılaşmayız. Şuan tarihini hatırlamıyorum ama dünya ve güneşin en yakın olduğu gün dünya soğuk olurmuş. Ben seninle iyiyiz sanmıştım meğersem hep üşümüşüm. Beni sevdin sanmıştım. Sen bende Sudeni gördün baba." 

hemen koşup anneme sarıldım. Herkes ağlıyodu. 

"Ağlama annem. Hem özlediğin zaman ben gelirim ki. Bi yerde buluşuruz, konuşuruz. Üzme kendini."

"Kızım n-nası üzülmeyim gidiyorsun." 

"Maalesef annem. Maalesef. " anneme daha çok sarılıp, öpmüştüm. Sonra Bar an abimin yanına gittim. Hemen sarıldım.

"Ağlaama abim. Canım abim niye ağlıyosun? İstediğin zaman konuşur buluşuruz." daha çok sarılmıştı. Biraz baran abiimle konuşup Eren abimin yanına gittim. 

"Abim benim ağlama ama. Biz birbirimizden asla ayrılamayız." biraz daha konuşup Kaan abimin yanına gittim. 

"Aa matematik dehası ağlama ama öğrencilerin görür." biraz daha konuştuktan sonra Serkan ve sinan abimin yanına gittim. İkisinede ayrı ayrı sarıldım, konuştum. Tüm aileyle sarıldım, konuştum. En sona Mertim ve ikizim kalmıştı. 

"Abla gitme nolur!" şuana kadar tuttuğum gözyaşlarımı boşaltmıştım. Mert sarılırken söylemişti. 

"Ablam tatilerde yanıma gelirsin üzülme bak benide ağlatıyosun." biraz daha konuştuktan sonra ikizimin yanına gittim. İkimizde ağlamaya başlamıştık. 

"Bırakma beni ikizim. Ayrılma benden" dedi SOner. 

"Ne ayrılması, ne bırakması sadece biraz uzakta ama her daim yanınızda olucam. "

"İkizim seni benden aldılar ama ben hep bekledim. Yine beklerim ama çok uzağa gideceksin hissediyorum." Sonerle Biraz daha konuşmuş ayrılmıştık. Ben vedalaşırken hizmetli ablalardan kıyafet hariç her şeyimi istedim. Tabi kıyafete forma girmiyordu. Eve girdim son kez eve baktım. Sonra odama girdim. Beynim hem krizlerimi hatırlatıyor hem de huzurlarımı. Odama son kez bakıp çıktım. Son kez merdivenlerden kaydım. Tekrar herkesle sarılıp valizlerimi elime aldım. Bbama bakarak.

"Sen yoksun, bugün de yanımda
Sen yoksun, gelecek yarınlar da" deyip evden çıktım bir daha hiç dönmemekle.

Arkadaşlar bir dahaki bölüm final desem.
Ah ah aglıcam.
Mutlu son muu
Mutsuzz mu
Sizi seviyorumm
Yıldıza basmayı unutmayinn

GERÇEK AİLEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin