Sabah büyük bir çığlıkla güne başladım. Uyku sersemi olduğum için, buna anlam veremedim. Zorla da olsa, elime bi kıyafet alıp güçlükle giydim. Yaram hâlâ ağrıyordu.
Aşağıya indiğimde, herkes kapının önünde bekliyordu. Siviller bile bakmaya gelmişti.
Novaria "Anne? Neler oluyor? "
Vexsana "Kapının önündeki iki muhafız öldürülmüş. Hemde çıplaklar. "
Novaria "Ne?... " şoka uğramıştım. Şu çıplak ceset mevzusu hâlâ devam ediyordu. Normal şekilde öldürmek, mâkuldür. Fakat çıplak şekilde? Gerçekten o kâtilin akıl sağlığı yerinde değildi.Hemen bir cesetin önüne geldim. İlk olarak gözlerimin kaydığı yer, Mirana ormanı oldu.
İlk baktığımda hiçbirşey göremedim, fakat sonra kapşonlu birisi ağaçların arasından bana doğru bakıyordu. Sonra, oraya bişey bırakıp, dumanlarla kayboldu. Bu dumanlarla kaybolanın kim olduğunu artık çok merak ediyordum. Cesetler kaldırıldıktan sonra, o kapşonlunun bıraktığı şeye bakmayı planlıyordum.
Annem beni bir anda kolumdan tuttu. Ve meydandaki önemli konuşmaların yapıldığı yere gittik. Annem, ilk olarak orada nöbet tutan muhafızlara, milleti çağırmasını emretti. Bir kaç saat sonra herkes toplanmıştı. Annem derin bir nefesi çekip, ellerini yumruk yaparak verdi.
Vexsana "Sevgili vatandaşlarım. Aramızda bir kâtil olduğunu herkes öğrenmiş bulunmakta. Eğer kâtil şuan burdaysan, benim desen iyi olur. Çünkü eğer demezsen... Cezası bu zamana kadarki en büyük ceza olacaktır. " herkes telaşla etrafa bakındı. Kimse ses çıkarmayınca annem tekrardan konuşmaya başladı.
Vexsana "Kâtil! Her kimsen çık! Eğer şimdi çıkarsan, sadece ebedî hapis cezan olacak. Fakat çıkmazsan, bu zamana kadar yapılmaya cesaret edilmemiş ceza sana uygulanacaktır! "Herkes korkudan, kâtilin kendisini belli etmesini bekledi. Fakat hiçkimse birşey diyemedi. Annem artık sinirden patlama noktasına gelmişti.
Vexsana "Kâtil eğer çıkmazsa, sinirimi kızımın seçtiği sivillerden çıkaracağım. Boşu boşuna, insan ölecek. Gerçi bu onu eğlendiriyo olmalı. "Annem hala bağırırken, ben artık sıkıntıdan ellerimle oynamaya başladım. Sonra bişeyin beni belimden kavradığını hissettim. Kulağıma ise Novariam... Diye bir fısıltı geldi. Bu Zhaks olsa gerek. Çünkü sadece o bana Novariam diyordu.
Anneme biraz daha yaklaşıp...
Novaria "Anne.. Ben istemiyorum. Sen seç. " diyip hemen oradan aşağıya indim. Sonra ormana doğru gizlice adımlar attım. En ağaçlık olan yere geldiğimde kimsenin olmadığından emin olup, Zhaks'e..
Novaria "Zhaks! Kimse yok. " dedim. Bir anda önümde büründü.
Zhaks "Prenses? Ben olduğumu nasıl anladın? "
Novaria "Çünkü, sadece sen bana Novariam diyorsun. "
Zhaks "Evet. Sadece ben diyorum çünkü şuan sana öyle diyip karşıma çıkacak olan adam daha doğmadı. "
Novaria "Aman Zhaks! " ikimizde güldük.
Zhaks "Yine ne oldu? Annen sinirliydi. "
Novaria "Ha şey, yine çıplak ceset olayı. "
Zhaks "Bıktım artık şu kâtilden. Sana bişey olacak diye ödüm kopuyor. Her gece seni düşünmekten uyuyamıyorum."
Novaria "Beni mi düşünüyosun? " açıkçası çok utanmıştım. Zhaks'in beni düşündüğünü bilmiyordum.
Zhaks "Başka kimi düşüneyim? Neyse ne... Bir de şey... Ben sana söylemedim ama, hâla insan öldürüyorum. "
Novaria "Zhaks! Öldürme demiştim. Neden öldürüyosun peki? "
Zhaks anlık duraksadı. Endişeli görünüyordu.
Zhaks "Boşver.. Eh nehire gidelim mi? Bu sefer suya gireceğim. "
Novaria "İşte benim Zhaks'im! "
Zhaks "Senin Zhaks'in.. Peki.. " elinden tuttum ve onu nehire kadar koşturdum. Geldiğimizde ise ilk ben girdim. Sonra oda geldi.
Zhaks "Novaria.. Ben.. Sana bir hediye vermek istiyorum. "
Novaria "Teşekkürler! Peki nasıl bir hediye bu? "
Zhaks "Aslında.. Şöyle bişey. Bunu sana gece vereceğim. Gelebilir misin? Yoksa seni alayım mı? "
Novaria "Gelirim tabiki. Bende sana bişey vereyim o zaman. Ama gece. " bana sıcak bir gülümsemeyle yanıt verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARAYIN GÖZDESİ 𝟏
FantasiaSahte aşklar, yalanlar, ihanetler Le dolup taşan ve artık hayatından nefret eden Novaria, kaderi için bir oyuna girdi. Peki, sizce bu bir oyun mu? Yoksa ilizyon mu?