Biraz olsun, nefes almak için bahçeye çıktım. Çiçeklere bakıyordum. Küçüklükten beridir çok ilgi duymuştum çiçeklere. Özellikle de nilüferlere bayılırım. Bikez onu yemeyi bile denemiştim. Arka tarafımda ise, Mirana ormanı vardı. Oraya bir gezinti yapmak istedim. Yerden kalkıp oraya adımlarımı atmaya başladım. Güzel bir yerdi. Fakat ormanın asıl güzelliği Yumen nehridir. Büyüleyici bir maviliği var. Mor, mavi karışımı bişey. Çok güzel. Oraya oturdum ve mükemmeliği izlemeye koyuldum. Tam o sırada böğürtlenli bir çalılıktan, ses geldi. Baktım fakat hiçbişey yoktu. 3 kere ses geldiğinde artık kalmam gerektiğini anlamak pek zor olmadı.
? "Korktunmu yoksa prenses..? "
Novaria "Sen kimsin ulan! "
? "Bilmem sence kimim ben? "
Novaria "Çıkta görelim korkak! " çalılığın arkasından bir adam çıktı. Yakışıklıydı. Nereden baksan, 1.92 boyu vardı.Novaria "Kimsin sen? "
Zhaks "Zhaks. Ben Zhaks. "
Novaria "Zhaks mi? Pekala.. Burada ne işin var senin!? " dediğim anda hançer çıkardı. Hiçbişeye bakmadan direk koştum. Var gücümle koştum. Hatırladığım tek şey bir ağaca toslayıp, kafamı kanatmaktı...
Rüyasında... :" Hey! Uyan! Novaria! Teyzen Leon'a ben! Hey! Ahh. Kafanı çok sert çarpmışsın be kızım. Beyefendi sana yardım ediyor. Uyan! "
Uyandığım anda başımda Zhaks duruyordu. Endişeli gözlerle bana bakarken, uyandığımı görünce yüzü güldü.
Zhaks "Uyanmana sevindim. Kanayan yaranı sardım ve merhem sürdüm. İyisin dimi Novaria? "
Novaria "Adımı nereden biliyosun? "
Zhaks "Aslında küçüklükten beridir birbirimizi tanıyoruz fakat sen beni ölü biliyosun. "Onu nasıl tanıdığımı ve ölü bildiğimi bilmiyorum ama o kırmızı gözleriyle bana başka bir mesaj vermeye çalışıyo gibiydi. Âdeta onun o güzel gözlerinde kayboluyordum.gitgide bana dahada yakınlaştı ve beni kendine çekti. Uzunca bir süre sarıldık. Arkadan ise beyaz saçlarımı okşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARAYIN GÖZDESİ 𝟏
FantasiSahte aşklar, yalanlar, ihanetler Le dolup taşan ve artık hayatından nefret eden Novaria, kaderi için bir oyuna girdi. Peki, sizce bu bir oyun mu? Yoksa ilizyon mu?