"Bazen bitmek bilmeyen dertler yağmur olur üstüne yağar. Ama unutma ki, rengârenk gökkuşağı yağmurdan sonra çıkar." Hz.Mevlâna
🍃🍃🍃Zeynep
Zorla kapatıldığı odada karşısındaki kişiyi görünce ürktü. Vahit.. Zafer edasıyla bakıyordu Zeynep'e. Adamlarına emredip ayağına kadar getirtmişti. Aklından geçen onca kötü planları gerçekleştirmesi için Zeynep şarttı. Oğlunun zaafı kıyamadığı Zeynep buradaydı.
Feyza ile nişanlandıkları gün bakışlarını yakalamıştı bu iki gencin. Öyle derin öyle anlamlı bakışları vardı ki daha o an anlamıştı Vahit. Belli ki oğlu gerçekten sevmişti bu kızı. Bir zamanlar onun da Gülayşe'yi sevdiği gibi.
Kısa sürmüştü mutlulukları. Cüneyd hayatlarına girdiği günden beri kötülükler peşini bırakmamıştı. Karısı ona artık eskisi gibi bakmıyordu. Tüm hayatı Cüneyd olmuştu. Nefret etmişti bu veletten. Önce sevdiği kadın aklını yitirmişti. Ardından oğlu yüzünden canından olmuştu.
Elbetteki bunların bir intikamı olacaktı. Oğluna yaşattıklarını yaşaması için Zeynep önemli bi adımdı. Aynısını bu kızcağız da yaşamalı. Cüneyd bir gün değil her gün ölmeliydi.
Zeynep korkan bakışlarla baktı bu adama. Ne yapacaktı ona? Ne istiyordu ondan bi türlü anlamadı. Cüneyd'in babası nasıl bu adam olurdu ?
Annesinin ölümü yetmez gibi babası da onu bırakıp gitmiş. Bu küçücük çocuk dergahta büyüyüp serpilmişti. Derin bir nefes aldı. Cüneyd'in yaşadıklarını hiç haketmemişti. Ne güzel adamdı o. Kıyamayan, hep mantıklı davranan, her daim yanında olan adamdı o.
Boşandıkları gece annesine onunla bi daha konuşamayacağı için ağladığı söylemişti.
Aslı şu koca dünyada bir tek o anlamıştı kendini. Bir tek o yüreğinden geçenlere kulak vermişti. Annesi bile anlamamıştı ki onu..Yalnızlığına çareydi bu biçare adam. İki öksüz çocuk gibi sığınmışlardı birbirilerine. Her daim sığınacağı limandı. Cüneyd boşanırlarsa Zeynep 'in mutlu olacağını nasıl düşünürdü ki. O da kıyamıyordu ki ona..
Annesinin intihar ettiğini öğrendiği gece eve ne kadar kötü halde gelmişti. Üstünü battaniyeyle örttüğünde yüzündeki acı o kadar belirgindi ki...Eliyle çekip almak istedi. Bitirmek son vermek istedi tüm acılarına. Elinden bir şey gelmeyen halinden nefret etmişti.
Ama artık başka bir yolculuğa çıkmıştı Cüneyd.. Gözlerinden sözlerinden ayrılmıştı. Kendisi için bıraktığını söylemişti. O olmadan nasıl uçardı ki bu kuş başka diyarlara. Bunu bir türlü anlamıyordu Cüneyd.
Ne kadar korksa da belli etmiyordu hiç. Boşanmak istemiyorum diyememişti ama biz hakikatı değiştiriz demişti. O olmadan nasıl devam ederdi nasıl kafa tutardı şu hayata ?
Kendisi hep onu ayağa kaldırmak için uğraşmıştı. Mürşid olması için bile hep desteklemişti. Kendisinin daha güçlü olduğundan değil o gücü Cüneyd sayesinde aldığı için ışık olmuştu ona.
Cüneyd olmazsa ne anlamı kalırdı ? Onu kaybetmek demek özgürlüğünü de yitirmek demekti. Cüneyd onu bıraktığı an yine hapsolmuştu işte bak. "Neredesin Cüneyd"dedi her bir zerresi ile acı çekerek.
Sahi ya Cüneyd'e de bir şey olmuştu. O adamlar zorla götürürken görmüştü onu. Sesleniyordu "Cüneyd" diye. Kurtar beni bak ne haldeyim der gibi. Ama Cüneyd ona bakıyordu ama görmüyordu. Sanki orda değilmiş gibi tepki bile verememişti genç adam.
Sonra tekrardan "Cüneyd" diye seslendi bu sefer telaşlı çıkmıştı sesi "Noldu sana korkuyorum Cüneyd" der gibi. Merak etmişti sevdiği adamı. Ne olmuştu ki Zeynep 'in bu halini bile görememişti. Babası Naim'den bile esirgemişti onu korumuştu. Babasından bile çok güvenmişti bu adama .
Vahit'in ona bakan gözlerini görünce anlamıştı Zeynep. Demekki her şey bu adamın eseri. Yüksek sesle sordu:
" Beni buraya niye getirdiniz ne istiyorsunuz benden ben size naptım Allah aşkına nolur bırakın beni"diyip sesli sesli ağladı.
Vahit hafifçe gülümseyerek baktı kıza demek gelini oğlundan daha cesur biriydi. Cüneyd'in bu kızı neden sevdiğini anlamıştı. İntikam almak için Zeynep mükemmel tercihti.
"Oyun şimdi başlıyor Zeynep hanım artık benimlesin bizimlesin.. Gitmek falan yok"
Sonrasında kızı alıp terk etmek gerekirdi burayı en azından işlerini halledene kadar. Cüneyd o ruh halinden sıyrılması da zaman alırdı. Cüneyd'i annesinin ölümünün sebebi olduğunu söylediğinde oğlunun paramparça oluşunu görmüştü.
Belki canına da kıyardı Cüneyd.. Ama bu onun için kolay bi yoldu. Daha çok yanmalıydı Cüneyd. Nasıl ki bütün hayatını mahvetmişti Vahit'in daha beterini o yaşamalıydı. Zeynep ve o daha çok acı çekecekti. Bunun için buraya gelmişti.
Oğlunun mürşid olduğunu duyduğunda öfkeden deliye dönmüştü adam. Yıllarca kütüphanesinden çıkmayan çocuk ne olmuştu da bu kadar güçlenmişti hayata karışmak istemişti o zamanlar anlamamıştı Vahit. Demekki Zeynep onu ayağa kaldırmıştı. Sebebi sevdaydı. Gülayşesi gibi Cüneyd'in de dünyası Zeynep'miş. O halde dünyayı başına yıkmak artık farzdı!
**************
Cüneyd
Tüm gün koşturmadan bunca acısının üzerine yapacak bir şey bulamayan Cüneyd evine gitmekte karar kılmıştı. Dedesinin cenazesi de yapılan otopsiden sonra kaldırılacaktı. İçinin yangınıyla birlikte evine doğru sürüklendi. En azından dedesinin arkasından kuran okumak iyi gelirdi. Yapacak bir şeyi yoktu.
Neden hayat onu mürşid olmaya itmişti düşünmüştü Cüneyd. Bunları yaşayacağı varmış. Dedesinin ölümünü sonunu hazırlamıştı. Zeynep'i kaybetmiş Meryem hanımı da içeriye girmesine neden olmuştu.
Evinin kapısına geldiğinde duraksadı ne yapacağını bilemez halde. Zeynep yoktu evlerinde artık. Yuva olmaktan çok uzaktı bu dört duvar. Anahtarı çevirip içeriye doğru girdi.
Abdest aldıktan sonra kuranı kerimi aldı eline. Sığınağı sadece Allah'tı. Teslim olması gerekirdi bunca acıya dayanması için. Bir Müslüman başına ne gelirse gelsin sabırla sükun etmeliydi. Kadere karşı gelinmez. Boynumuz kıldan ince. Yaradan böyle emretmiş.
"Benim boynumu büken sevda oldu"dedi içinden. Keşke kabul etmeseydi evlenmeyi Zeynep ile. Yine bütün bu olanlar olur muydu? Dedesi ölür müydü babası gelir miydi bunu hiç bi zaman bilemeyecekti. Ama yaradan birleştirmişti onların kalplerini elden ne gelir.
Küçük bir an da olsa iyi ki dedi içinden. İyi ki karşıma çıkmış Zeynep. İyi ki hayatıma teşrif etmiş. Gelmeseydi o ne olacaktı ki ! Kitapların arasına karışmış biçare adamdan başka neydi ki Cüneyd.
Zeynep geldi kırk yıllık beton çayır çimendi. Onun varlığı dokunduğu her yeri güzelleştiriyordu. Bütün bu yaşananlar Zeynep 'in gelişi ile oldu. Tüm kitli kapılar açıldı. Herkes eteğindeki taşları dökmüştü. Geçmişin perdesi aralanmıştı. Zeynep olmasa Cüneyd hakikata nasıl erişirdi ki ?
Sesli sesli konuştu Cüneyd
" Bu bencillikte olsa iyi ki geldin hayatıma Zeynep. Bu adam sensiz ne olurdu ki... Bunca acıya dayanıyorsam sebebi sensin. O uçurumdan atmadıysam kendimi sebebi sensin.Boşanmakla vazgeçerim sanmıştım. Vazgeçersin sanmıştım ama öyle değilmiş. Hayat o bildiğin matematik gibi değilmiş. İkiden bir çıkınca bir kalmıyormuş sıfırım Zeynep.
Hayatımda beni aydınlatan güneş senmişsin. Işığın olmadan yürüyemiyorum göremiyorum neredesin Zeynep neredesin? Sen hayatta ol da başka bir şey istemez bu can. Sen iyi ol da bana ne olursa olsun .."
Keyifli okumalar bol bol yorum yapmayı unutmayalım Allah'a emanet olun🍀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savaşçı&Cevher
Fanfic"Senin bana nasip olman, şahsi hayatımın en değer biçilmez talihidir"