5.Bölüm: Suçluluk

263 17 2
                                    

"Öncesinde göğe vuran dalgalar
Sonrasında sabır taşına mahkûm.."
|Nurullah Genç|
——————————&—————————
Zeynep

Günler geçiyordu odada bir sağa bir sola dönen Zeynep delirecek gibi oluyordu. Odaya yemek kıyafet getirenler dışında kimse gelmiyordu.

Aklını kaçıracaktı burada neden olduğunu hala anlamıyordu. Annesi ne yapmıştı acaba ?
Levent amcadan yardım istemişti kesin. Ama ne zaman bulacaklardı ki kendini?

Cüneyd onu merak ediyor muydu? Yoksa hayatına devam mı ediyordu onla? Feyza ile...

Kendisi için evliliklerinden vazgeçmesini anlamıştı Zeynep. Hayalleri ve geleceği uğruna yapmıştı. Fedakarca davranmıştı. Boşanır boşanmaz Feyza ile nişanlanmak nereden çıkmıştı ?

Kızlardan nişanlanacaklarını duyduğu gibi dergaha fırlamıştı. Cüneyd bunu yapacak biri değildi. Ona bunca kötülüğü yapan, evliliklerinin ilk gününde bile aralarını bozan bu kızla nişanlanacak mıydı gerçekten?

Başka biri değil de neden oydu? Hem bu acelesi de neydi? Zeynep onsuzluğu bile kabul edememişken o nasıl yapabilmişti ? O nasıl hemen alışmıştı ayrılığa hiç mi üzülmemişti?

Evlerinde yokluğunu hiç mi hissetmemişti? Hiç mi sevememişti Zeynep'i bi an bile olsa.. Bu düşüncelerin ağırlığı altında ezildi Zeynep.

O sırada kapıdan içeri giren Vahit'i gördü. Hiç hayırlı bakmıyordu gözleri. Korkmuştu Zeynep ondan. İçeri giren Vahit ise kızın ürkek halinden memnundu. Artık vakti geldi ufak ufak başlamak gerekti değil mi?

"Cüneyd'i annesi Gülayşe'nin ölümünden sonra hiç görmemiştim. Annesini ölümü onun yüzünden olduğunu biliyor muydun?
Dokunduğu her şeyi mahveden, korkak, ucube birisi o.. Sahi onunla bile isteye evlenmedin değil mi? Baban olacak o para göz adam zorladı seni.."

"Cüneyd nasıl sebep olsun küçücük çocukmuş. Hem o çok iyi biri. Gerekirse kendisini bile feda etmeye çekinmeyecek kadar cesur biri. Bunca acıya göğüs germiş biri. Siz söylediniz yıllarca görmediğinizi. Siz onu tanımazsınız bilemezsiniz."

Vahit böyle hazır cevap kıza şaşırmıştı. Gayet zeki birine benziyordu Zeynep. Oğlu eş seçiminde gayet başarılıydı. Onu kaybetmesi sandığından da zor olacaktı Cüneyd için.

"Sen tanıdığını sanırsın ama insanlar senin gördüğün gibi değildir. Bak mesela annene.."

"Ne olmuş anneme söyleyin ne olmuş ?" Zeynep annesini duyunca telaşı artmıştı. Bu adam ona da mı bir şey yapmıştı yoksa bu ihtimal içini allak bullak etmeye fazlasıyla yetmişti.

"Mürşid babamı kaybettik.."
"İnna Lillahi İnna ileyhi raciun" deyiverdi Zeynep. O an anladı Cüneyd'in neden o ruh halinde olduğunu. Ailesinden en sevdiğini dedesini kaybetmişti. Bu kayıp elbette ağır gelmişti. Annesinden sonra dedesinin ölümü ne üzmüştür Cüneyd'i.

Yanında olmayı her şeyden çok istemişti. O an ağlamak geldi içinden biliyordu Cüneyd her zaman Zeynep'i korurdu kıyamazdı.

Yanılmadığına sevinse mi yoksa Cüneyd'in hüznünü düşündükçe üzülse mi karar veremedi. Sonra mürşidin ölmesiyle annesinin ne ilgisini olduğunu merak etti.

"Annemle ne ilgisi var peki bunun ?"
"Annen... Babamı öldürdü Zeynep. Mürşid efendinin katili Meryem hanım.."

Annem.... Katil.. öldürmek... dede... mürşid bu kelimeleri bir türlü birleştiremedi. Dünyasının çapı kaydı o an. Annesi böyle bir şey asla yapmazdı. O kimseye kıyamazdı ki yalan söylüyordu bu adam!

Savaşçı&CevherHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin