10. Bölüm: Özgürlük

172 16 11
                                    

"Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine. Bu hasret bizim!"
🍃Nazım Hikmet🍃

***********
Cüneyd'den

Kimsenin ahı kimsede kalmaz derler yaşattığını yaşamadan ölmezmiş insan. Feyza ile Zeynep 'in gözü önünde nişanlanmıştım. Şimdi o başkasıyla zorla... Aklımı kaçıracak gibi olmuştum. Benim bakmaya bile kıyamadığım Zeynep'im....Bi hal çaresi bulamazsam bu sefer gerçekten Zeynep'i tutamazdım kaybederdim.

Onun için babamın teklifini bile kabul edip boyun eğdim. Annesi yanında olursa daha güçlü hissederdi belki yaralı kuşum Zeynep'im... Telefonun çalmasıyla ayağa kalkıp telefona bakmıştım. Arayan Levent Beydi.

"Levent Hocam"
"Merhaba Cüneyd nasılsın"
"Bilmem bu ara kendimi düşünecek halde değilim. Boşverin beni var mı bir gelişme"
"Onun için aramıştım ben de. Meryem hanım çıkıyor sonunda. Zeynep'le almaya gideceğiz birazdan."
"Çok şükür. Çok sevindim. Masum olduğu ispatlandı demekki."
"Nasıl oldu bu sence Cüneyd baban ne oldu da birden böyle bi anda pes etti. Sen biliyor musun? "

"Onun derdi benimleydi. Benimle hesaplaşması için ikna ettim diyelim. Bir yolunu bulmuştur o. Neyse Levent hocam bi mesel daha var. Naim Efendi babama çalışıyormuş. Babamın adamlarından biri ile Zeynep 'i.... Zeynep'i evlendireceklermiş"

"Neee ! Şimdi de bu mu! Hiç durmayacaklar mı bunlar. Neyse ki Zeynep sınavı kazandı da bu cendereden kurtulur bir an önce."

"Zeynep sınavı geçti mi ? Çok şükür. Ben de sizle bu konuyu konuşacaktım hocam. Madem kazandı Zeynep'in buralarda durması onun zararına."

"Haklısın Cüneyd merak etme bu konuyla bizzat halledeceğim. Meryem hanımı bir alalım ikisi için de yeni hayat kurması içim elimden geleni yapacağım. "
"Allah razı olsun Levent hocam Allah 'a emanet" telefonu kapatıp daha çok sarılmıştım üstümdeki örtüye...

************

Zeynep'ten

Annemi almak için Levent amcalarla cezaevine gelmiştik. Biraz heyecanlı biraz korku ile bekliyordum annemin çıkmasını. İkimiz için de yeni bir hayat bizi bekliyordu. Mücadelemiz her zamankinden çetrefilli geçecekti biliyordum.

Annemi kapıdan çıkarken gözlerini kapatıp
havayı içine çekmişti. Esir olmak ne demek en iyi ben bilirdim. Vahit'in beni kapattığı o evde günlerce bir pencerenin önünde sabahlamıştım hiç bir şey yapamadan.

Bir kitapta okumuştum "Özgürlüğün, insanın canının istediğini yapması anlamına geldiğine asla inanmadım. Özgürlük, daha ziyade, yapmak istemediğini yapmamaktır." Bu dünyada annemle yapmak istemediğimiz ne varsa yapmıştık zorla veya gönüllü fark eder miydi. Artık öyle olmaması içimden geleni yapacaktım. Gönlümden geçmeyen hiç bir şeyi yapmamak için dimdik duracaktık artık.

"Kara kuzum"
"Annem" diyip sarılmıştık. Ahh anne kokusu o kadar başka bir şeydi ki.. Yavru kuşlar gibi sığınmıştım annemin koynuna.
"Ağlama güzel kızım ağlama bak buradayım geçti kuzum."
"Anne anneeeem" akıttığım gözyaşlarım benim yaşadıklarıma yaşayamadıklarımaydı. İçime sığdıramadığım dünyama duygularımaydı. İçimi kapkara bir boşluğa sürükleyen o duyguyu nasıl tarif ederdim ki ona.

"Hoşgeldiniz Meryem hanım aramıza geçmiş olsun " Annem sanki bir düşmana bakar gibi bakmıştı Levent amcaya soğuk bir sesle de cevap vermişti:
"Hoşbulduk Levent Bey" ardından miraya dönüp sarılmıştı.
"Hoşgeldin Meryem teyze" annem sanki yıllardır görmediği bir ahbabına sarılır gibi sarılmıştı. Öpüp koklamıştı bağrına basarak. Mira'yı kızı gibi sevdiğine şaşırmıştım.
"Oy kuzum çok özlemişim sizi."
"Bizde seni" diyip gülüşmüştük. Arabaya geçip evin yolunu tutmuştuk.

Savaşçı&CevherHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin