18. Bölüm: Aydınlığa Kavuşmak

317 31 19
                                    

"Şimdi ömrümün bir tek gayesi var: bir gün evvel sana kavuşmak, seni kollarımın arasına almak, güzel, temiz yüzüne saatlerce, senelerce hiç doymadan bakmak."
Sabahattin Ali
————————&————————
Cüneyd'den

Dergahta yoğun günler geçiriyorduk. İhtiyaç sahipleri için yardım paketleri işine başlamıştık. Çocukları olanlar için eğitimde kullanacakları araç gereçler de ekletmiştim yanında. Çocuklar yeter ki okusun tahsilleri olsun. Vatana millete hayırlı evlatlar olsun.

Şimdi de kütüphanemde fişleri kontrol etme, eksikleri hesaplama gibi ayrıntılarla boğuşuyordum.

Bunaldığım bir anda ayağa kalkıp telefonumu aramaya koyuldum. Zeynep'i merak etmiştim. Bunda yoğunluğun stresin içinde onun sesi ruhuma huzur veriyordu. Telefonu koyduğum yeri hatırlamaya çalışıyordum.

"Nereye koydun bu telefonu? Hiç akıl da kalmadı bende artık." Diye söylenirken arkamdan belime sarılan kolların sıcaklığını hissettim.

"Neredeymiş aklın Cüneyd Efendi ?"Kalbim duracak gibi olmuştu duyduğum sesle. Dilim lal olmuş gibi konuşamıyordum.

"Zey..nep.. sen misin ?"

"Benim tabi Cüneyd kim olacak sana sarılan benden başka." Diyip sesli gülmüştü Zeynep. Karnımdaki ellerini okşayıp hemen önüme döndüm.

"Zeynep sensin Zeynep'im aşkım gülüm." Diyip alnından öpmüştüm. Ardından bu sefer ben sımsıkı sarıldım ona kokusunu içime çeke çeke.

"Geldim, döndüm, Cüneyd sana döndüm.."

"Geldin sonunda Zeynep. Bitti değil mi artık ayrılık bitti, hasret bitti, uzaklık bitti, yollar bitti.." Hala birbirimizden ayrılmadan konuşuyorduk. Bir yandan daha çok içime sokmak ister gibi kollarımla daha da sardım onu.

"Bitti canım bitti. Tamamen döndük artık."

Ardından ayrıldık birbirimizden. Gözlerine derin derin baktım Zeynep'in. Öyle özlemiştim ki bana bakan ışıl ışıl gözlerini. Bakışlarımı hiç çekmedim ondan. Yavaşça elimi yüzüne götürdüm. Zeynep de kafasını avcuma yaslamıştı. Usul usul okşadım. Gözleri dolu dolu bakıyordu bu sefer.

"Niye demedin Zeynep niye haber vermedin?"

"Süpriz olsun dedim. Fena mı ettim? O şaşkınlığın görmeye değerdi. Mutlu olmadın mı yoksa ?"

"Zeynep o nasıl söz aklımı kaçıracaktım mutluluktan az kalsın. Birden pat diye gelinir mi kalbim nasıl dayansın acı bana.."

"Cüneyd inanamıyorum hala çok mutluyum çok ."

"Bana öyle güzel bir mutluluk bahşettin ki Zeynep ruhumu çağın çağın huzurunla bereketinle istila ettin. Varlığına da aşkına da binlerce şükür."

"Bu halimiz bir ömür devam etsin. Bir ömür aşkınla hemhal olmak nasip olsun."

"Amin Zeynep'im amin." Diyip tekrardan sardım kollarımı Zeynep'e. O da kollarını boynuma dolmuş usul usul okşamıştı ensemdeki saçları.

"Bırakmam seni Zeynep. Bırakmayacağım gidemezsin bak şimdi hiç bi yere." İkimizde sesli sesli gülmüştük. Zeynep kollarını boynumdan çekip ellerimden tutmuştu.

"Gitmeye hiç niyetim yok."el ele koltuğa doğru yürüdük. Hemen yanına ben de oturmuştum. Bir milim bile uzağından ayrılmak istemiyordum.

"Eee anlat bakalım Zeynep hanım neler oldu mezuniyet nasıldı?"

"Geçen haftasonu mezuniyetimiz oldu. O kadar güzeldi ki Cüneyd. Onur öğrencisi ve bölüm birincisi olarak kürsüye çağırdılar beni. Çok gurur verici bir andı. Annem tören boyunca ağlayıp durdu zaten. Bugünler için çok şükür Rabbime. Tabiki sonra da sana çok teşekkür ederim Cüneyd."

Savaşçı&CevherHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin