alaz'ın çekip gitmesinin ardından içim içimi yiyordu. konu babası olunca ekstra öfkeli oluyordu çünkü.o gittikten sonra cesur'u aramıştım ama açmamıştı. ardından rüyayı aradığımda alaz'ın iyi olduğunu ve durumun kontrol altında olduğunu söyledi. ardından alaz'ı arasam da telefonlarıma dönmedi.
koltukta uzanmış elimde telefonla aramasını beklerken gözlerim kapandı ve uykuya daldım.
-aynı saatler içerisinde-
alaz arabasını sert bir manevrayla durduğunda arabadan hızla indi. serhan demirhan'ın şehrin göbeğindeki villasının önündeki korumaları onu görür görmez müdahale etmeye çalıştı. "alaz bey giremezsiniz, izniniz yok." alaz onu tutmaya çalışan korumaya sert bir yumruk attığında adam yere yığıldı.
diğer korumada kollarından tutmuştu ama alaz daha hızlıydı ve kollarından çevik bir hamleyle kurtulup kafasını adamın burnuna gömmüştü. güçlü tekmesiyle kapıyı açıp içeri girerken öfkeliydi, çok öfkeliydi.
direkt yemek odasına yöneldi, serhan uzun yemek masasının baş ucunda önündeki içkisini içiyordu sakince.
alaz'ı görünce keyifle arkasına yaslandı. "kimler gelmiş kimler," dedi yanındaki sandalyeyi işaret ederek. "otursana."
alaz sandalyeye bir tekme attı ve ellerini masaya yaslayarak serhan'a doğru eğildi. "sen şansını fazla zorlamaya başladın." alaz'ın öfkeden gözleri ateş saçıyordu. boğazındaki damarlar patlayacak gibi duruyordu.
"sana her şeyi öğrettim sevgili oğlum ama bir türlü büyüklerine karşı saygılı olmayı öğretemedim."
"siktirtme büyüğünü." alaz tükürürcesine konuştu.
serhan ayağa kalkıp boşalan kadehine yeni bir içki doldurdu. alaz için de bir bardak doldurduktan sonra eliyle önüne doğru iteledi. "ne işler karıştırdığını bilmediğimi mi sanıyorsun?"
alaz dişlerini sıktı. "bunları kimden öğreniyorsun bilmiyorum ama bulacağım." serhan pis bir gülüş attı. bardağını keyifle dudaklarına götürdü. "iş yaptığın adamlarını iyi seçmelisin alaz." dedi keyifle.
"beni iyi dinle," dedi alaz işaret parmağını sallayarak. "asi'den uzak duracaksın. olay tamamen benimle ilgili. ona yaklaşmayacaksın, yakınında adamlarını dahi görmeyeceğim."
"hadi ama oğlum o kızın masum olmadığını ikimizde çok iyi biliyoruz," dedi serhan fısıldayarak. "başına bir sürü bela saracak olan o."
alaz gergince yerinde kıpırdandı. "birincisi bana oğlum deme." sesi daha da karanlık bir hal aldı. "ikincisi benim sabrımı sınama. doktorumun yanından geldim, antidepresanlarımı yeni kullandım. beni kışkırtma."
"deliren çağla değil miydi ya?" serhan'ın ağzından çıkan kelimeler alaz'ın ona sertçe bir yumruk atmasıyla noktalandı. serhan sandalyesine devrilerek darbe aldığı çenesini tuttuğunda alaz burnundan soluyordu.
"ben uyarımı yaptım," dedi alaz. "bir dahakine uyarmam. senin ipini keseceğim güne kadar bence uslu dur." bu serhan'ı kahkahalarla güldürdü.
kumaş peçetesini dudağına bastırırken alaz'a döndü. "cesaretine hayranım oğlum. beni her defasında gururlandırıyorsun ama karşında kim olduğunu unutuyorsun. derdimin zafer olmadığını bilmelisin. onu ortadan kimin kaldırdığıyla ilgilenmiyorum. benim derdim başka."
"senin derdini sikeyim o zaman."
"elbette o kız da zamanı geldiğinde yaptığının bedelini ödeyecek. demirhan kanı akıtmak karşılıksız kalmaz ama bununla sonra ilgileneceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yabancı ve Yalancı | AsLaz
Teen FictionAsi ve Alaz'ın yolu bu sefer bir sokakta değil, bir cinayetle kesişiyor. Unutmayın ki herkes ilk tanıştığınızda sadece bir yabancıdır ve bir miktar yalancı.