bölüme geçmeden önce okumanızı istediğim bir şeyler yazacağım: arkadaşlar, ben sadece cinsellik ön planda olan bir hikaye yazmıyorum. belirli bir olay örgüsü etrafında yazdığım hikayemde kurguladığım bu çift ateşle barut gibi oldukları için hikayeye bu şekilde bir dinamik yakıştıyorum. "konuşulmak için sevişme yazma" eleştirisine biraz üzüldüm açıkçası. çünkü sadece konuşulmak için smut yazsam emin olun ki sadece ben konuşulurdum, bu konuda seve seve ego kasabilirim 😌 ama dediğim gibi her fic'in çiftinin dinamiği farklı. benimkiler de bu şekilde. rahatsız olanlar olabileceği için uyarı da koyuyorum. neyse iyi okumalar diliyorum.. her şeyi barındıran bir bölüm daha.iyi okumalar😘
💨
arabanın bütün camları açıktı. süratle içeri dolan rüzgar yüzüme çarparken midemin bulandığını hissediyordum. elim kapının açma yerine uzandığında açmak istedim ama kapılar kilitliydi.
tolga bana döndü. "asi? ne yapıyorsun?" sesinde endişe vardı. kolunu uzatarak kapı kolunu tutan elimi avuçları arasına aldı. bu gereksiz temasından hoşlanmamaya başlamıştım. elimi hızla avuçlarının arasından kurtardım.
"midem bulanıyor..." daha fazla hava alabilmek için kafamı camdan çıkardım. "ayrıca bana dokunulmasından hoşlanmam."
"baba arabayı durdur," zafer dikiz aynasından bana baktığında hızını düşürmüştü. "kapıları aç, midesi kötü."
arabayı sağda durdurdu. kapıyı açıp kendimi dışarı attığımda arabanın köşesine çöktüm ve eğilerek midemdekileri çıkarmaya başladım. hiçbir şey yemediğim için bu daha kötü hissettiriyordu.
avuçlarımı asfalt yolun üzerine bastırdım. avuç içlerim terden sırılsıklam olduğunda düşündüğüm tek bir şey vardı. o da arkamda bıraktığım adam. bu işe kalkışırken çağla'nın notumu görmemesini, önlem almamalarını hesaba katmamıştım. korktuğum başıma gelirse...olacaklardan korkuyordum.
bir kez daha öğürdüğümde mideme giren kramp yüzünden elimi karnıma bastırmıştım ki önüme bir su şişesi uzatıldı. "hamile falan değilsin değil mi?" zafer gayet normal bir soruyu normal birisine sormuş gibi rahatken, ben utanmıştım. uzattığı suyu açtım ve bir yudum aldığımda kafamı salladım. "değilim." diyebildim sadece.
"iyi..." yerden kalkmam için kolumu tuttu. "isabet olur." açık olan kapıdan beni koltuğa yan biçimde oturttu ama kapıyı kapatmadı. ayaklarım arabanın dışındaydı. "bir soysalan piçini daha başıma ayak bağı etmemen işime gelir."
onu öldürmek istiyordum.
"konumuz bu değil ve seni ilgilendirmez." bacaklarımı karnıma çekerek koltukta iki büklüm oturdum. "beni evime bırakın. kendimi iyi hissetmiyorum."
"kendini iyi hissetmiyorsan sana yardımcı olabilirim." dediğinde bu durumdan rahatsız olmamı anlaması adına ters bir bakış attım. "hiçbir yardımını istemiyorum senin. bu gecelik beni rahat bırakın."
"baba üstüne gitme..." dedi tolga sakince. "zor bir şey yaşadı."
zafer tolga ve beni küçümseyici bir şekilde inceledi. "sen de o alaz gibi kendini bu kıza kaptırma," dedi çenesiyle beni işaret ederek. "adamı nasıl harcadığını gördün. sana hiç acımaz."
bu fikir midemin bir kez daha bulanmasına ve acıyla kasılmasına sebep oldu. tolga ile yan yana adımın geçmesi bile beni rahatsız ediyordu.
"sizin sıkıcı baba oğul sohbetinizi dinlemeyeceğim," gözlerimi kapattım ve derin nefesler almaya başladım. "beni hemen evime götürün."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yabancı ve Yalancı | AsLaz
Ficção AdolescenteAsi ve Alaz'ın yolu bu sefer bir sokakta değil, bir cinayetle kesişiyor. Unutmayın ki herkes ilk tanıştığınızda sadece bir yabancıdır ve bir miktar yalancı.