uyarı: arkadaşlar bölümde sadece asi ve alaz var ve tahmin edersiniz ki onlar her zaman ateşleri yüksek bir çift. bölümün sonlarına doğru da ortalık yangın yeri bilginiz olsun..🔥1 hafta sonra.
önüme bırakılan tuzsuz yemeği şikayet etmeden yiyebildiğim son gündü. biraz daha hastanede kalırsam kafayı yiyecektim.
aslında iyileşeli baya olsa da alaz hastaneden çıkmama bir türlü ikna olmuyordu. bu bir hafta boyunca neler olduğunu sorsam da beni hep geçiştirmişti. vitaminleri yuttuğum esnada kapı açıldı, kapıdan içeri önce koca bir buket beyaz gül girdi. kimin geldiğini anlamam zor olmamıştı.
güller yüzünü gizlediği için onu göremiyordum. kafasını güllerinden kenarından uzattığında gülümsedim. "ben geldim." gülleri kucağıma bıraktı, dudaklarıma küçük bir öpücük bıraktı.
"daha iyi misin?"
gözlerimi devirdim. "altmış yedinci kez söylediğim gibi iyiyim alaz, artık çıkmak istiyorum buradan."
"merak etme bugün çıkıyoruz ve seni harika bir yere kaçırıyorum." heyecanla ona baktım.
"gene nereye gidiyoruz? yaşadığımız hollywood aksiyonlarının ortasında bu doğru mu?" yanağımı okşadı. kucağımdaki gülleri kokladım.
"iki günlüğüne minik bir seyahate çıkıyoruz," gözleri hastane odasında gezindi. "hem buranın kasvetini üzerinden atmış olursun."
"peşimizdekiler?"
gerildiğini fark ettim ama bunu bana göstermemeye çalışıyordu. "sadece iki gün, her şeyden uzakta...kimse olmadan." gözlerini yumdu. "normal bir hayatımız varmış gibi. sıradan insanlarmışız gibi. kafamdaki tüm her şeyi kenara atacağım."
"uzak mı gideceğimiz yer?"
"çok değil, her şeyi ayarladım zaten. istediğin an çıkabiliriz."
çıkış işlemleri hızlıca yapıldı, alaz gerçekten de her şeyi düşündüğü için minik bir bavul bile hazırlatmıştı. direkt yola çıkacağımız için tuvalette üzerimi değiştirdim. beyaz uçuş uçuş yazlık bir elbiseyi üzerime geçirdiğimde boynumdaki A kolyesi parlıyordu.
tuvaletten çıktığımda alaz telefonla konuşuyordu. o da üzerini değiştirip beyaz keten bir gömlek ve açık renk bir pantolon giymişti.
hastaneden ayrıldığımızda saat öğleden sonraydı. yola çıktığımızda nereye gittiğimizi bana hala söylememişti.
alaz camı açtı, bir sigara yaktığında keyifliydi. onu uzun zamandır ilk defa böyle neşeli görüyordum. "telefonun nerede?" dediğinde kucağımda duran telefonu havaya kaldırdım. telefonumu aldı, kendi telefonuyla beraber camdan dışarı attı.
hayret içerisinde arkama dönüp yolda paramparça olan telefonlarımıza baktım. "alaz ne yaptın!"
"kafa dinlemeye gidiyorum," dedi direksiyonda parmaklarıyla ritim tutarak. "hiç birisinin sesini duymak istemiyorum."
"telefonu kapatman yeterli olurdu aptal, kırıp atmana ne gerek vardı?"
"o mal cesur ne yapar eder bir yolunu bulurdu. kapalı olmasına rağmen arar beni o. istemiyorum hiçbirini. şu dakikadan sonra alaz soysalan değilim..."
"kimiz peki? kılık mı değiştiriyoruz?" dedim merakla. söylediğime güldüğünde sigaranın külünü dökmüştü.
"bebeğim seninle istediğin role play'e gireceğime emin olabilirsin ama..." yan bir gülüş attı. "kendimi kaybedebilirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yabancı ve Yalancı | AsLaz
Teen FictionAsi ve Alaz'ın yolu bu sefer bir sokakta değil, bir cinayetle kesişiyor. Unutmayın ki herkes ilk tanıştığınızda sadece bir yabancıdır ve bir miktar yalancı.