alaz'ın babasıyla görüşmeye gitmesi beklemediğim bir şeydi ama onu bu kadar kızdıran şeyin babasıyla alakalı olması da aslında doğaldı. bana karşı tavrının öfkesinden ve ne yapacağını bilmediğinden dolayı olduğunu biliyordum.normalde olsa onu anlamaya çalışırdım ama artık böyle bir şansı yoktu. o şansı kendisi yok etmişti. bundan sonra ona karşı mesafeli olacaktım. sözde beni etkilemeye çalışıyordu ama ters davranmaktan da vazgeçmiyordu. bu boktan hayatım alaz soysalan'ı misafir etmemeliydi. en azından bir süre.
ona karşı bir çekim hissettiğimi inkar edemezdim. bunun sebebini tam bilmiyordum. yoğun bir duygu değildi ama yine de içimi kemiren ve kan akışımı hızlandıran bir etkisi vardı işte. bunu düşünmemeye çalıştım. onu umursamamaya karar verdiğim için gece babasıyla ilgili söylediği şeye kulak asmamış, gidip uyumayı tercih etmiştim. söylediği gibi bu onun meselesiydi.
gece uzun ve sıkıcı geçmişti çünkü kabuslarım beni uyutmuyordu. gözlerimi kapattığımda aklıma gelen yüzler biraz huzursuz ediyordu beni. misafir banyosuna girip güzel bir duş aldıktan sonra rüya'nın benim için bıraktığı kıyafetleri giydim. bu evde kalmak istemiyordum. rutubet ve küf kokan kendi evimi tercih ederdim ama bir süre çenemi kapalı tutacak ve katlanacaktım.
cesur ve alaz'ın evde olmadığını rüya'dan öğrenmiştim. nereye gittiklerini ise özellikle sormamıştım. yabancı bir araba evin önünde durduğunda gelene bakmak için cama iyice yaklaştım. şoför koşar adımlarla arka kapıyı açtığında arka kapıdan alaz'a delicesine benzeyen kumral bir kız indi. sanırım kız kardeşi çağlaydı bu. gözlerindeki pahalı marka gözlüğü indirdiğinde onunla göz göze geldim. mavi gözleri bana yorgun ve acınası bakıyordu. aklıma alaz'ın onun hakkında anlattıkları geldi.
çağla hızla açık olan kapıya doğru ilerledi. rüya çağla'ya kollarını dolayarak sıkıca sarıldı. duymamam için fısıldayarak bir şeyler konuştular. rüya her ne söylediyse çağla'nın gözleri tekrar bana döndüğünde yüzünde mimik oynamadı. topuklu ayakkabılarının zeminde bıraktığı seslerle bana yaklaştığında ona karşı olabildiğince normal durmaya çalıştım. çağla beni baştan aşağıya süzdü ve en sonunda elini uzattı. "alaz'ın yeni oyuncağı sensin demek."
kaşlarımı çatarak uzattığı eline baktığımda bileğindeki dikiş izleriyle göz göze geldim. bunları saklama gereği duymamıştı. uzattığı elini yavaşça sıktım. "kimsenin oyuncağı olmadığımı söylemek isterim." elini ilk çeken ben oldum.
"bu evde alaz'ın kurallarıyla yaşıyorsan oyuncaklar dünyasına hoş geldin asi. senin yerinde olsam o güzel yüzümü fazla asmazdım. hem erken yaşlanırsın hem de fazla göze batarsın."
alaz'ın kurallarına göre yaşamak zorunda olmadığımı herkese ispat etmem gerekiyordu. bana sırf yardım ediyor diye bana esir muamelesi yapmasına izin vermemeliydim.
çağla kolundaki pahalı çantayı da gelişigüzel koltuğa fırlattıktan sonra oturdu. bacak bacak üstüne atmıştı ki tekrar bana döndü. "cinayet faili birisine göre..."
"fazla normalim." dedim göz devirerek. bu çağla'yı güldürdü.
"yani seri katil değilsen biraz dağılmanı beklerdim."
rüya da çağlanın yanına oturduğunda üzerini değiştirmişti. daha klasik tarz bir takım giymişti. "bu konuyu birçok kez konuştuk. bence artık kapatalım ha?"
"haklısın rüya," dedi çağla evin içini incelerken. "abim ve cesur nerede kaldılar? fazla zamanım yok. tımarhaneme geri döneceğim."
ona garip bir bakış atmış olacağım ki çağla gülümsedi. "biraz izole bir evde yaşıyorum da. o sebepten." sadece başımı salladım, garip bir kızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yabancı ve Yalancı | AsLaz
Roman pour AdolescentsAsi ve Alaz'ın yolu bu sefer bir sokakta değil, bir cinayetle kesişiyor. Unutmayın ki herkes ilk tanıştığınızda sadece bir yabancıdır ve bir miktar yalancı.