"Dua etsinler öldürmedim" dedi hâla sinirini atlatamamış Ayla. Nerede miydik? Hemen söyleyeyim.
Nezaret
Evet, evet bildiğin nezarete girmiştik. Hemde insan yaralamadan. Utanmasalar yamyam diye içeri tıkacaklar ki zaten şuan içerideyiz. Alt tarafı birazcık adam patakladık. Abartıldığını düşünüyorum.
"Ayla tam olarak 5 adamın yüzünü dağıttın."dedi Eslem." Ha birde şu son adam vardı" diye de ekledi ve yüzünü ekşitti çünkü son adamı fena yapmıştı.
"İyi bir ders aldılar işte. Bir daha yapmazlar" dedi umursamaz bir şekilde Ayla. Bense son yarım saattir yaptığım gibi düz duvara bakıyordum. Neler mi oldu? Şöyle anlatayım.
Önce mavi bir araba göründü. Tabii ondan önce de bir siren sesi duyuldu. Sonrası ise çok âni gelişti. Jandarmalar bir anda kızları ve beni yaka paça arabaya bindirdiler. Ayla rütbesini gösterdi. Jandarma ise görevinin bu olduğunu söyledi ve çok kez "Komutanım kusura bakmayın. Biliyorsunuz emirlere karşı gelemiyoruz" diyerek diyerek özür diledi. Ayla ise son derece rahat bir şekilde " Sorun yok." dedi ve yol boyunca Jandarma ile sohbet etti.
Adamlara ne mi oldu? Jandarmalar ambulansı aradı ve ambulans gelip adamları hastaneye götürdü. Ben ne olur ne olmaz diye bir bakmıştım. Çok önemli birşeyleri yoktu. Sadece son adamın burnu kırılmıştı. Ayla saolsun.
Adamlar ayılana ve şikayetçi olup olmadıklarını bildirene kadar burada durmalıymışız. Sorun şu ki şuanda adamlardan hiçbirisi ayılmamıştı ve Jandarmalar azrail timine haber uçurmuştu. Yani açıkçası SIÇTIK!
"Aha valla gitti kızın kafa" diyen ve ağzımın içine giren Melisa ile kara bulutların beni etkisi altına almasından kurtuldum." Ben sıçtım. Gökalp beni bitirecek" dedim korku ile.
Ayla'ya döndüm." Ayla çok kızar mı?"dedim büyük bir umutla. Çünkü küçükken birşey yaptığımda beni fena şekilde haşlıyordu. Belki huyu değişmiştir.
Ayla acıyan bakışlarını bana çevirdi." O kadar mı yaa?"dedim ağlamaklı bir tonla. Ayla bile bu kadar üzgün bakıyorsa ben sıçtım demekti.
Ayla, maalesef der gibi dudak büzdü." Yani belki size kıyamaz diyeceğim ama komutanımda daha önce hiç görmedim" o bana kıymaz, beni kıyardı. Bildiğin beni et gibi kıyacaktı.
İçeriye giren komserle bütün kızlar hızla ayağa kalktı. Ben dışında. Şuan beni mapusa atsalar Gökalpten daha iyiydi. Deli anılmaktan korkmasam şuan bunu isterdim ama işte. Adım 'deli doktor' diye çıkmasın diye sustum.
"Evet hanımlar. Adamlar ayılmış. Şuan buraya getiriliyor. Şikayetçi misiniz diye sorduk. Başta hepsi 'evet' dedi ama duyduğuma göre Yüzbaşı ALPMAN ile kısa bir görüşme sonucu hepsi şikayetini geri çekti." Gökalp anlaşılan beni mapusa değil de kendi eline düşürecekti.
Komiser, "Dilhun Hanım hanginiz?"diye sorduğunde el kaldırdım." Adamlar özellikle sizden özür diliyor, Dilhun Hanım" dedi. Gökalp adamı baya haşlamış anlaşılan. "Komutanım özellikle ' Mapusa girmeye çalışırsa hemen durdurun. Ben onu kendi ellerimle çıkaracağım oradan' dedi."diye de ekledi. Net sıçtık.
"İçimi okumuş adam."dedim umutsuz bir şekilde. Bütün kızlar ve komise bana şuan 'geçmiş olsun' der gibi bakıyordu. Komiser sessiz bir şekilde "Allah kurtarsın bacım" dedi. Dudaklarımı büzüp Ayla'nın yanına gittim ve kolları altına sindim." Ayla, Gökalp seni dinler. Beni verme o gaddara. Almasına izin verme beni."dedim büyük bir umutla.
Ayla yavaşça başımı okşadı ve "Elimde olsa keşke ama sinirli bir Yüzbaşı ALPMAN'a dokunan bir daha rahat nefes alamaz, Dilhun. Daha çok gencim" dedi. Anlaşılan bundan sonra kendimi Allah'a havale edecektik. Yarabbim sen beni kurtar.