Neden insan hep güçlünün üzerine giderdi ?
Güçsüzü yenip, onun alanını fethetmek daha kolay değil miydi?
İnsan kendisine yediremiyor muydu yoksa güçsüzle savaşmayı ?
Şu hayatta her zaman zora oynamıştım. Daha doğrusu zor bana oynamıştı ve bende altından kalkmıştım.
Zaten en zor 6 yaşımdayken başlamamış mıydı ?
Karşımda oturan vatan için en fazlasını; canını ortaya koymuş vatan evladına baktım. Onun da annesi vardı, onun da babası vardı. Onun da her durumda yanında olması, onu koruması, onun dertlerini dinlemesi gereken bir kardeşi vardı. Fakat o kan bağına bakmayıp can bağıyla bağlandığı kardeşlerini seçti. Baba ocağını değil Vatan ocağı'nı seçmişti.
Zaten olay da bu değil miydi ?
Baba ocağı değil, Vatan ocağı. Kan kardeşi değil, can kardeşliği...
Gözlerinde korku, tedirginlik adına zerre birşey yoktu. Diğerlerininde olmadığına emindim. Onlar Türk askeriydi. Kimseye boyun eğmeyen, onun boynunu eğmek isteyenin boynunu koparanlardı.
" Bize ne yapacaklar ?" dedim duygu içermeyen sesimle.
"Damarımıza basacaklar." dedi lafını esirgemeden.
"Biz ne yapacağız ?" dedim Mete'ye bakarak.
" Şah damarlarını kesip geberteceğiz" dedi. Konuşurken bile gözlerindeki donukluk, kelimelerindeki nefret herşeyi anlatıyordu aslında.
"Babamı öğrenirseler bana ne yaparlar ?" diye sorduğumda ise gözlerini yere indirdi. Anlamıştım.
"Hiçbirşeye izin vermeyiz merak etme." dedi. Biliyordum, vermezlerdi. Lâkin şuan koz onların elindeydi. Beni başka biryere götürüp birşeyler yapabilirlerdi. O zaman ellerinden ne gelebilirdi ki ? Hiçbirşey gelemezdi.
Kapının arkasından gelen adım seslerini duyduğumuzda Mete'nin gözleri hızla beni buldu." Unutma, ne olursa olsun canından önemli değil. Biz hergün şehit olmaya gidiyoruz zaten. Önemli olan sensin !" Cevap vermedim. Veremezdim.
Kapı açıldı ve içeriye aynı adam girdi. Ayakkabılarının adım sesleri odada yankılanırken sanki onun ayakları yere değil, yüreğime basıyordu.
Yürüdü, yürüdü ve ikimizin ortasında durdu. Elindeki koli bantıyla ilk olarak Mete'nin ağzını bantladı. Sonrasında yanıma gelip " Dohtor" dedi ve yanıma eğildi. Donuk bakışlarımı kendisine çevirdiğimde yüzünü buruşturdu." Sen şu ALPMAN komitanla nasıl tanıştın hele bi anlatsana" dedi. Elleri saçlarıma doğru giderken " Genelevde mi tanıştınız? " dedi dudaklarındaki iğrenç gülümsemeyle.
Her insanın bir sabrı vardı ve benimki de bana karşı küçümseyici cümlelerde kopuyordu. Ve evet, sabrım kopmuştu.
Saçlarıma ilerleyen elini, kafamı geri çekerek dişlerimin arasına aldım ve son gücümle ısırdım. Dişlerim etine geçtiğinde köpekten çıkan acı haykırışı zevkten dört köşe olmama neden olmuştu.
Dişlerimin arasındaki elini bıraktığımda dişlerimdeki kanı, yerde yatıp elini tutan adamın yüzüne tükürdüm ve adeta bir aslan gibi kükredim." ANANI TOPLADIĞIN İÇİN İYİ BİLİYORSUN HERHALDE GENELEVLERİ OROSPU ÇOCUĞU ! EĞER BİR DAHA HERHANGİ BİR TÜRK ASKERİNİN ADINI AĞZINA ALIRSAN SENİ GENELEVE SATIP HEMCİNSLERİN TARAFINDAN SİKE SİKE GEBERTİRİM DUYDUN MU BENİ LAN KANSIZ ŞEREFSİZ !"
Çok küfür etmem lafımı geri alıyordum çünkü düşündümde zihin altım fazlasıyla bozukmuş...
Söylediklerim anlık ağzımdan çıkan şeylerdi. Yani tabii ki de onu geneleve verip hemcinsleri tarafından ilişkiye sokmayı düşünmüyordum. Yâni en azından şuanlık...
