GÜNEŞ'İN FARKLI DOĞUŞU

13 3 0
                                    

"Kızım yavaş" diye bağırdı karşı daireye koşan kızını uyaran Umay. Fakat küçük kız akşama ladar göremediği kişinin özlemiyle yanıp tutuşuyordu. Gökalp.

Gökalp ağır bir şekilde grip olmuştu. Akşama kadar odasında yatmıştı. Odaya ise sadece Leyla girip çıkıyordu.

Dilhun büyük bir heyecanla karşı dairenin kapısını çaldı. Bir süre geçtikten sonra Yusuf belirdi açılan kapının ardında. "Hoşgeldin, Kelebek"  diyerek kuackladı hızla küçük kızı. Sulu bir öpücük kondurdu yanağına." Göku neyde?" diye sordu Dilhun. Şuan tek düşündüğü Gökalp'ti.

"Göku hasta oldu, Kelebek. Bu günlük onu göremeyeceksin" dedi üzgün bir sesle Yusuf. Ne kadar belli etmemeye çalışsa da Dilhun ve Gökalp'te gelecek görüyordu Yusuf. Can dostu ve kendisi bile bu dünyadan ani bir şekilde göçse yinede görüyordu işte. Daha doğrusu hissediyordu Yusuf. Birgün gideceklerini de, bu iki çocuğun çocuklukla kalmayıp birbirlerini bulacaklarınıda...

Yusuf'un cevabı karşısında yüzü düştü Dilhun'un. Bunu gören Yusuf," Noldu? Çok mu özledin oğlumu?" diye sorarak kızın yanağından makas aldı.

Daha Dilhun cevap vermeden " Ne özleyecek lan kızım, oğlunu? Adetten diye soruyor işte!" diye bir ses duyuldu. Sonrasında da kapıdan çıkan bir adet Kemal." Sana mı dedim lan!"diye Yusuf'ta çıkıştı.

"Bak geri dönerim hee" dedi Kemal evlerinin kapısını göstererek. Fakat bunu yaparken çoktan Alpman ailesinin evine girmişti.

Umay'da eve girince salona geçtiler. İki aile sohbete dalarken Dilhun'un tek düşündüğü koridorun sonundaki odadaydı. Fakat şuan güven alanındaydı. Babasının kucağında... Bir şekilde inmeliydi buradan.

Etrafa kaçamak bir bakış atıp kaçma planı kurdu kafasında hızla. 6,5 yaşında olan bu kız, mükemmel bir şekilde kaçış planı yapabiliyordu.

Babasının Yusuf'la şiddetli bir konuşmaya geçtiğine kanâğat getirdiğinde yavaşça hareketlenmeye başladı Dilhun. Evet, babası şiddetli bir konuşmaya girmişti. Yavaşça koltuk kenarının arkasına atladı Dilhun. Annesi ve Umay teyzesi mutfaktaydı. Eğer onları da atlatırsa hedefine başarıyla ulaşacaktı.

Koltuğun yanından yavaş bir şekilde ayrıldıktan sonra kapıya ilerledi Dilhun. Bir bordo bereliden kaçmasına şaşırdı içten içe. Kollarını sallaya sallaya çıktı odadan. Mutfağın önünden geçnek kalmıştı sadece. Lâkin Umay'ın kedi kulakları ve Leyla'nın şahin gözleri birleşince Dilhun'un kaçması daha da zorlanıyordu.

Son kez kontrolünü yaptıktan sonra koşarak mutfağında kapısını geçti Dilhun. Artık hiçbir engeli yoktu. Koşarak koridorun spnuna gitti ve hızla kapıyı açtı.

Gördüğü görüntü karşısında şok oldu Dilhun. Gökalp hastalıktan renk değiştirirken kitap okuyordu." Göku?" dedi Dilhun.

"Kelebek, buraya gelmemeliydin! Çık hemen dışarıya" diye çemkirdi hiç beklemeden Gökalp.

"Ama Göku" dedi Dilhun yatağa yürürken.

"Aması falan yok. Çık çabuk yoksa sanada bulaşır hastalık."

"Ya ama Göku seni öjlediim" dedi harfleri uzatarak Dilhun ve yatağa çıktı güç belâ. 'Özledim' lafı Gökalp'in sinirlerini eritmeye yetmişti. Melül bakışları eşliğinde örtünün altına girdi Dilhun. Kafasını Gökalp'in göğsüne dayadı. Gökalp'ten hiçbir sevgi alamayınca, kolundan tuttu ve zorla kendi omuzuna attı. Dilhun görmese de güldü Gökalp.

"Ne okuyoşun?"

"Nutuk..." Gökalp daha 8 yaşında olmasına rağmen masal değil, Nutuk okuyordu. Doğduğu günden beri olan askerlik hayalinin hakkını sonuna kadar veriyordu.

CANHIRAŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin