!!Acemi bir dille yazılmıştır!!
Lavinia. Lavinia. Çok basit bir şeymiş gibi geliyor. Hayır, değil. Lavinia'nın anlamı; Ölüm çiçegi demek, ben Lavinia. Bana yaşattığınız şeyler için tekrardan dirilen bir çiçek. Hayır, sadece bir çicek değil.
Ölüm çi...
(Mental çöküşlerim nedeniyle, kısa bir süre ara verildi.)
Bu bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yazabilirsiniz>>>>>>>
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bölüm fotoğrafı; .
.
.
.
.
.
Gözlerim ağrıyordu. Açmakta zorlanırken bir yandan da başım zonkluyordu. Hem de çok..
Vücudumu saran acı, bedenimi uyuşturuyor acıtıyordu bir yandan da. En son ne olmuştu?
Ben acıya yabancı biriyim. Şimdi sanki hasımlığım vardı. Ne komik ama.
Yatakta iki yana uzanan uzuvlarıma aslında pek de yabancı değildim. Gözlerimi sonunda zor da olsa açabildiğimde beyaz bir tavanla karşılaştım.
Mantıklı bir soru, "Ben neredeyim?" Bunun bir cevabı var mı? Ben daha nerede olduğumu bilmiyordum.
Bakışlarımı beyazımsı tavandan çekip odayı incelemeye başladım. Önce nerede olduğumu hazmetmem gerekiyordu değil mi? İşte ben zekiyim. Ama kimse kabullenmiyor!!
Kendileri kaybederler. Hıh.
Beyaz ve griyle döşenmiş bir oda. Ve sanırım gündüzdü.
Siyah perdeler ne kadar, dışarıdan gelen yansıma ve ışığı kapatmaya çalışsada yine de birazcık içeriye vuruyordu. Odayı daha fazla incelemeden bir hışımla yataktan kalktım. Sorun şu ki ayağım..
Ulan it herif. Hepsi o Demir yüzündendi.
Ondan kaçacağım diye kendimi sakatladım. Artık horon mu teper ne yaparsa!! Güldüm.
Gülüşüm hemen soldu. Ayağım çok ağrıdığı için tekrar oturmak zorunda kalmıştım. Ayağım ağrıyordu. Bakışlarımı ayağıma diktiğimde, sargılıydı. Nerede olduğumu öğrenmeliydim.
Kurtova... Oda kim?
İlk defa böyle bir isim duyuyordum. Ve benden ne istiyordu? Biraz saçma. Demir'in düşmanı olabilirdi yüksek ihtimalle.
Abiciğim benden ne istiyorsunuz ki? Tekrar ayağa kalkmayı denedim. Ayağım feci şekilde ağrıyordu. Yavaşça ayağa kalkmayı denedim.
Küfürleri sıralarken duvara yaslanarak gri kapıya doğru yürümeye başladım. Daha doğrusu topalıyordum. Evet.
Sonunda, zor da olsa kapıya vardığımda yavaşça kolunu aşağı doğru çektim. Neyse ki kilitli değildi. Odadan çıktığımda bu katta sadece beş tane odanın olduğunu gördüm.
