Sena ile birlikte sahilde oturup çay içiyorduk. Bir elimizde çay diğerinde çekirdek. Güle güle şakalaşıyorduk. Akşam olmuştu ve ay ve yıldız pırıl pırıl parlıyordu. Rüzgar saçlarımı savuruyordu ve dalgaların sesi resmen içimi açıyordu. Sena'ya baktım ve gülümsedim. Oysa bana 'ne bakıyorsun' gibi bakıyordu.
"20 yaşında hayatımıza bak" dedim ve iç çekip gülümsedim. "Rüya gibi"
Uzun siyah saçlı arkadaşım kolunu omuzlarımın üstüne attı ve kafasını kafama dayadı. İkimizde boğaza doğru bakıyorduk.
"Senin gibi, rüya. O içindeki his var ya. Sen böyle bir insansın işte. Böyle bir his veriyorsun insanlara. İç açıcı, özgür, mutluluk dolu bir hayat gibi geliyor birlikte olduğumuzda."
Çenesinden sıkıca tutup öptüm yanağından. Kollarımın arasına alıp sarıldım Sena'ya.
"Eşek. Lezbiyen olalım biz. Hiç bir adam hayatımda bana böyle bir şey söylememiş."
Güldü ve Omuz silkti.
"Ya kızım biz bu adamları siktir edelim, unutalım, hayatımızı yaşayalım. Saten göt ve don gibiyiz."Kıkırdadım ve onu bırakıp kafamı omuzuna yasladım, o da kafasını benim kafama yasladı.
Nefes aldım ve ağzımı açıp konuşmak istedim ama birden mesaj geldi.Kalbim birden atmaya başlamış ve midem bulandı. Gözlerim sulandı.
Sarı böcek 🥸:
Peşimi bırak artık.
Sana ihtiyacım yok.
Sildim seni hayatımdan.
Bir daha yazma, çıkma karşıma.
22:36Telefonumu kapattım ve taşın üstüne koydum. Bir derin nefes aldım ve boğazımdaki ağrıyı yutmaya çalıştım. Kalbimin nasıl tane tane kırıldığını hissettim. Benim barışım değildi bu. Benim sarım bana kıyamazdı. Yapamazdı.
"RÜYA!"
Birden kendime geldim ve gözümden tek bir yaş damladığını hissettim. Boğazımı temizledim ve sena'nın gözüne bile bakmak istemiyordum. Baksaydım çok kötü olacaktım.
"Dalmışım"
Dedim ama sesim gelmiyordu. Bir daha boğazımı temizledim ve o an sena telefonumu aldı ve okudu mesajları. Sinirliydi. Beliydi. Telefonu kapattı ve oturduğumuz, taşa koydu telefonu."Hadi gidiyoruz" dedi ve kolumdan tutup kalkmaya çekti. "Al şunu"
Telefonumu sıkıştırdı elime ve arkasından çocuk gibi sürüklüyordu beni.-
Beni kayalıklara götürdü ve hiç kimsenin olmadığı bir yere getirdi. Önümüzde kapkara deniz, kayalara çarpıyordu.
"Ağla"
Diye seslendi.
"İçinde tutma. 2 haftadır doğru düzgün bir lokma yemedin, uyuyana kadar ağladın."Bunu dedikten sonra gözlerimden düşen yaşları tutamadım ve hıçkır hıçkır ağlamaya başladım. Yüzümü elerimin içine gömdüm.
Sena birden sıkıca omuzlarımdan tutup yüksek sesle konuşmaya başladı."Bir daha karşısına çıkmayacaksın, anladın mı beni? O seni unutamayacak! Ben sana söz veriyorum. Her gittiği yerde senin yüzünü görecek, rüya. Her marka seni isteyecek ve köpek gibi pişman olacak."
"Bunu bana nasıl yapar? O yapmaz! Barışım yapmaz! O kıyamaz bana!"
Diye diye ağlıyordum.
"Kıydı! O sana kıydı Rüya! Bunu sana yaptı"
—
Kaç saat geçti bilmiyordum ama kendimi kayaların üstüne oturarak buldum. Dizlerimi göğsüme çekmiştim ve denize bakıyordum. Boş hissediyordum kendimi. Sessizlik düşmüştü üzerimize. Telefonumu alıp mesajlara girdim. Bu son olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seviyor sevmiyor
Hayran Kurgu"Adam aşkından ölüyor. Bırak biraz daha sürünsün." "Ne aşkı be"