☆"Tebrik ederim Asel Hanım. Terfi aldığınızı söylemekten gurur duyarım."
"Asıl ben teşekkür ederim. Çabalarımı boşa görmediğiniz için."
Patron Mert Bey'e en içten gülümsemem ile gülümsedim. Hayatımın en güzel anlarından birini yaşıyordum. Bu meslek için çok çabalayıp buralara kadar geldim. Önceden sadece kendi açtığım internet sayfasından bulduğum haberler ile paylaşım yapıyordum. Bir süre sonra beni keşfettiler ve şirketlerine davet ettiler. Ufak bir mülakat ile işi çoktan kapmıştım.
Şimdi ise hayalini kurduğum şirketten terfi alıyordum. Mert bey, ufak bir gülümseme ve kafa sallaması ile belgelerini imzalamaya devam etti. Fısıltı gibi çıkan sesimle tekrar teşekkür edip odadan çıktım.
Kapının önünde ufak ufak sevinç dansı yapıp zıplarken çalışanların bakışlarına maruz kaldığımı fark edince hemen üstümü başımı düzelttim.
"Ne bakıyorsunuz? Çalışın, siz de terfi alın." Burnumu havaya dikerek hızlı adımlarla çıkışa doğru yürüdüm.
Paylaşımlarımı yaptığım internet sayfasında terfi aldığımı belirtmem ve beni bu yerlere getiren takipçilerime teşekkür etmem gerekiyordu. Onlar olmasa asla bu kadar ünlenemezdim. 18 yaşında başladığım bu magazin hesabında tek başıma kafayı yerdim.
Akşam İrem ve İlayda'nın barı olan Angel bar'a gidip ufak bir kutlama yapmayı aklıma kazıyıp eve doğru ilerledim. İnternette neler olup bittiğini paylaşmam lazım. Damarlarım dedikodu diye atıyordu resmen.
- ☆Sanki evde milyonlarım varmış gibi kilitlediğim kapının kilidini açtığım gibi kendimi salondaki koltuklardan birine fırlattım.
"Kızım, sen harikasın! Var ya inanılmaz bir şeysin he."
Kendi kendimi övüp omuzlarımı okşuyordum. Birazcık, ufacık egoist olmanın kimseye zararı yoktu değil mi? Sonuçta iki senedir çabalıyordum. Şirketteki diğer çalışanlar için bir saniye üzülüp tekrar moduma döndüm.
"Onlar da çalışsaymış kardeşim, hep söylenip duruyorlardı zaten. Niye üzülüyorsun ki Asel?"
Kendi kendime konuşmak gibi bir huyum vardı. İrem ve İlayda dışında pek bir çevrem yoktu. Sanırım magazinci olmanın tek kötü yanlarından birisi de bu olabilir. Ünlü arkadaşlarım vardı ama hiçbiri bana özel hayatıyla ilgili detaylı bilgi veremiyordu. Görevim gereği her olayı ve durumu paylaşmam gerekiyordu. Her ne kadar arkadaşlarım için yapmak istemesem de benim mesleğim buydu ve bu meslek için vazgeçemeyeceğim tek bir şey bile yok.
Havanın kararması ile elimdeki kahve bardağını masaya bırakıp televizyonu kapattım. Damarlarım yeterli dedikodu haberi aldığına göre bara gidebilirdim.
Odama geçip birkaç gün önce aldığım göğsü tüylü, siyah, kısa elbisemi giyinecektim. Sürekli gittiğim bir mekan olduğundan artık herkes beni tanıyordu, o yüzden çok önem gösterdiğim söylenemezdi. Ayakkabı olarak siyah stilettolarımı giydim. Saçlarımı düzleştirip çok hafif bir makyaj yaptım.
Henüz bir arabam yoktu, o kadar zengin olamadım ama eminim ki bu terfiden sonra olacaktım. Bar benim evime göre biraz uzaktaydı, o yüzden yavru kuşum, ablasının gülü Arda'yı beni alması için mesaj attım.
yavru kuşum
Ablasının bir tanesi, can parçam, ohh nasılda özlemişim oğluşumu
-Ablacım, zaten istesen geliyorum, niye sırnaşmaya çalışıyorsun ki?☺️
Olsun, iltifat etmek suç mu?
Otistik yavru kuşum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Impossible ☆ Barış Alper Yılmaz
FanfictionI'd burn this world for you. Just hear you calling out my name ★ 𓈒 ⊹ Karşımda ki koltuğa oturmuş düşünceli gözleri ile bana kenetlenmişti. "Ben seninle ne yapacağım be yavrum." Derin bir iç çekip yavaş adımlarla yanıma geldi. Rüzgar gibi e...