1.6 Sarı civciv

672 55 51
                                    


Barış'tan 
- Ayrılıktan önce - 

Otelde yalnız kalınca, kafamı dinlemek açısından giyinip deniz kenarındaki bir kafeye oturmuştum.

Tek takılmak bana göre değildi, fakat bu boşluğumu Asel ile mesajlaşarak dolduruyordum. Benimle 'paluk' diyerek dalga geçtiğini sanan Asel'e, ima yaparak gönderdiğim fotoğrafa kendi kendime gülerken çalan telefonum ile yüzümün solması bir olmuştu.

"Barış Bey, merhaba."

"Merhaba?"

"Ali Bey sizi acil olarak stada çağırıyor, bilginize."

"İyi de-"

Daha cevap bile veremeden yüzüme kapanan telefonla kala kalmıştım.

"İyi de, bugün tatil günü." yarım kalan cümlemi kendim tamamladıktan sonra, isteksiz bir şekilde oflayarak önüme gelen ilk taksiye atlayıp stadın yolunu tuttum.

-☆

"Bana bak gözlük, bu boktan kurgunu kendine sakla. Ben halimden memnunum, böyle bir şey asla olmayacak." Beni hiç umursamıyormuş gibi bir ifade takınarak boş boş yüzümü seyrediyordu, sosyal medya ekibimizde görevli olan kişi.

Adını bile bilmiyordum bu lavuğun, o kadar ilgimi çekmiyordu anlattıkları.

"Barış Bey, anlatamadım galiba." gözlüğünü iki parmağıyla düzeltip yapmacık bir gülümseme ile bir adım daha yaklaştı yanıma. "Bunu yapmak zorundasınız, herhangi bir seçeneğiniz yok."

Yemin ediyorum, bir kelime daha konuşursa gözlük mözlük demem, kafayı geçiririm.

"Barış!"

Aramızdaki sessiz ama bir o kadar şiddetli bakışmayı başka bir ekip görevlisinin sesi bozmuştu.

Barış Alper Yılmaz, boşuna Rizeli doğmadı kardeşim. Ben bu bakışmayı kesmem, son söz benimdir.

"Gel aslanım, konuşalım biraz." Her ne kadar beni omzumdan çekmeye çalışsa da o gözlüklü lavuk pes edene kadar ölsem çekmezdim gözlerimi.

"Tamam Barış, en inatçı Rizeli sensin, dön önüne artık."

"Abi bir dur. Bu dörtgöz inat etti, karşısındaki kim unutmuş herhalde." Gözlerimi bile kırpmadan bakardım ama yine de çekmezdim.

Son söz benimdir demiştim bir kere.

Dayanamayacak olmalı ki en son gözlerini devirip arkasını dönüp sallana sallana yürüyerek uzaklaştı.

"Nonoş* herif."

Yanımdaki yaşlı ama bir o kadar dinç olan Ali abinin kahkahası ile önüme dönüp ben de yarım ağız gülümsedim.

Gündelik sohbetlerimizi konuşarak geldiğimiz sahaya uzunca bir göz gezdirdim. "Barış, aslanım."

Bu ses hiç hayra alamet değildi.

"Biliyorsun, reytingler için bir sahte ilişki yaşaman istenmişti."

"Abi-" Seslice iç çekişi, cümlemin yarıda kalmasına sebep olmuştu. Ben bu sohbetin sonunu çok iyi biliyordum.

"Beni bölmeden dinle, sonra yorum yaparsın." Sessizce başımla onayladıktan sonra o da aynı şekilde kafasını sallayıp konuşmaya devam etti.

"Her şeyin bir sonu olduğu gibi bu oyunun da sonuna vardık. Seni anlayamam belki ama bunu kariyerin için yapmak zorundasın."

Impossible ☆  Barış Alper Yılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin