0.9 İhtiyacım var

706 74 51
                                    

Barış'la kafede oturduğumuz günden neredeyse bir hafta geçmişti. İnsanların karmaşa yaşaması için bir süre durulmamızı söylemişlerdi.

Bu bir hafta boyunca Barış'la ne görüştük ne de konuştuk. Ben Fransa'yı gezerken, onlar deli gibi antrenman yapıyorlardı. Birçok sosyal medya platformunda ikimizin fotoğrafları yayılmıştı. İnsanlar bizi sevgili sanmıştı bile, olması gerektiği gibi.

Gürültüye alıştığımdan falan olsa gerek, bir haftadır içim içimi yiyordu. Can sıkıntısından içimde bir huzursuzluk vardı. Umarım bu huzursuzluk akşamki maç ile ilgili değildir.

Bu akşam Galatasaray ve Beşiktaş derbisi vardı.

Çok iyi hazırlanmışlardı. Bizzat ben şahit olmuştum çalıştıklarına. Takım tuttuğum pek söylenemezdi ama tabii ki akşam Galatasaray taraftarıyla beraber izleyecektim maçı.

Seslice iç çektikten sonra, telefonuma gelen bildirim ile kaç saattir bakıştığım duvardan gözlerimi ayırdım.

barısalperyılmaz:
Akşam ki maç için forma getiriyorum sana. Müsait misin?

Barış ile aramız iyiydi ama sadece iyiydi. herhangi bir samimiyet ya da yabancılık yoktu. En azından benim düşüncem bu şekildeydi. Mesajın görüldü de kalmaması için hızlıca cevap verdim.

Olur tabii, odadayım.
Görüldü.

Sanki onaylamamı bekliyormuş gibi kapım anında çaldı. Panikle yataktan kalkıp, boy aynasında yayılmaktan birbirine karışmış saçlarımı düzelttim. Kapı tekrar çalınca koşarak kapıyı açtım.

Bir haftadır görmediğimden mi bilmiyorum ama vücudu daha bir gelişmiş gibi duruyordu. Sarı kıvırcık saçları da ıslaktı, sanırım duş alıp gelmişti.

"Takım tutmuyorsun, forman yoktur diye düşündüm." Takım tutmadığımı ona daha önce söylememiştim. Sanırım birileri beni iyi stalklıyor.

Barış çekingen bir tavırla formayı bana uzattı. "Yoktu evet, teşekkür ederim." Kendi formasını vermiş olacak ki sırtında 53 yazıyordu.

Aramızdaki sessizliğe anlam veremiyordum, normalde birbirimize sataşmak için elimizden gelen her şeyi yapardık.

"Ben gideyim en iyisi, akşam büyük gün." elini ensesine atmış, oradaki saçlarını karıştırırken yavaş yavaş geri adımlar atıyordu.

"Ah evet, tabii. Akşam görüşürüz o zaman?"

Sadece kafa sallayıp kendi odasına doğru ilerledi. Tam kapıyı kapatacakken Barış seslendi.

"Asel?" Geri dönüp kapının önünde durdu. "Numaranı alabilir miyim?" Kaşlarımı çattım, ne diye numaramı istiyordu ki?

Ellerini sağa sola sallayıp açıklama yapmaya başladı. "Yanlış anlama, sosyal medyadan yazmak zor oluyor." Anlamışçasına kafamı salladım.

Yalanın batsın Barış Alper Yılmaz.

Barış telefonunu uzatınca numarayı girdim. Hızlıca kafa sallayıp teşekkür ettikten sonra kendi odasına geçti.

-☆

Stad çoktan dolup taşmıştı bile. Benim için özel olarak vip bölümünü ayarlamasalardı, eminim ki asla bilet bulup gelemezdim.

Impossible ☆  Barış Alper Yılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin