Elimde ki elmayı sesli şekilde yiye yiye sarayın arka bahçesinde geziyordum ön bahçede dolaşmamız yasaktı ağzımda ki lokmayı yutup elmayı tekrar dişlerimin arasına alıp arkamı döndüm dönmez olaydım
Ejderha bakışlı adam bana bakıyordu yanında da sevgili kendini beğenmiş ablam süzüle süzüle yürüyordu
Tencere kapak misali birbirlerini bulmuşlardı şimdiden mutsuzluklar diliyordumEjderha bakışlı adam beni şöyle bir süzdü
Üzerimde uzun sıradan beyaz bir elbise vardı ağzını şekilden şekile soktu bi tükürmediği kalmıştı pisliğin dişlerimin arasında ki elmadan kocaman bir ısırık alıp adama baka baka çiğnedim umarım mide bulantısı çeker geberirdi pislik herkes güzel olmak zorunda mıydı
Beğenmiyorsan bakmazsın dimi amaİkisine arkamı dönüp köşke doğru yola çıktım
Bide ablamın kendini beğenmiş saçma sapan cümlelerine tahammül edemezdim
Arka bahçede bile rahat yoktu önde ki bahçe çok daha büyük ve süslüydü orda takılsalardı ya illa gelip beni rahatsız edeceklerdi inşallah taşa takılıp düşerlerdiBugün ki beddua kotamı doldurduğuma göre gidip biraz annemi bunaltayım beni özlemiştir
Sabah evden erken çıkmıştım popomun ağrısından hiç uyanmayacağım bir saatte uyanmıştımBak aklıma geldi yine sinirlendim be
Güzel popom hâlâ sızlıyordu hadi ben önüme bakmıyordum senin aklın neredeydi
Aslında bu sorunun cevabı basitti ablam için deli divaneye dönen salak prenslerden biriydi kesinGüzel beynimi onlar için yormayacaktım
1 ay sonra
"Efendim bay Dragon bir düzine adamıyla sarayın kapısında içeri girmeyi bekliyor ne yapalım"
Derin bir nefes alıp
"İçeri alın huzuruma getirin"
Eğer onu içeri almazsam krallığı yerle bir ederdi o yüzden onunla konuşmaya mecburdum
Taht odasının kapısı açılınca tekrar derin nefes alıp korkuyla Dragon'un bana doğru yürüyüşünü izledimDragon sinirli adımlarla bana yaklaştı
"Helena'yı hani bana vermiştin Kral artur ama başkasıyla evlenmiş"
Dragon sinirini yatıştırmaya çalışıyordu her an sarayı başımıza yıkabilirdi
"Çok üzgünüm Dragon ama sen savaştayken kızım bir prensle evlendi ne kadar dil döktüysem beni dinlemedi ve gitti"
Dragon hırıltılı nefesler alıyordu bugün kesin burda kan dökülecekti
"Sizin için 2 haftaya yakın adamlarımla savaştım sen savaşı kazanırsam bana Helena'yı vereceğine dair söz verdin ve şimdi evlendi mi diyorsun şimdi bu sarayı ve krallığı başına yıkmamam için bana bir sebep söyle"
Ne diyeceğimi gerçekten bilmiyordum çünkü Helena'nın sözünü gerçekten Dragon'a vermiştim ya kızı alacaktı yada canımı
Ben ne diyeceğimi düşünürken kapı dışında ki muhafız bağırdı
Ben "Gel" diye seslenince iki muhafız ve benim baş belası kızım Perla içeriye girdiMuhafızlar Perla'yı önüme Dragon'un yanına bırakıp çıktılar
Perla yere bakıyordu artık ne suç işlemişse bana bakmaya yüzü yoktu"Ne yaptın yine Perla önemli bir görüşmenin ortasındaydım"
Daha doğrusu kellemi kurtarmanın yollarını arıyordum
"Şey majesteleri ön bahçede biraz gezintiye çıkmıştım"
Dragon'a bakınca Perla'ya baktığını gördüm ve aklıma bir fikir geldi belki canımı böyle kurtarabilirdim
"Bay Dragon bu kızım Perla Helena yerine onu size hediye edebilirim"
Perla başını kaldırıp önce bana ardından Dragon'a baktı ve şaşkınlıkla gözleri büyüdü
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha Kral'ın Tutsağı
Fantasy"Kral Arthur" diye kükredim Kral bana bakıp ne diyeceğimi beklemeye başladı "Seni bu savaştan kurtarırsam güzeller güzeli kızın Helena'yı benimle evlendireceğine dair anlaşmıştık neden vazgeçtiğini söyleyip kızı başkasına verdin, şimdi bu krallığı...