bolum 10 ~ vedalasma

818 52 282
                                    

"İçmeyi yasaklasak mı sana?"

Kocaman açılan gözlerimle yanımda oturan Fiona'ya döndüm. "Saçmalama, ne alaka?" Kıkırdayarak uzattığı bacaklarını kendine çekti. "İçince fazla içiyorsun, özellikle de Kenan'ın olduğu ortamda. Sabah kalkınca da ne yaşandığını hatırlamıyorsun. Sonra gelip haftalarca başımın etini yiyorsun."

Haklıydı. Denize gitmemizin üzerinden neredeyse iki hafta geçmişti ve ben bu iki hafta boyunca 'Ya Kenan ile aramda bir şey geçtiyse ve ben bunu hatırlamıyorsam?' diye Fiona'nın başını ağrıtmıştım, o da her seferinde çok içtiğim için bana kızıyordu.

Ve bu iki hafta içerisinde Kenan ile hiçbir şey yaşamamıştık. Onu ne zaman görsem adını Bertuğ'dan öğrendiğim Büge denen kız ile beraberdi, göz göze gelsek dahi birkaç saniye boyunca bana bakıyor daha sonra da önüne dönüyordu.

Ayrıca birkaç gün önce de Büge ile ilk kez konuşmuştum. Melis'in otelde Semih'i bulamaması üzerine belki Kenan ile beraberdir diye düşünerekten Kenan'ı aramış fakat onu da bulamamıştık. En sonunda da Büge'ye sorma kararı almıştık. O günden sonra beni ne zaman görse gülümseyerek yanımdan geçip gidiyor veya el sallıyordu. Ve de Büge'nin aslında Can'dan hoşlandığını fakat Can'ın Büge'yi her seferinde reddettiğini öğrenmiştim.

Ha şunu unutmamak lazımdı: Büge'nin dediğine göre Kenan birisinden hoşlanıyor olabilirmiş, yani Büge'nin teorisi bu yönde. İçimden ne kadar inanmak gelmese de ihtimali bile beni darmaduman ediyordu. Her ne kadar Büge'den hoşlanmasam da bir şey demiyordum çünkü fazlasıyla önyargılı davrandığımın farkındaydım.

Bir de, iki hafta geçmiş olmasına rağmen abim hala gelmemişti. Her şeyi geçtim, benimle bile konuşmuyordu. Ve bu beni çok korkutuyordu.

Şimdi ise otelin girişinde merdivenlere oturmuş Fiona ile sohbet ederek Bertuğ'un gelmesini bekliyorduk. O gelince de gitarımın tellerini değiştirmeye gidecektik. Aslında haftalar önce değiştirecektim fakat stüdyoda kriz geçirmemden dolayı değiştirememiş, sonrasında da hep ertelemiştim.

"Öğlen otelde kız günü yapacağız, Melis ve Helin abla seni de çağırmamı istedi. Akşam Türkiye'ye döneceklermiş. Yani aslında Bertuğ ve Semih'te olacak, sorun etmezsen gelebilirsin." Dediklerime gülümseyip, "Tamamdır, gelirim." Diyerek beni onayladı.

Miyavlama sesi duymamla kafamı yana çevirdiğimde siyah, yeşil gözleri olan bir kedi yanıma gelmiş ve üst bacağıma sırnaşmaya başlamıştı. "Fiona... Şunun tatlılığına bak..." Fiona kıkırdarken kafasını eğerek bizi izlemeye başlamıştı. Kucağıma almaya korksam da bacağıma sürtünürken kafasını sevmeye devam ettim. Gülümseyerek Fiona'ya döndüğümde gözlerini arkamızdan çekip tekrar gülümseyerek bize bakmaya devam etmişti.

"Sen ne tatlı şeysin öyle..." Kıkırdayarak konuştuğum sırada kedi ayaklanmış ve bacağımdan kalçama kadar sürtünerek arkaya gitmişti. "Ya, nereye gidiyorsun?" Beni anlamadığını bilsem de böyle konuşmak hoşuma gidiyordu, arkamı döndüğümde otelin kapısının yanındaki duvara yaslanmış Kenan'ı gördüm. Ve o an göz göze geldik.

Göz temasını anında kesip hiç konuşmadan bizim oturduğumuz merdivenlerden hızlıca inip gitmeye başladı. Anında Fiona'ya döndüm. "Kenan'ın beni izlediğinin farkında mıydın sen?" Teslim olurmuş gibi iki elini de havaya kaldırdığında hayretle ona baktım. "Neden söylemedin? Şizofren gibi konuşup duruyorum iki saattir. Çocuk deli sanacak beni..."

"Asıl söyleseydim deli sanırdı. Duyduğun gibi heyecanlanacak ve elin ayağın birbirine dolaşacaktı. Ayrıca fena mı oldu?" O sırıtarak konuştuğunda bir şey diyememiş ve karşıya geçmekte olan Kenan'a bakarak salak gibi gülümsemeye başlamıştım. "Sen çok fenasın."

505 ~ Kenan YıldızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin