bolum 13 ~ yasananlarin ozeti

591 54 206
                                    

"Fiziğin çok güzel..."

Üzerinden günler geçmesine rağmen Kenan'ın kurduğu bu cümle neredeyse hiç aklımdan çıkmıyordu. Kendi kendime mırıldanıp gülüyor, beynimdeki ses ile o cümleyi bana her seferinde Kenan'ın sesi ile veriyordu ama o, o geceden sonra yazdığım 'Daha iyi misin?' mesajına bakmaya bile tenezzül etmemişti.

Ve ben cidden Kenan'ın bipolar olduğunu düşünmeye başlamıştım, ya bipolar ya da kişilik bozukluğu vardı. İkisinden biri olduğuna adım kadar emindim.

Çalışma masamdan kalkıp kıyafet dolabıma ilerledim, o sırada aklımdaki düşünce saf salak gibi gülümsememe neden oluyordu. Yere oturup dolabın kapağını açtım ve en altta duran kutuyu çıkardım. Kutunun kapağını kaldırdığımda Kenan'ın bana verdiği sweatshirtü görünce gülümsemem büyüdü.

Sweatshirtün kokusu burnuma dolarken gözlerimi kapattım, sanki Kenan'a sarılmışım gibi hissettiriyordu. Kokusunun hiç gitmemesi için kutunun kapağını kapatıp dolaba koydum ve yerden kalkarak dolabın kapağını kapattım.

Sanki iyileşmem için o yeterliymiş gibiydi, o yanımda olmasa bile en azından kokusu artık buradaydı ve ben iyileşiyormuş gibi hissediyordum.

Telefonumun bildirim sesi kulağıma dolduğunda çalışma masama ilerleyip telefonumu aldım, bildirim panelinden baktığımda Fiona'nın yazdığını gördüm. Açıp sohbete girdiğimde mesajını okudum. O gece Kenan'ın yanına gittiğimi biliyordu fakat daha fazlasını anlatmamıştım çünkü ikimizin de son sınavları vardı ve sınavlara odaklanmamız gerekiyordu.

Bugün kendisinin boş olduğunu, yaklaşık 15 dakikaya dersinin biteceğini ve fakültenin yanındaki kafede buluşup buluşamayacağımızı soruyordu. Kabul ettiğimi içeren bir mesaj yolladığımda beni kafede değil rektörlük binasının önünde beklemesi gerektiğini de yazmıştım.

Sınavlarım bitmişti ve ben yine batırmıştım. Önümde final sınavım vardı ama girmeyecektim. Rektörlüğe gidip dilekçemi vererek üniversiteyi bir süreliğine donduracak, o süreç içerisinde de hem kendimi hem de derslerimi toparlayıp kaydımı açtırarak o seneyi tekrar okuyacaktım. Bu senem çöp olacaktı fakat yapacak başka bir şeyim yoktu, elimden bir şey gelmiyordu.

Üstüme beyaz vücuduma yapışan bir body giydikten sonra altıma da siyah kumaş pantolon giydim. Koyu kırmızı kol çantamın içerisine gerekli birkaç şey koyduktan sonra fermuarını çekerek ağzını kapattım. Yatağın üzerine koyduğum telefonumu alıp odamdan çıktım ve dış kapıya ilerledim. Kapının yanındaki ayakkabılığın üzerinde, duvara sabitlenmiş askılığa astığım anahtarımı aldıktan sonra beyaz spor ayakkabılarımı giydim.

Evden çıkıp kapıyı kilitledikten sonra anahtarı çantama attım. Asansöre binip aynada saçlarımı düzeltirken zemin kata inmeyi bekliyordum. Saniyeler içerisinde asansör durup kapıları açıldığında inip hızlı adımlarla apartmandan çıktım. Hızlıca fakülteye gitmem gerekiyordu.

"Ee, verdin yani dilekçeyi?" Kapıyı arkamdan kapatırken Fiona'nın fısıldayarak sorduğu soruya gülümsedim. Rektörlük binasından çıkıp kafeye yürürken konuştum: "Evet, verdim. Kabul edilir umarım. Zaten büyük ihtimalle kabul edilir sonuçta psikiyatristimin yazdığı raporu da verdim, raporda ara vermemin ruhsal sağlığımı toparlamam için iyi olacağı yazıyordu."

Fiona sevinçle gülerek boynuma atladığında kocaman gülümseyerek kollarımı onun beline sardım. Bir süre sarıldıktan sonra ayrıldık fakat ikimizde hâlâ gülüyorduk. "Burada kalacaksın, değil mi?" Düşündüm, kalacak mıydım? Sanırım evet, kalacaktım. "Yani, evet."

505 ~ Kenan YıldızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin