⭐
Bertuğ ile geçirdiğimiz gecenin üzerinden iki hafta geçmişti. Birkaç gün sonra Bertuğ'u Fransa'ya, takımının yanına gönderdikten sonra derslerime odaklanmaya çalışıyordum fakat beynimi ele geçiren Kenan yüzünden bu pek mümkün olmuyordu.
Bu süre zarfında da Bertuğ'un zorlaması üzerine gidip psikiyatristim ile konuştum. Tahmin ettiğim gibi kullandığım ilaçların dozunu arttırmış, önceden bıraktığım ilaçlara ise tekrardan başlamıştım. Artık gün içerisinde yemek yiyormuş gibi her öğünde onlarca ilaç içiyordum.
Ve bu durum beni içten içe mahvediyordu. Çünkü ben eski Eşay Yılmaz olmak istemiyordum. Eski Eşay gibi sık sık kriz geçiren, sürekli ağlayan, kendine ve çevresindekilere zarar veren, haftada en az bir kez kötüleşip hastaneye kaldırılıp serum yiyen birisi olmak istemiyordum.
Tam artık çok güçlü bir kadınım dediğim yerde eskise dönmek istemiyordum, o güçlü kadın olarak kalmak istiyordum.
Derslere odaklanamıyor, vizelerden kötü sonuç alıyordum. Eğer kendimi düzeltmezsem final sınavında batıracak ve dönem tekrarı yapacaktım. "Ama dönem tekrarı alırsan bir senen resmen boşa gitmiş olacak..." Fiona'nın dedikleriyle ofladım.
Fazla düşünmeden ayrı, şehrin sesi ayrı ağrıtmıştı başımı. "Baktım finale kadar kendimi düzeltemedim, kaydımı dondururum. Siz yaz tatilindeyken bende çalışır final sınavına girerim. Onda da batırırsam bütünlemeye kalırım." Ve çok büyük ihtimal dediğim gibi yapacaktım.
"Daha 22 Ağustostayız 30 Eylüle kadar toparlarsın kendini. Merak etme."
Kafamı salladım. 39 gün içerisinde yaklaşık 10, belki de daha fazla dersi toparlayıp finallere yetişebileceğimi sanmıyordum.
Özellikle de Kenan, Berlin sokaklarında dolaşırken.
Burnundan ameliyat olduğu için hazırlık maçlarına ve kampa katılamadığından hemen iyileşmesi için evde dinlenmek yerine Regensburg ve Berlin arasında gidip geliyordu. Birkaç gün önce de Regensburg'tan Berlin'e döndüğünü Fiona'nın ekmek almaya giderken onu Can ile görmesi üzerine öğrenmiştim.
"Ben gidiyorum o zaman, var mı bir isteğin?" Kafamı olumsuz anlamda salladığımda çantasını koluna taktı ve ayağa kalktı, "Görüşürüz." Deyip yanağımı öptüğünde hafifçe gülümsedim. Yavaş yavaş giderken arkasından el salladığımda o da gülümsemiş ve karşılık vermişti.
Annesinin çok sık rahatsızlanmasından dolayı çok sık görüşemiyorduk ama en azından aynı fakültede olduğumuz için bazı ders saatlerimizde uyuşuyor, görüşme fırsatı buluyorduk.
Fiona gidince bir süre daha kafede oturdum. Ardından toparlanıp çıktım, ders çalışmam gerektiği için kütüphaneye gitmeye karar verdim, tabii güneş batmaya başlamıştı fakat bu engel değildi. Evde oturdukça içim daralıyordu. Üniversitenin yakınlarındaki bir kafede oturduğum için mesafe kısa sayılırdı. 15 dakikalık yürüme mesafesine, üniversitenin ücretsiz kütüphanesi bulunuyordu.
Kafeden çıktığım gibi yürümeye başladığımda çoktan yolu yarılamıştım. Birkaç dakikaya kütüphaneye vardığımda içeri girmiş ve kendimi rafların arasında kaybolmuş bir şekilde bulmuştum. Seçmeli ders olarak seçtiğim ve keşke seçmeseydim dediğim aile psikolojisi dersinin kitaplarından birkaç tane alıp oturacak yer aradım fakat ilk katta her yer doluydu.
Elimdeki kitapları sıkıca tutarak merdivenlere ilerledim. Bir üst kata çıktıktan sonra cam kenarında bulduğum boş masaya ilerledim. Sessiz alanda adım seslerim hafifçe yankılanırken kimse başını kaldırıp etrafa bakmıyordu, herkes deli gibi ders çalışıyordu ve hepsi de zeki insanlara benziyordu. Bir anlığına kendimi sorguladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
505 ~ Kenan Yıldız
Fanfiction"Aslında sana şu an söylemek istediğim çok şey var ama bunları bile zar zor söylüyorum... Ben ölmek istemiyorum..." Fanfiction Song: 505 - Arctic Monkeys Kenan Yıldız Fanfiction, 05.07.2024 #1 505 ~ 13.07.24