"Hyung hep güneş kremi sürmediğinden bunlar."
"Sunoo sus."
Yazlığa geldikten sonraki ilk günümüzde daha tam olarak yerleşemeden kendimizi denize atmıştık. Temmuza yeni girmiş olmamıza rağmen bunaltan sıcaklardan kaçmanın kolay bir yolu yüzmekti ama sabah girdikleri denizden akşama doğru çıkan arkadaşlarım bir tık abartmıştı olayı. Heeseung hyunga da güneş kremi sür diye yüz kere söylememe rağmen beni dinlememişti. O yüzden şu an yanıklarının acısıyla başa çıkması gerekiyordu. Herkese güneş kremi sürmüştüm ama bir tek o laf dinlememişti.
Herkese derken gerçekten herkese. Malum kişiye de.
Sırtına da.
Geçen yaz tutan babamın köy aşkı yüzünden hep birlikte denize gitme fırsatı bulamamıştık. Yoksa bunlar o kadar da heyecanlanacağım şeyler değillerdi. Ben Riki'nin sümüklü hallerini de bilen birisi olarak, onu o haliyle sevmiştim ve o zamanlar vücudu beni o kadar da etkilemiyordu haliyle. İkimiz de küçüktük ve Riki bir anda büyümüş gibiydi.
Ama bir insan iki yıl içinde nasıl bu kadar değişebilirdi?
Sunghoon hyunga özenip spor yapmakla alakalı saçmalayıp durduğunu düşünüyordum hep ama bugün Riki bunun aksini bana öyle bir kanıtlamıştı ki ağzım açık kalmıştı. Büyümenin verdiği etkiyle omuzları genişlemiş, sporun da katkısıyla beraber vücudu daha kalıplı hale gelmişti.
Sapık bir zihniyetim falan yoktu ama çocuk taş gibiydi yani.
Yüzü hakkında konuşmuyorum bile. Küçükken geleceği görmüş olmalıyım bence. O çocuğun bu hale geleceğini anlayıp aşık olmuşum, o tipe bakma ihtimalim yok çünkü başka türlü.
Şimdi de denizden çıktığımız gibi içecek bir şeyler almaya gidiyorduk. Jungwon'un dediğine göre akşamları bar, sabahları kafe olarak kullanılan bir yermiş gittiğimiz yer.
Yine grubun arkasından gökyüzünün manzarasını seyrederek giderken arkamda hissettiğim kişiyle beraber omuzlarımı kendime çekmiştim ister istemez. Bu sefer Daniel değildi, daha uzun birisiydi bu.
"Gözüm hala yanıyor, borçlusun bana."
Yüzüne güneş kremini dağıtırken tüm yüzümü gözlerinle tararsan, gözlerimin içine bakıp durursan ben de odaklanamayıp güneş kreminin fark etmeden gözüne girmesine izin verebilirim Riki.
"Denizde yutturduğun sular neyine yetmedi?"
Önüne bakarak gülmüştü yine. Kolunu da omzuma atacağına hiç şüphem yoktu. Bu hareketi her zaman yapmasına rağmen kalp ritmimi bozan gülüşünü izlemeyi bırakıp nefesimi tutmuştum ister istemez. Omzuma attığı koluyla beraber beni kendine çekmişti. Ezbere biliyordum artık yaptıklarını. O da benim yapacaklarımı ezbere bildiğini düşünüyordu büyük ihtimalle. Ama bu sefer kendimi ondan kurtarmak için uğraşmayacaktım.
Ondan uzaklaşmayışım garibine gitmiş olacaktı ki adımlarını yavaşlatmıştı. İşime de gelirdi. Daha rahat yürüyordum şimdi.
Önümüzde yürüyen arkadaşlarımızın peşinden biz de girmiştik şimdi mekana. İçeri girmemiz için kapıyı tutan Daniel'e gülümseyerek teşekkür etmeyi unutmamıştım. Riki hala kolunu çekmemişti ve ne kadar mutlu olduğumu anlatacak kelimeleri bulamıyordum. Rahatsız olsaydı veya benimle uğraşmak isteseydi anında çekerdi kolunu. Yapmamıştı ama.
Sonunda içeriye geçtiğimizde Jungwon'un Sunghoon hyungla konuşurken gözlerinin bize takıldığını görüp kıkırdamıştım. Riki de bana dönmüştü böylelikle.
"Noldu?"
Sol omuzumun üzerinden sarkan elini tek elimle tutup aşağı indirmiştim yavaşça. Daha sonra sağ omzumun üstünden tatlıca gülümseyerek ona bakmış ve kafamı iki yana sallamıştım hafifçe. Yumuşak bir ses tonuyla konuşmayı da ihmal edemezdim.
"Hiiç."
Onu arkamda bırakıp ağzı açık bir şekilde izleyen arkadaşımın yanına ilerlemiştim minik adımlarla. Jungwon malı Sunghoon hyungu abime paslamayı akıl edebilmişti iyi ki. Onlar da içecekleriyle kapıdan çıkıyorlardı galiba şimdi.
"Arkama dönemem Jungwon. Ne yapıyor?"
"Çivi gibi dikiliyor. Kanka bana öyle baksan ben de çivi gibi dikilirdim anasını satayım. Biz o ikisini bırakalım sen bana gel bence."
"Hoşt. Görev başarılı o zaman."
Jungwon'u elindeki alkolsüz kokteylle baş başa bırakıp bir şeyler almaya gitmiştim. Bir şeyler almayan bir ben kalmıştım çünkü. Riki vardı bir de.
"Ne isterdiniz?"
Beni baştan aşağı süzerken konuşan kasiyere en itici bakışlarımdan birini göndermiştim Böyle yerlere bilerek seçiyorlardı herhalde bu insanları.
"7 numaralı olandan."
Üstteki ekrandan işaret etmiştim içeceği. İsmi oldukça garipti ve okuyarak kendimi rezil etmek istemiyordum. Karşımdaki çocuk önündeki ekrandan siparişimi hallederken şortumun cebinden kartımı çıkartmıştım ben de.
"Bugünlük benden olsun."
Deyip göz kırptığında kaşlarımı çatmıştım. Gülümsemesi, göz kırpışı ve ses tonu dahil her şeyi sinir bozucuydu bu çocuğun. Benden kısa olduğunu bile söyleyebilirdim. Belki aynı boyda olabilirdik ama benden uzun kesinlikle değildi. Geriye atıp topladığı uzun saçlarını yolasım gelmişti.
"Yok, teşekkür ederim ama ödeyeceğim içeceğimi."
"İlla bir şeyler vermek istiyorsan bu para olmak zorunda değil."
"Ne diyorsun sen be?"
Ses tonumla beraber sinir seviyem de aynı oranda artıyordu. Ben her yeri birbirine katmadan önce sussun diye nazik konuşmaya çalışıyordum ve verdiği cevap bu muydu?
"Bir sorun mu var Sunoo?"
"İsmi de güzelmiş. Neyisiniz?"
"Bu ilgilendirir mi seni? İşini yapsana sen."
"Az önce sana olan davranışlarından belliydi ne olduğu. Yolluya yolunu gösteriyordum ben de."
İnanın o an ne Riki'nin belime koyduğu eli, ne de arkadan Jay hyungun "Jake!" diye bağırışı umrumda oldu. Kasanın yanında bulunan küçük bardak sulardan bir tanesini hızlıca açıp içindeki suyu o yavşağın yüzüne doğru çarptığımda hissettiğim rahatlama umrumdaydı sadece. Riki kollarını belime sarıp beni çekerken elimdeki boş plastiği de kendine gelmeye çalışan salağın kafasına atmıştım.
"Bırak, saçını yolacağım daha. Bırak Riki!"
"Jake hyungun nasıl içeriye girdiğini görmedin herhalde. O ağzına sıçar şimdi zaten."
"Ya ben yapacağım diyorum, bırak lan beni!"
Mekandan çıkıp kapının önünde durduğumuzda ellerini çekmişti sonunda üstümden. Salak salak gülmeye başlamıştı şimdi de.
"Ama harbiden, o hareket neydi bana karşı?"
"Seni de hemen şurada denizde boğayım mı? Onu istiyorsun herhalde? Çekil Riki."
Yine tutmuştu belimden.
Bugün ne oluyordu buna?
"Sen şimdilik burada bekle, Jungwon gelir zaten şimdi. Ben de içeriyi kontrol edeyim."
Sonra kapıdan Jungwon çıktı zaten. Ben az önce neler yaşandığını anlayana kadar Riki de uçtu gitti gözümün önünden. Jungwon yanıma gelip beni dürtene kadar arkasından bakakalmıştım. Riki'nin yaptığım şeyi sorgulaması, gülmesi, bilmem kaç kere belime sarılması, az önce yaptıklarım ve yaşadıklarımın bilinci şimdi yüklenmeye başlamıştı.
"Ne yaşandı lan az önce?"
"Jungwon ben çok aşığım. Dayanamıyorum galiba."
...
anliyoruz seni sunoo💝💝

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Navillera | Sunki
Fanfic"Jungwon, bu yaz kesinlikle fark edecek beni. İki gözüm önüme aksın ki hem ona olan davranışlarımı hem de onun bana olan davranışlarını değiştireceğim." "Aynı şeyi geçen sene de söylemiştin Sunoo." "Bu sefer yenisini ekliyorum o zaman. Bu yaz Nishim...