11

383 60 106
                                    

Hangi otobüse binmemiz gerektiğini Daniel'e sormamak gibi bir aptallık yaptığım için gelen otobüsteki şoför abiye hangi otobüsün alışveriş merkezine gideceğini sormuştuk. Şansımıza, sorduğumuz ilk otobüs de binmemiz gereken otobüs çıktığından ikimiz de otobüste ayakta tutunarak gidiyorduk şimdi.

Dün gece Jungwon'la Riki ve ben hakkında konuşurken "Belli et ama aşırıya kaçırma, şaka yaptığını düşünebilir. Normal halin gibi davran ama arada şu garip, cilveli modunu aç ki farkına varsın." demişti bana. Cilve kelimesini kullanması aşırı komiğime gitse de bazenleri davranışlarımı böyle adlandıranlar da oluyordu. Ama benim flört şeklim böyleydi işte.

Neyse, sonuç olarak bugün bu planın ilk gününü gerçekleştirmeye karar vermiştim. Hem Riki'nin tepkilerini de ölçebilirdim bu sayede.

"Ne düşünüyorsun?"

Ve ben açıkçası Riki'nin bu durumdan rahatsız olduğunu düşünmüyordum. Rahatsız olsa yaptıklarıma gülmezdi değil mi? Belki gerçekten şakalaşma olarak algılıyor olabilirdi ama onca zaman yapmadığım şakayı bir anda yapma ihtimalim olduğunu düşünmesi bir tık saçma olurdu. Öyle umuyordum yani.

"Sunoo?"

"Efendim?"

"Ne düşünüyorsun diyorum. Daldın gittin. Sunghoon hyung içine mi girdi doğruyu söyle."

Dediğine gülüp omzumdan düşen çantamı düzeltecektim ki otobüsün sağa dogru dönmesiyle beraber boştaki elimle de bir demirden tutunmak zorunda kalmıştım. Riki de fark etmiş olacaktı ki dirseğimin hizasına düşen çantayı iplerinden tutarak omzuma kadar yükseltmişti.

"Hiç, hayallere dalmışım yine."

"Hayrola, ne hayalleri?"

"Seni şu camdan atma hayalleri."

"Gücün yetecek mi ona ya? Hem ben sığmam oraya bu boyla. Seni atabilirim ama."

"Sanki ben oradan geçebilirmişim gibi..."

Sessizce söylemiştim aslında. Duyduğunu pek düşünmesem de dediğimi anlamıştı.

"Saçmalama istersen. Bal gibi de geçersin. Elim kadar bir şeysin."

"Sus. Geldik galiba, hani 20 dakikaydı ya?"

Otobüsün neredeyse hepsinin inmesi ve camdan görebildiğimiz kocaman yapı geldiğimizi gösteriyordu. Ama yol en fazla 10 dakika sürmüştü. Daniel neden 20 dakika demişti ki?

Fazla düşünmemeye karar vererek Riki'nin bileğinden tutup otobüsten inmiştim. Ben çekiştirmiyordum ayrıca, yanlış anlaşılmasın. Tamamen kendi özgür iradesiyle geliyordu. Arkamdan gelen gülme sesiyle anlamaz bir şekilde ona dönüp yüzüne bakmıştım. Yüz ifademe biraz daha gülüp konuşmuştu sonunda.

"Ben yedinci sınıftayken tutanak yediğim zamanı hatırlıyor musun?"

Hatırlamaz mıyım, Michael Jackson'la alakalı konuşurlarken bir çocuk Riki'nin biricik idolüne laf etmiş ve Riki de çocuğu bir güzel hırpalamıştı. Bu çok saçma kavga sebebinden sonra Jungwon'la gidip çocuğu şikayetçi olmaması için ikna etmiştik. O şekilde disipline gitmekten kurtulup tutanakla atlatmıştı olayı. O zamanlar bir de nedense salak yedinci sınıflar sekizinci sınıflardan çekiniyorlardı. Hayır, bir yaş var aramızda yani. Neyine korkuyorlardı acaba?

"Unutmak mümkün mü o günü? Ama ne alaka?"

"O gün de müdürün odasından çıktığımda beni böyle bir köşeye sürükleyip azarlamıştın. Annem gibiydin ortaokul boyunca, gerçekten."

Hislerime bir ad koyamadığım için sana nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum ve sen de sürekli bir şeyler yapıp duruyordun da ondan, aptal.

Kapıdan girmek üzereyken bırakmıştım bileğini.

Navillera | SunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin