9

203 43 54
                                    

"Taş, kağıt, makas!"

Büyülü üç sözcük ve asla kazanamadığım illet oyun.

Neden hep ben mesela?

Evde olsaydık kaybetmeyi asla kabullenmezdim şu anda. Market alışverişine gidecek şanslı kişi ben seçilmiştim çünkü. Ama şu anda hava güzeldi ve gideceğim market oldukça genişti. Yanımda düzgün birinin gelmesi gerekiyordu sadece. Tercihen Riki mesela.

"Salak Daniel, bilmiyor musun Jungwon'un hep zor durumda kağıt yaptığını?"

Daniel de okeydi.

Jay hyungun masanın üstünden alıp sanki kılıç takdim ediyormuş gibi eğilerek uzattığı alışveriş listesini tripli bir şekilde almıştım. Eve malzeme değil tüm marketi alacaktık sanki. Bir A4 kağıdının hepsini dolduracaklardı utanmasalar.

"Her şeyi anladım ama hanginiz jelibon seti yazdı? Ve öyle bir şey var mı?"

"Dün markette gördüm ben. Al gel işte, para bizden çıkmıyor sonuçta."

Riki istemişti tabii ki.

Riki'ye göz devirip kader ortağım Daniel'in koluna girmiş ve saçlarımı savurarak gitmeye hazırlanmıştım. Hazırlanmıştım diyorum çünkü Daniel hareket etmemişti. Kafam karışmış bir şekilde ona baktığımda gülmüş ve benimle ilerlemeye başlamıştı. Kapıdan çıkmadan önce kartını ceplediğim Jay hyunga dil çıkarıp çıkmıştım kapıdan.

"Daha daha naber?"

"Daha daha iyiyim, senden daha daha naber?"

Konu açmaya çalışmasına gülerek verdiğim cevaba o da gülmüştü. Daniel ile eskiden bir araya geldiğimizde asla susmazdık ve çok eğlenirdik ama galiba uzun süre sonra görüşünce bazı şeyler garipleşmişti. Dediğim gibi, büyük ihtimalle uzun süre sonra görüşmemizden kaynaklanan bu gariplik bazen rahatsız edici oluyordu. Bunu aşmamız gerekiyordu ama Daniel çok değişmiş gibiydi. Ne yapmam gerektiğini pek bilmiyordum.

Çok da uzakta olmayan marketin otomatik kapısından geçtiğimizde vuran klimayla beraber rahatlayarak derin bir nefes vermiştim.

"Önce şu atıştırmalıkları alalım."

Dedikten sonra bir market arabası almış ve abur cuburların olduğu reyona ilerlemeye başlamıştı. Elimdeki listeyle peşinden gitmiştim ben de.

"Sunoo-ya, mahalledeki şu Fındık hala duruyor mu?"

"Arabaların üstüne atlayan deli köpekten mi bahsediyoruz?"

"Hmhm. Ondan kaçarken Jake hyungun yüz üstü yere kapaklandığı deli köpek."

Raftan Sunghoon hyungun istediğine emin olduğum cipsi alıp arabaya atarken gülümsemiştim. O gün abimin ağlayışını hiçbirimiz unutamamışızdır bence. Daha komik olan da Jungwon, Daniel, abim ve ben birlikte kaçıyorduk ve abim düştüğünde üçümüz de korkudan dönüp bakamamıştık bile. Jungwonların evine vardığımızda nefes nefese kalmışken fark etmiştik abimin olmadığını. Fındık da abime bir şey yapmamış zaten. Jay hyung gitar kursundan dönerken görmüş abimi, Fındık'ı kovmayı başarınca eve gelmişlerdi birlikte. Abim o gün bir de dövmüştü beni. Niye arkama bakmıyormuşum falan. Sanki arkama baksam kaçmaya devam etmeyecekmişim gibi.

"Sooyoung teyze yaşlılıktan öldüğü söylemişti, ocak ya da şubatta. Zaten biz okula giderken hiç sesini çıkarmamaya başlamasından anlamıştık zamanının geldiğini. Fındık efsanesi de bitti yani."

"Anladım. Bir de en son geldiğimde Wooseok diye bir çocuktan bahsetmiştin, ona noldu?"

Evet, en son geldiğinde Jungwon malı hoşlandığım biri olduğunu sana söyleyince ben de sana öyle bir yalan uydurmak zorunda kalmıştım Daniel.

Navillera | SunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin