Plan ☆

219 19 5
                                    

Kaçacağım buradan!”
___________________________________________

Ben hayatı çok seven bir insandım,herkes beni gülüşüm ile tanırdı ancak yıllardır gülmeyi unutmuştum ben,insanlar beni unutmuştu. Tezat düşünceler arasında boğuluyordum,beni insanlar değil düşünceler öldürüyordu. Ölüm tüm kavgaları sona erdirendi ve bende zihnimde ki kavgaları sona erdirmek istiyordum. Ölümün ne olduğunu bilmiyordum ancak ihtiyacım olduğunu biliyordum,hissediyordum. Er ya da geç tanrının yanına kavuşacaktım biliyordum. Yalnızlık ne kadar ağırdır? Tahmin etmesi oldukça zor,yaşaması çok can yakardı. Ben yıllardır yalnızdım,ben yalnız yaşamayı öğrenmiştim bu koca dünyada. Tanrıya iyi bir kul,çevreme iyi bir arkadaş belki de aileme iyi bir evlat olamamıştım ancak ben iyi bir insan olmak için çok çabalamıştım. Her ne kadar iyi biri olamasam da bunun için çabalamıştım. Öyle değil mi? Şeytan fısıldıyordu kulağıma, içimde ki küçük çocuk bana hakaretler ediyordu ancak kulak asmadım. Bu zamana kadar çok bile yaşamıştım.

Bir adım daha atarak dudaklarımdan acı feryatların kopmasına müsade etmiştim. Dakikalardır kim bilir belki de saatlerdir aşağı kata,Jimin’in yanına gitmeye çalışıyordum ancak yaralı bir bacak ile yürümek oldukça zordu. Dayanamıyordum, hissettiğim bu acı çok ağır geliyordu ama yolun sonunda ışık olduğunu görebiliyordum. Pekala bunu yapabilirdim öyle değil mi? Bir kez olsun kalbime değil zihnimde ki seslere güvenmem gerekiyordu,benim bu evden kurtulmam gerekiyordu. Kanla kaplanmış bacağımı tutarak çığlıklar atmıştım çaresizce. Çok acıyordu,lanet olsun bacağım çok acıyordu. Ev ölüm sessizliğine kapılmıştı. Uzun zaman sonra ilk defa sessiz görüyordum bu evi. Hoş zaten ne zaman sessiz olmamıştı ki? Etrafı kalabalıklaştıran şey insanlar değil benim zihnimde ki düşüncelerimdi. Narsist bir insandım. Kendimi hiçe sayarak başkaları için çabalardım bu aciz dünyanda. Ancak hiçbir zaman verdiğim değerinin karşılığını görememiştim.

Belki körüm dedim belki de beni taktir eden insanların alkış seslerini duyamayacak kadar sağırımdır diye düşündüm ancak yanılmıştım. Ben hiçbir zaman takdire şayan bir olmamıştım. Sadece son bir adım kalmıştı, evime sadece bir adım uzaklıktaydım. Sol bacağım,Taehyung beni sol bacağımdan vurmuştu aynı sol göğsümden vurduğu gibi. Derin bir nefes alarak ciğerlerimin zehirle dolmasına izin vermiştim. Bunu yapabilirdim öyle değil mi? Bu zamana kadar hayatta kalmıştım ve tek yapmam gereken bu lanet olası evden defolup gitmekti. Yavaşça bir adım atmam ile yüksek sesle çığlık atmış,koridorda sesimin yankılanmasına sebep olmuştum. Tanrı aşkına neden bu kadar çok acıyordu? Kalbim neden bu kadar çok sızlıyordu? Sadece Jimin’e onunla kaçmak isteyeceğimi söyleyecektim,her şeye rağmen onunla kaçmak istediğimi söyleyecektim. İkimiz farklı bedenler de aynı kaderi yaşayan iki arkadaşdık değil mi? Beni en iyi anlayan kişi Jimin idi bir başkası değil.

Gözyaşlarımın usulca yanağımdan süzülüp yerle buluşmasına izin vermiştim. Siktir olup gidecektim bu evden. Karşımda duran ahşap kapıya hızla vurarak tok bir sesin oluşmasını sağlamış,sağ elim ile dizimi sıkıca tutmuştum. Kalbimde ki yara kadar kanamamıştı bedenimde ki yaralar. Saniyeler geçmeden ahşap kapı açılarak tereddüt ve korkuyla bana bakan Jimin süzmüştü bedenimi kaygıyla. Acınısı görünüyordum, bir zavallının tekiydim “Bana ne olursa olsun seninle kaçmaya hazırım demiştin” dedim titreyen sesimin arasından sessizce mırıldanarak “Kaçmaya hazırım” yorulmuştum yönetilmekten,bez bebek gibi savrulmaktan. Yetmemiş miydi yaşadıklarım? Yetmemiş miydi onca harp? Jimin dudaklarımdan çıkan cümleler karşısında şokla bana bakmış, şüphe edercesine İrislerimi süzmüştü. Muhtemelen delirdiğimi,akli dengemi kaybettiğimi düşündü. Yanılmamıştı “Gidelim bu evden” dedim kesik nefeslerimin arasından mırıldanarak. Bu evde çok bile durmuştum.

Taehyung artık bana aşık olmadığını, benden tiksindiğini söylemişti oysa bana aşık olduğunu bile bilmiyordum. Jimin kolumdan hızla çekiştirerek beni sıcak, zencefil kokusu ile sarmalanmış odanın içine sürüklemişti. Canım çok acıyordu,bacağım kopacakmış gibi hissediyordum. Ağlamak çare, haykırmak ise çözüm değildi biliyordum ancak içimde ki ateşi nasıl söndüreceğimi bilmiyordum. Yalnızlık bir eğilimdir ve çok ağırdır. Ben yalnız olmayı yıllar önce öğrenmiştim,artık çokta yabancı gelmiyordu. Jimin beni bordo battaniye ile kuşatılmış yatağa oturtturarak odanın köşesinde ki komidine doğru yönelmişti. Bacağım çok acıyordu ancak ihanet duygusu ile kanayan kalbim kadar değil. Jimin komidinin çekmecelerini karıştırarak kırmızı bir kutuyu tutmuştu siyah eldivenle gizlenmiş parmaklarıyla. Ona sevgilisinin öldüğünü nasıl söyleyecektim? Yoongi’nin artık hayatta olmadığını nasıl itiraf edecektim? Kendimde o gücü bulamadım.

savagery|taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin