26

5K 664 638
                                    

y/n: yorum ve beğeni bekliyorum iyi okumalae kitap 50k olmjş hepinizi koparırım



Nihayet cumartesiydi. Her gün komutanı ile mesajlaşıyordu zaten, ondan dolayı adamın evinin adresini almış ve buluşacakları saati çoktan kararlaştırmışlardı. Sabah karga bokunu yemeden erkenden kalktı, zaten uyku tutmak bilmemişti bütün gece. Üst ranzada yattığı için alt ranzasında yatan zavallı Yağız gecenin köründe 3 kez deprem oluyor diye çığlık çığlığa uyanmıştı, tabii ki daha demin heyecandan tepinen o değilmişçesine her seferinde Miraç uyuyormuş gibi yapıp azardan ve dayaktan yırtmıştı.

Güzelce temizlendi, traşını oldu, en güzel sivil kıyafetlerini giydi, zaten havada olan sarı saçlarını güzelce kirpi kirpi yaptı ve erkenden kendini sokaklara atıverdi. Aslında bu kadar erken çıkmasa daha iyi olacaktı, muhtemelen komutanı uyanmamıştı bile. Ancak dayanamamıştı çocuk, özlemden meydanda konfeti gibi kendisini patlatası gelmişti. Saat biraz yaklaşana kadar zaten tek günde gezdiği ve diğer zamanlarda da ezberlediği ufak şehrin merkez yerlerini iki kez gezmiş, otobüsle ilk duraktan son durağa tam 2 kez git gel yapmış, bir parkta çocuklarla kaydıraktan kayıp ben sallanacağım kavgası etmiş, komutanına en kaliteli tatlıcıdan fıstıklı baklava ve fıstıklı sarma almıştı. Ve eninde sonunda kendisini, daha kararlaştırdıkları gelme saatine 4 saat olmasına rağmen lojman dairesinin kapısında buluvermişti.

Kapıyı gri eşofman altı, beyaz tişörtüyle sivil komutanı açtı. Aman Allah'ım, Miraç bu görüntüye tam anlamıyla bayılmak üzereydi. Özlemden tüm hücreleri apoptoz geçiriyor, ruhu sızlıyordu. Kendisine daha fazla bu eziyeti yaşatmamak adına tabiri caizse elindeki tatlı paketini frizbi misali uzakta gözüken koltuğa fırlattı ve yaralı komutanına dikkatli bir şekilde sıkıca sarıldı.

Kokusu, sıcaklığı, hissiyatı... Sarışın bayılacak gibiydi. Bağıra bağıra ağlamak istiyordu. Özlemden dudakları titriyor, gözleri yaşlarla parlıyordu. Yeni uyandığı belli olan Balamir uykulu uykulu güldü ve Miraç karnına sağlam bir tekme yemiş gibi iki büklüm olmak istedi. Uykudan şişmiş badem çekik gözleriyle, dağılmış kısa saçlarıyla oldukça yakışıklı bir mahmurlukla karşısında dikilen adama çok ama çok aşıktı, tarif edemiyordu. Sefaletini umursamadan belini sıkıca sarmalayan adama boncuk gözleriyle kocaman kocaman baktı ve yakışıklılığı yüzünden utandığı için başını kıpkırmızı olarak adamın boynuna sakladı.

Balamir onun bu hâline o kadar gülmüştü ki, çocuğu güzelce sıkıştırmış, sarı kafasından da iki kez sıkı sıkı öpüp içeri çekmişti. Bu bir oda bir salon evde birini ağırlayacağını asla düşünmemişti şimdiye dek. Annesi babası da ziyarete gelmezdi, çoğu arkadaşı şehir dışındaydı. En fazla yan komşusu teyze kapısını çalmıştı birkaç kez ki onda da bekar bir genç olduğu için ayıp olacağını düşündüğünden içeri bile girmemişti Balamir çokça kez çaya davet etmesine rağmen.

Her zaman düzenli ve temiz bir adam olmuştu o yüzden çocuk gelmeden öyle bir hazırlık yapmamıştı. Sadece market alışverişi ile yiyeceklerini içeceklerini sipariş etmişti, muhtemelen birkaç saate gelirdi. Hâlâ ona koala gibi sarılan çocuğun saçlarını karıştırarak geri çekildi ve koltuğa sıpıtıp atılmış tatlı paketine ilerledi.

"Yavrum niye para harcıyorsun? Çok pahalıdır bir de orası."

"Tatlı yiyelim tatlı konuşalım dedim kötü mü etmişim?"

"İyi etmişsin. Biraz erken geldin kusura bakma uyuyordum..."

Miraç erken geldiği için kendini mahçup hissederken başını öne eğdi ve beyaz çoraplarını izledi. Sağ ayağının baş parmağını halıya sürtüp yeri yarmaya çalışmıştı. Yer yarıldaydı, içeri ekipmansız dalış yapıp sırra kadem basaydı.

KOMTANIM [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin