32

4.1K 672 290
                                    

y/n: valla okuyup geçiyonuz artık kızıyom he !!!

bu bölüme beğeni ve yorum gelmezse uçurumdan atlarım çünkü yazarken çok utandım. kontrol bile edemedim

Allah'ım!!!" Miraç resmen dişlerini sıka sıka yukarı doğru Rabb'ine haykırdığında komutan kocaman eliyle çocuğun ağzını aceleyle kapamıştı.

"Heralde yakalattıracaksın bizi, kafaya koydun."

O kadar lezzetliydi ki adam, ne yapsın öpmeye doyamıyordu. İçi içine sığmıyor, aşktan kaynar su gibi fokur fokur ediyordu. Arsızca ağzını kapayan avucu da şapur şupur yaladı ve yaramazca kehribarlara baktı. Balamir sarışının bu arsızlığına kocaman bir hasbinallah çekip çocuğun suratını avucu içinde azıcık sıkıştırmıştı.

"Oğlum sen delirtecek misin beni? Bir rahat dursana ulan."

Ipıslak olmuş elini nihayet sarışının yüzünden indirdi ve başını azıcık çocuğa yaklaştırarak onun hizasına geldi. Miraç'ın onu dinleyip biraz aklını başına almasını istemişti. Odasında olsalar da yine de tam güvende oldukları söylenemezdi.

Tabii sarışın öne atılıp bu sefer de adamın alt dudağını ısırdığında Balamir çok yanlış kişiye dert anlatmaya çalıştığının farkındaydı.

"Sevgili olduk ya ben bir yerimde duramaz oldum."

"Fark ettim. Oramı buramı ısırıyorsun, yalayıp öpüp duruyorsun. Yut sen de kurtul ben de kurtulayım."

"Yutarım." Ellerini pürüzsüz beyaz yanaklara yerleştirdi sarışın ve resmi bir günlük "sevgilisiyle" burunlarını tatlı tatlı sürttü. "Siz anlamıyorsunuz ben sizi çok seviyorum."

Gerçekten çok seviyordu. İçi içine sığmıyordu, tam şu an adamın burnunu falan ısırıp koparmak istiyordu, sadece kendisine saklayası geliyordu. Özellikle yakışıklı yakışıklı eğitim vermesini, diğer askerlerle konuşmasını, hatta çay bile karıştırmasını istemiyordu. Korkunç bir kıskançlık besliyordu Balamir'e karşı. Acaba eski karısının adı soy adı neydi?

"İnstagramınızı karıştırabilir miyim?"

"Bio'ya tarih yazıp kilit mi koyacaksın?"

"Baş harfimi ve mavi kalbi unutmayın."

"Mavi ne alaka?"

"Gözlerimin rengi ya." Çapkın olduğunu düşünerek salak salak sırıttığında ve göz kırptığında bu sefer sevgiden yerinde duramama sırası Balamir'e geçmişti. Uzandı ve kaypak sırıtıştan sıkıca öptü.

"Şirinim."

"Ciddi söylüyorum," Çilli çocuk, bu öpücüğün etkisiyle yanakları kıpkırmızı olduğu için utançtan atmosferi bozmaya çalıştı. Yoksa bu atmosfer ikisini de öldürtecek aktivitelere yol açabilecek düzeydeydi. "gerçekten telefonunuzu karıştırabilir miyim?"

Bu sefer sığmadıkları eski sandalyede değil de odadaki çift kişilik koltukta oturuyorlardı. Daha bu sabah odanın ferdi olmuştu bu koltuk, atılmaya kıyılamadığı için en boş yere sahip olan odaya, Balamir'in odasına yerleştirilmişti. Her şey resmen onların yararına doğru ilerliyordu, rahat rahat koklaşabilsinler diye birden bire ortaya çıkıvermişti.

Komutan gerçekten inanılmaz şeffaf birisi olduğundan başta Miraç'ın neden onun telefonuna bakma isteği duyduğunu anlayamadı. Yine de kucağına oturmuş çocuğu ayağa kaldırıp arka cebine sıkıştırdığı akıllı telefonunu binbir çileyle kurtarmıştı.

"Al bakalım."

Şifreyi sarışın zaten komutanının evine gittiğinde görüntülü konuşacağı zaman öğrenmişti. 1881. Heyecanlı heyecanlı şifreyi girdi ve sanki koltuk boşmuş da, oturduğu yer adamın kucağı değilmişçesine sırtı büyük göğse denk gelecek şekilde yeniden güzelce oturdu. Balamir'in nefesi teklemişti bu harekete. Sarışın hiç umrunda olmadan heyecanlı heyecanlı tüm uygulamaların altını üstünü getirirken koltuğu görevini üstlenen adam kalbiyle ne yapacağını düşünüyordu.

KOMTANIM [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin