18. Bölüm 🦋

1.6K 144 81
                                    

Yazardan
Patlamadan 30 dakika önce

Genç adam yüzündeki maskeyi düzeltip silahı ile kilitli olan kapıyı kırdı. Alevler hemen hemen her yeri sararken o umursamayıp içeriye girdi. Koşar adım merdivenlerden çıkınca gördüğü görüntü ile adımları durdu. Nilsu elinde telefon ile baygın bir şekilde yatıyordu.

Hemen yanına çöküp kucağına aldı. Alevlerin arasında olmasına rağmen teni buz gibiydi. Çok zor nefes alıyordu. Kalbi korkuyla atarken merdivenlerden indi.

Sağ kolu yanan dolaba değsede umursamadı. Tek düşündüğü kucağındaki kızı kurtarmaktı. Zor da olsa evden çıkmıştı. Bakışları kucağındaki kıza deyince moraran boynunu gördü. Öfkeyle soluyup arabasının yanına geldi. Arka koltuğa uzandırıp hemen şoför koltuğuna oturdu.Son hızda hastaneye sürmeye başladı. Bakışları sürekli Nilsu'ya değerken direksiyonu sıkıyordu. Moraran boynu, kızaran bilekleri ve baygın yatması içindeki öfkeyi daha da arttırıyordu.

Patlamadan 5 dakika sonra

Berk göz yaşlarını silip ayağa kalkmaya çalıştı. Yangını söndürmeye çalışıyorlardı. İtfaiyeciler hızlı hareket etse de alevler bütün evi sarmıştı. Kimsenin elinden bir şey gelmiyordu. Herkes berbat bir haldeydi ve yere çökmüş vaziyette Nilsu' nun kurtarılmasını bekliyordu.

Levent Bey'in telefonu çalınca bütün bakışlar ona döndü. Karşı tarafı dinledikten sonra hızla ayağa kalktı. "Ha-hangi hastane?" Hastane kelimesini duyunca diğerleri de ona yaklaşmıştı.

"Nilsu...Hastanede. Hastaneye gitmemiz lazım. " Ondan sonrası o kadar hızlı gelişti ki. Hemen arabalara binip hastaneye gelmiştiler. Çağla Hanımlarada hastanede olduğunu söyleyince hemen yola çıkmıştı. Demir koşarak danışmadan Nilsu'nun kaldığı odayı öğrendi.

Yoğun bakımda olduğunu öğrenen aile fertleri merdivenlerden hızlı adımlarla çıkıp yoğun bakım katına gelmişti. Berk ve Ateş sarsak adımlarla camın önüne geçtiler.

"Ni...Nilsu." Ateş'in sesi titremişti.

"Kızım." Diğerleri de canım önüne gelip ona bakmaya çalıştı. Demir ise doktorun yanına gitmişti. "Nilsu'm...Kardeşim." Egemen acıyla konuşmuştu.

Beyaz teni daha da soluklaşmıştı. Sol kolunda serum vardı ve açıkta kalan bölgeleri morarmıştı. Boynu mosmor olmuştu. Yüzünde acı çeker gibi bir ifade vardı ve bu Berk' in canını daha da yakmıştı.

"O şerefsiz nerede ? Torunuma yaptıklarının cezasını kat be kat ödeyecek."

Berk' in sol gözünden bir yaş düşünce Ateş destek amaçlı kolunu sıkmıştı. Onun da gözleri dolu doluydu.

"Yanına girebilir miyiz ? Lütfen...girelim. " dedi Ateş kısık bir sesle."Demir'i beklemeliyiz Ateş." Toprak bağırıp duvara yumruk atmıştı.

"Onu kendi ellerimle öldüreceğim. Ne yapmış lan ? Kardeşime ne yapmış? Ben onun saçını okşamaya korkuyordum ya ! Şu haline bak ! O daha çok küçük. Niye bunca şeyi o çekiyor. Biz niye onu koruyamıyoruz?"  Egemen'in gözlerinden yaşlar düşünce  Batuhan, Egemen' i göğsüne çekmişti. Berk daha fazla ayakta duramayıp yere çökmüştü. 

"Batuhan...Canı çok yanmış. Maske ile nefes alıyor. Bizim yüzümüzden oldu. Biz onu koruyamadık. Boynuna bak , koluna bak . Ne halde benim kardeşim? Bilekleri sargıda. Canı yanıyor..." Egemen sayıklarken Batuhan dolan gözlerini saklamak için kafasını eğdi.

"Baba !" Demir'in sesi ile Berk ayağa kalktı.  Ateş gözlerini Nilsu' dan alamıyordu. "Demir , torunumun durumu nasıl ?"

"Durumu şu anlık stabil. Göğsüne ve karnına ağır darbeler almış . Çok fazla duman soluduğu için birkaç saat daha oksijen vereceğiz. Uyanmasını beklemekten başka çaremiz yok." Duydukları nefesini keserken camın önüne tekrardan çekip kardeşini izlemeye başladı Berk.

Üçüzlerim ile Yeni Hayat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin