22. Bölüm 🦋

1.2K 106 96
                                    


Yaşadığım onca şeyin üstünü bir kalemle çizebilir miydim ? Her şeyi unutup baştan başlayabilir miyim? Abimin kolyesine bakarken tek düşündüğüm buydu. Ona kızamıyorum , suçlamıyorum ama canım acıyor. Unutamıyorum...Üzülüyorum.

Oysa ona sıkı sıkı sarılmak istiyorum. Eski günlerdeki gibi beni kollarına alıp sarılsın istiyorum. Ama bir şeyler  beni durduruyor...Yapamıyorum. Gidemiyorum. Beynimdeki bir ses bana yaklaşımı görev için diyor ama öyle olmadığını biliyorum. Bu sefer kendi kolyemi elime aldım. Uzun uzun kolyelere baktım. Anılarımız gözümün önüne geliyordu. Gülüyorduk, eğleniyorduk, konuşuyorduk...

"Nilsu ?" Çağla Hanım'ın sesi ile irkilip kapıya döndüm. "Kapıyı çaldım ama duymadın. İyi misin ?" içeriye girip yanıma gelmişti. "İyiyim...dalmışım." Kolyeleri yatağa bırakınca yanıma oturdu. " Bu durumda ne denir bende bilmiyorum. Yıllarca öldü sandığın abinin yaşamasına sevindim ama gözlerindeki hüzün canımı yakıyor kızım. " Ellerimi tutunca yutkundum. "Kötü anlarında yanında olamadım...Kim bilir neler yaşadın? Önceki aileni az çok tanıdım ve onca şeyi siz üçünüz atlatmaya çalıştınız. Keşke bu karışma olmasaydı... ya da daha erken fark etseydik. Her şey daha farklı olabilirdi." Gözleri dolunca burukça gülümsedim .

"Kaderimizde bu varmış. Geç olmadan kavuştuk en azından...Evet yaşıyor. Mutluyum ama bir yanım kırgın. Onun hiçbir suçu yok. Göreç sonuçta.Ben sadece..." Konuşamayınca sözlerimi Çağla Hanım tamamladı. "Sen sadece yaşadığın şeylere üzülüyorsun." Başım ile onayladım.

Yanağımı okşadı. "Senden önce Berk ve Ateş ile de konuştum. Geçecek. Bu günlerde geçecek. Hepsi acı veya tatlı bir anı olarak kalacak. Hepsini beraber atlatacağız." Gülümsedim. "Yemekte yemedin. Böyle yapınca üzülüyorum ama. Bari birkaç lokma yeseydin."

"Gerçekten yiyemiyorum. Yediğimi de kusuyorum. Demir stresten olduğunu söyledi. İlaç da verdi. Geçer herhalde." İstesem de yiyemiyorum. Direkt kusuyorum.Kapı çalınca ikimizde o yöne döndük. Levent Bey gülümseyerek içeriye girdi. "Aranızda bana da yer var mı ? Biraz konuşalım." Gülümseyip başımla onayladım. O da yanımıza gelmişti.

Berk

"2 hece sadece. De bakalım. A...bi." Egemen'i  elimle itince diğerleri güldü. "Rahat bıraksana çocuğu!" Toprak'ı takmıyordu bile. "Sus abi ! Ateşli portakalım abi dedi. Sıra Bay ciddi de. Sonra da afilli turuncum Nilsu'nun yanına gideceğim."

Demir'in kolunun altında olan Ateş "Kimse bir ben olamaz işte." diye bağırdı. Demir ve Toprak'a da abi demişti. Yüzlerindeki çocuksu heyecan bizi de gülümsemişti. Nilsu odasına çıkmak istemeyince bizde zorlamayıp salona gelmiştik. Tek kalıp düşünmesi lazım ama Çağla Hanım dayanamayıp yanına gitmişti. Zaten ben ve Ateş ile biraz konuşmuştu. Sesi gerçekten huzur veriyordu. Sabaha kadar konuşsa oturup dinlerim...

Egemen yine bana yanaşınca göz devirdim. "Bence beni sal ve Ateş'in yanına git. Hem favori abisi varmış. Sence kim ?" deyince anında Ateş'in in yanına oturmuştu. Diğerleri de Ateş'e dönünce sırıtıp arkama yaslandım. İçinden bana küfür ettiğine yemin edebilirim.

"Ateşli portakalım.  Favori abin benin değil mi ? " Demir onun kafasına vurup "Sus lan ! Doktor abisi dururken sen mi olacaksın?" dedi. Batuhan, Demir'e yastık atıp "Burada avukat duruken siz kimsiniz?" diye söylendi. Toprak hepsine siz iflah olmazsınız bakışları atarken Egemen , Ateş' i yanına çekti.

"Bir kere biz çok iyi anlaşıyoruz. Favori üçüzüm Nilsu olabilir ama ateşli portakalım da benim için ayrı. Bay ciddiyet ağır abimiz zaten." bana bakıp eliyle göğsüne vurdu. "Saygılar abi!" Benimle beraber diğerleri de gülmüştü. "Aaa Nilsu ayrı zaten. Ona laf yok." Demir'in dediği ile gülümsedim.

Üçüzlerim ile Yeni Hayat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin