1 Eylül 2024
Padoka yarışmak yerine sadece izlemek için girmek garipti, istediğim saatte uyanmak ise muazzamdı. Carlos erken saatte uyanmış ve gitmişti, bende rahat rahat duşumu alıp hazırlanmıştım. Makyajım bittikten sonra çantamı da alarak otel odamdan ve daha sonra otelden çıkıp beni piste götürecek araca bindim. Yolculuk düşündüğümden uzun sürdü, padok yürüyüşü de öyle...
Misafirliğe varınca dışarıdaki çalışanlara selam verip Carlos'un sürücü odasına girdim. Sırtı bana dönüktü, yeni duş almıştı ve tişörtünü giyiyordu.
"Vay be, manzaraya bak." dedim sırıtarak.
"Hoş geldin bir tanem." dedi o da bana sarılırken. Çantamı kenara bıraktıktan sonra kırmızı koltuğa oturup bacaklarımı da kahve masasına koydum.
"Sence şans var mı?" diye sordum. Kazanabilir miydi merak ediyordum.
"Üçüncü sıradan başlıyorum. Bence kesinlikle şans var. Sence yok mu?"
"Bence yarışı sen kazanacaksın." dedim bende gülümseyerek. O yarış için odadan çıkmadan önce onu ne kadar çok sevdiğimi söyledim. Kazanıp kazanamamasının çok da bir önemi yoktu, tek parça halinde eve geri dönmesi yeterdi. Bana dönmesi yeterdi. İki saat süren yarıştan sonra yüzündeki sırıtış ve elindeki birincilik kupası ile podyumun en tepesine çıktı, bana ve takıma el salladı, tifosiyi gururlandırdı. Hem İspanya marşını hem de İtalya marşını çaldırdı. Ben ise alkışlamaktan kızarmış ellerim ve ağlamaktan kızarmış yüzümle onun kollarına koştum. Ona sıkı sıkı sarılırken arkamızdan koşan koca bir takım vardı. Hepsi ona sarılıp tebrik ederken takım patronu fotoğraf çekelim diye bağırdı. Carlos ve ben elimizde onun kupasını taşırken sırıtarak bir fotoğraf çektirdik. Bunu kesinlikle evdeki kupa odasına koyacaktı...
"Bir fotoğraf daha çekelim." dedim. "Hadi herkes gelsin, takımdaki herkesle bir fotoğraf daha çekelim." dedim gülümseyerek. Bütün çalışanlar, mühendisler, Pr ile ilgilenen insanlar, aklınıza gelebilecek herkes geldi. Fotoğraf çekilmeden saniyeler önce cebimdeki siyah-beyaz fotoğrafı kameraya gösterip sırıttım. Carlos telefonunu geri aldığında fotoğraflarda nasıl çıktığımıza baktı.
"Bir dakika bu..." Ekrandaki kağıdı yakınlaştırırken gözlerini kıstı. "Bu ultrason..." Başını kaldırıp bana baktı, ağzı şoktan açılıp kapanıyordu.
"Evet." dedim bende sırıtarak.
"Ciddi misin? Şaka yapmıyorsun değil mi? Çünkü şakaysa-" Onu öpüp sözünü kestim.
"Şaka değil. Her şey çok gerçek. Bir bebeğimiz olacak." dedim gülümseyerek, beni kendine çekip sıkıca sarıldıktan sonra sevinçle yüzümü öpmeye başladı. Burnumu öptüğünde kıkırdayıp saçlarını karıştırdım.
"Yani aileye minik bir Sainz geliyor?" dedi sırıtarak.
"Evet, minik bir Sainz geliyor."
"Teşekkür ederim, çok teşekkür ederim. Ne olursa olsun yanındayım, ne yaşarsak yaşayalım, senin için bebeğimiz için." dedi gözleri yaşarırken. Gözyaşlarımı silerken ona daha sıkı sarıldım.
"Sus yoksa şu an şurada bağıra çağıra ağlamaya başlayacağım." dedim onu öpmek için uzanırken. Mutluydum, inanmak zordu ama mutluydum. Bir bebeğim olacaktı, hayatımın aşkını bulmuştum.
"Seni seviyorum."
"Bende seni seviyorum cariño." Aileye minik bir Sainz geliyordu. Mateo Sainz...Bu kitabın da sonuna geldikk, beni destekleyen okurlarıma ve arkadaşlarıma çook teşekkür ederim, evet wattpad'e erişim engeli geldi fakat inanıyorum ki evimizi geri alacağız... #Wattpadbizim #Wattpadigeriac #Wattpadeozgurluk 🪴🧡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Babydoll || Charles Leclerc
FanfictionBaşlama Tarihi: 11/06/2024 Bir insan hayallerinin peşinden ne kadar gidebilir? Ne kadar süre boyunca bu hayallerini kovalayabilir? Küçüklüğümden beri tek hayalim Formula 1 pilotu olmaktı. Abimin de tek hayali buydu. Ben bu hayalin peşinde koşarken...