barisalperyilmaz:
İsmail
Teşekkür ederim
Çok güzeldi
Iban'ına parayı gönderdim
Tatlı rüyalar dansçıismailyuksekkk:
Günaydınn
Rica ederim, bu benim işim
Hoşuna gitmesine çok sevindimbarisalperyilmaz:
Bugün sahne alacak mısın?ismailyuksekkk:
Evett
Ama saat 9'da sahne alacağım
Geleceksin değil mibarisalperyilmaz:
Hiç kaçırır mıyım/
Elbette
Düzenli bir müşteri olduğumu unuttun mu?ismailyuksekkk:
o yüzden geleceksin yan/
Bekliyor olacağım***
Arkasından ona sımsıkı sarılan Arda ile doğrulmaya çalışıyordu İsmail. Gece Arda'nın yoğun isteği üzerine korku filmi izlemişler ve yine Arda geceleri korkudan uyuyamadığı için birlikte uyumuşlardı.
"Arda, hadi kalk artık acıktım."
Arda mızmızlanarak sağa kaydı. Gözlerini ovuştururken İsmail'in dediklerini kavramaya çalışıyordu.
Zorla ayağa kaldırılan Arda, ayrılmak için yüzüne su çarpmaya lavaboya gitti. İsmail ise kollarını başının altında kavuşturmuş tavanı izliyordu.
Barış gerçekten onu izlemek için mi gelecekti? Hayır, zaten oranın düzenli müşterisiydi. Ama İsmail'e çok güzel bakmıştı. Daha önce sahne alan dansçılara da aynı şekilde mi davranıyordu? Bu İsmail'in bilmesi gereken bir şey değildi. O, sadece bir kez Barış için dans etmiş bir dansçıydı. Hiçbir ayrıcalığı yoktu.
Sıkıntı ile başını yastığa dayadı ve Arda'nın lavabodan çıkması ile birlikte mutfağa geçerek kahvaltı yapmaya koyuldular.
***
Sofrada oturan Barış, Altay ve Kerem kahvaltı etmeye çalışıyorlardı. Çalışıyorlardı çünkü yemek yerken bile Altay'ın eli kolu rahat durmuyordu.
"Altay evden atacağım şimdi seni düzgün yesene amınakoyayım."
Altay masumca Barış'a bakarak tabağına döndü.
Kerem konuyu dağıtmak istercesine konuştu:
"Barışım, İsmail'le buluşman nasıl geçti?'
İşte Barış'ın beklediği an da buydu.
"Çok güzeldi. Tarif edecek kelime bile bulamıyorum. Yarım saatliğine cenneti yaşadım resmen. Öyle bir dans ediyordu ki, Asena yanında halt etmiş yani."
Kerem kıkırdadı: "Babalık Barış etkilenmiş gibi."
Altay da tabağındaki zeytinle oynarken konuya dahil oldu.
"Beş posta attırdın yani gece."Barış ve Kerem'in şokla Altay'a dönmesi ile Altay kafasını kaldırdı.
"Yemin ediyorum bir gün elimde kalacaksın."
"Abartma, seninki kırk yılın başı işlevini hatırlamış işte gerilme bu kadar."
Barış'ın gözlerinin hiddetle açılmasıyla Altay'ın kafasına yanındaki sandalyeyi fırlatmaya çalışması bir olmuştu.
Kerem bir yandan Altay'ı kenarda tutmaya çalışırken diğer yandan da Barış'a sakin olması gerektiğini söylüyordu ama nafile.
Altay'ın kafasına denk gelen tabakla beraber Kerem, "öyle bir geçer zaman ki" deki küçük çocuk Osman'a dönmüştü. Kapıda onları izlerken buraları nasıl toplayacağını düşünüyordu.
***
Tüm gün birbirini yiyen Altay ve Barış, hiçbir şey olmamış gibi kol kola kulübe giriş yapmışlardı. Yerlerine otururlarken Altay, Kerem'e öpücük atmayı da ihmal etmiyordu.
Bugün daha da kalabalıktı, dansçı ile birlikte kulübün popüleritesi artmaya başlamıştı. Artık boş koltuklar neredeyse kalmıyordu, her yer önceden rezerve ediliyordu. Barış, İsmail ile gurur duyuyor ama bir yandan da delilercesine kıskanıyordu.
Daha önce görmediği onlarca insanı incelemeye başladı ikili.
"Ay varoşa bak. Leopar desenli elbise giymiş. Sanırsın yalan dünya zerrin."
"Oğlum önüne dön. Sana ne insanların ne giydiğ- gerçekten bi de altına siyah stiletto giymiş!"
Altay kınarcasına kafasını salladıktan sonra kadrajlarına giren İsmail ile Barış'ın ilgi odağı 180 derece değişmişti.
Üstünde beyaz transparan gömlekle birlikte melek gibi görünüyordu. Mütevazı bir şekilde yürürken bütün gözler onun üzerindeydi. Bizzat da Barış'ın gözleri. Kendine bakıldığını hissedercesine başını çeviren İsmail, Barış'ın kahveleriyle göz göze geldi. Ona burnunu kırıştıran bir gülümseme bahşedip elini selam verircesine kaldırmıştı. Barış da aynen ona elini kaldırdığında, başka bir tarafa döndü İsmail.
Ona doğru koşarak yaklaşan kişiye sarıldı. Bu da kimdi? Daha bakışmalarını bile tamamlayamamışlardı.
Kendinden daha küçük duran bedenin beline kollarını doladı İsmail. Diğer beden de boynuna sardı kollarını. Barış'ın kanı kaynamaya başlıyordu. Uzunca bir süre sarılan ikili karşısında Barış sadece bakmakla yetinebiliyordu. Sonunda ayrılan ikiliyle beraber, küçük oğlan İsmail'in gözlerinin içine bakmaya başlamıştı. Kumral, İsmail'den biraz daha minyon olan bu adam kesinlikle Barış'ın tam tersi bir karakter olmalıydı.
İsmail, yanındakini sahnenin en rahat görüleceği yerlerden birine oturtup gülümseyerek bir şeyler söylemişti. Neden Barış şu an İsmail'e odaklanamıyordu. Onu en sevdiği şeyden mahrum edecek çocuk da kimdi? Barış'ı ilgilendiren herhangi bir konu yoktu. İsmail, onun özel çalışanı falan da değildi. Fakat İsmail'in bu güzel hallerini hayranlıkla seyreden tek kişi olmadığı gerçeği şimdi yüzüne çarpıyordu.
"Altay, şu çocuk kim?"
"Hangisi? İsmail'le sarılan çocuk mu?"
"Aynen."
Altay omuzlarını silkti. "Kim olduğunu bilmiyorum ama yakına benziyorlar."
"Yakına benziyorlar"
Barış'ın tüm sinirleri altüst olmuştu. Baş parmağını masaya hızla vurarken iç sesiyle İsmail'e özür diliyordu.
Bugün İsmail'den çok, onu heyecanla bekleyen çocuğa odaklanmak zorundaydı.
***
Aksam tekrar bolum atacagim canlarim, diger bolumle birlestirirsem cok uzun oluyordu sıkılın istemedim.
Kendinize dikkat edinnn, guzel okumalar
![](https://img.wattpad.com/cover/373938209-288-k89079.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dancer.
FanfictionDüzenli müşterisi olduğu gece kulübüne gelen yeni dansçı Barış Alper'in dikkatini çekmişti. [BAİSM]