[19]

570 81 30
                                    

Yanında duran bedenin ellerinin titrediğini fark edince buradan bir an önce çıkmak istediğini anlamıştı. Yanındaki ile ellerini buluşturduğunda hafif nemli olduğunu fark etti. Muhtemelen stresten terlemiş ve sürekli pantalonuna kurulamaktan avuç içini kızartmıştı.

Karşılarında oturan doktor elinde duran tahlilleri incelerken bir yandan da saatin tik-takları odayı doldurmaktaydı. Uzun L koltukta oturan iki beden el ele tutuşmuş, doktorun Barış için söyleyeceklerini bekliyorlardı.

"İlaçlarını ne zaman kestin?"

"İki hafta önce."

İsmail her duyduğu ile kalbindeki ağırlığı taşımaya çalışıyordu. İlaçları bırakmak şöyle dursun, Barış'ın antidepresan kullandığını bile bilmiyordu. Sadece geceleri Barış'ın birkaç gündür çok sık uyanmaya başlaması ile uyku ilaçları için geldiklerini düşünmüştü.
Fakat işin bundan ibaret olmadığının farkındaydı. Uzun süredir uzak kalması bir yana, kendini öldürmek için delicesine içen bir adamdı Barış Alper.

Elindeki dosyaları kenara bırakan yaşlı kadın, gözlüklerini düzeltti ve ellerini birbirine kenetleyerek işin ciddiyetinin farkına varmalarını sağladı.

"Tedavin bitmek üzereyken neden böyle bir şey yaptın?'

"Artık ihtiyacım yok."

Derin bir nefes aldı yaşça büyük güzel kadın.

"Barış, zaten dozlarını düşürmüyor muyduk? Birden kesmenin ne kadar kötü olduğu hakkında konuşmuştuk değil mi?"

Kadının suçlayıcı olmayan ama hayal kırıklığına uğramış sesini duyunca İsmail tuttuğu eldeki sıcaklığın arttığını hissetmişti. Sanki söylemek istediği daha çok şey varken, Barış'ın bunları anlamasını bekliyordu.

"Bunun bir sonu yok. Sonsuza kadar bir ilaca bağlı kalmak istemiyorum."

"Barış..."

Yerinden kalkan kadın oturan iki adama doğru yürüdü. Önlerine vardığında yavaşça dizleri üstüne çöktü. Birbirine kilitlenmiş ellerin üstüne kendi elini uzattı. Yavaşça kenetli ellerin üstünü okşayarak sevecen bir gülümseme bahşetti. Kadının elleri, kenetlilerin aksine soğuk ve buruşmuştu.

"Bu ilacı sonsuza kadar kullanmayacaksın, kimse kullanamaz. Fakat en başından beri yaptığımız çabalar ne olacak? Rehabilitasyon için arkadaşlarından uzak kalmadın mı? Sırf komanın kenarından döndüğün için o nefret ettiğin alkolsüz kokteyllerden içmedin mi? Babana söz verdiğimiz için her hafta burada birlikte çalışmadık mı? Şimdi bu kadar emekten sonra her şeyi heba etmeyi kendine hak mı görüyorsun?"

Barış'ın yüzü öne eğikti. Diyecek hiçbir şeyi yoktu. Artık kendini zayıf hissetmek istemiyordu. Bunun zayıflık olmadığının farkına varmak istiyordu.

"Bana bakar mısın?"

Duyulan otoriter sesle birlikte başını kaldırdı koltukta yer alan iki beden de.

"Şimdiye kadar çok güçlü ilerledin. İlaçlarını bırakma kararı alan ilk kişi sen değilsin, son da olmayacaksın. İnsanların çoğu böyle bir dönemden geçerler. Fakat bilmeni istiyorum ki sadece en güçlüler -bunu bir acıma olarak görseler bile- ayakta durabilirler. Kendinle gurur duymalısın. Hayatının acımasızlığı karşısında dimdik durmalısın. Zaten sen bunu daha önce de yaptın, değil mi? Her zaman ayağa kalkmadın mı? Burada saatlerce ağlamış olsak bile en sonunda buradan çıkarken hep kendini kurtarabilmeyi öğrenmedin mi? Şimdi sadece birkaç seans sonra tamamen her şeyi arkanda bırakabilecekken neden başa dönesin? Neden çok zor olan bir oyunda aştığımız bölümleri tekrar oynayıp vakit kaybedelim ki? Şimdi söyle bana Barış. Hâlâ devam edebilecek misin? O içindeki azabın seni yenmesine izin mi vereceksin? Yenilgini kabul mu edeceksin?"

Dancer.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin