Yeşil ışık yandığı gibi ona beklenti ile bakan adama döndü İsmail. Bir karar vermeliydi. Kalbi ona gitmesi gerektiğini söylüyordu. Ona bir zarar verecek olsa şimdiye kadar vermez miydi?
Aklı ve kalbi arasında gidip gelen adam Barış'a döndü.
"Evine sür."
Barış minnetle gülümsedi ve kendi evine sürmeye başladı. İsmail büyük bir kumar oynamıştı. Ya bu oyunun sonunda milyoner olacaktı ya da tamamen batacaktı.
Birkaç dakikanın ardından arabasını garaja sokan Barış, arabadan inmesini işaret etmişti. Evi büyüktü. Dışarıda bir bahçe ve havuz yer alıyordu. Garajdan çıkıp eve doğru yol aldıklarında İsmail'in ayaklarına dolanan minik köpek onları havlayarak selamladı.
"Bu ne? Çok şirin."
İsmail küçük köpeği kucağına aldı ve başının üstünü öptü. Barış'ın köpeği, tamamen kendine zıt olarak küçücük ve çok sevimliydi. Gıdısının okşanması ile memnun olan köpek, minik diliyle İsmail'in yüzünü yalamaya çalışıyordu.
Yavaşça köpeği yere bırakan İsmail, kafasını kaldırdığında onlara gülümseyerek bakan Barış'ı görmüştü. İsmail gözlerini çekse de Barış ona hâlâ hayranlıkla bakıyordu. İç çekti.
Evin kapısı açıldığında önce İsmail'i buyur etti. Girişte onları karşılayan büyük hol ve ardından salonu gördüler. Barış ışıkları açtı ve İsmail'e koltuğu gösterdi oturması için. İsmail'in oturmasının ardından Barış onu birkaç dakikalığına yalnız bırakmıştı.
Evin dizaynı sadeydi, beyaz duvarların üstünde pek bir şey yoktu. Koltuklar siyah tonlarındaydı. Boydan boya camlarla kaplıydı birkaç duvar
Köşede duran televizyon ünitesi son model gibi duruyordu. Ünitenin üstünde ise büyük boyda, kahverengi bir çerçeve vardı.İsmail ayağa kalkıp çerçeveye bakmaya koyuldu. Kumral, gözlükleri olan genç bir kadının kucağında kıvırcık bir oğlan vardı. İkisi de öyle gülümsemişlerdi ki, İsmail de tebessüm etti.
"Annem. Ben küçükken vefat etti."
İsmail gelen sese döndüğünde elinde birkaç viski bardağı ve meyve olan bir tepsi tutuyordu Barış Alper.
"Gerçekten mi? Ben... Özür dilerim iznin olmadan bakmamalıydım."
"Sorun yok. Ortada duran bir çerçeve zaten."
Barış koltuğa oturunca İsmail yanına oturdu.
"Eğer özel değilse, neden öldü?"
Viskisinden büyük bir yudum alan Barış konuştu:
"Alkol komasından."
İsmail dehşetle Barış'a baktı. Annesini alkol yüzünden kaybeden bu oğlan nasıl olur da neredeyse her gün içmeye gelebilirdi?
İsmail'in bakışlarını üzerinde hisseden Barış eklemeye devam etti.
"Balerindi. Her zaman babamla onu izlemeye giderdik biliyor musun? Hayran olduğum ilk kadındı o. Öylesine zarifti ki.
Küçükken hep benim de sanatla ilgilenmemi isterdi. Ben ise her zaman babamla futbol maçı izlemeye giderdim. Küçükken de cüsseliydim, naif bir vücudum olmadı hiç."Derin bir nefes aldı.
"Bir gün baleyi bırakmak zorunda kaldı. Vücudu artık eskisi kadar sağlıklı değildi. En ufak bir hareket onu çok yoruyordu. Doktor onu hep kendini zorlamaması konusunda uyardı. Sonrasında bunu kabul edemedi, defalarca denemesine rağmen asla eski formunu yakalayamıyordu. Sonra kendini alkole vurdu. Depresyondaydı. En sevdiği şeyi yapamıyor olması onu çok etkilemişti. Bir gün biz babamla halısahaya gitmiştik-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dancer.
FanfictionDüzenli müşterisi olduğu gece kulübüne gelen yeni dansçı Barış Alper'in dikkatini çekmişti. [BAİSM]