[11]

623 86 125
                                    

İsmail şimdi ne yapacağını düşünüyordu. Arda çok endişelenmiş olmalıydı.

"İsmail, kahvaltı hazır!"

Ona mutfaktan seslenen Barış ile telefonunu alıp mutfağa yöneldi İsmail. Masada eksik olan neredeyse hiçbir şey yoktu. Barış ona dopdolu bir tabak hazırlamıştı. Sosisler, yumurta, peynir, salatalık, reçelli ekmek...

Bu adama yeterince zahmet verdiğini hissediyordu. Dün onu yatağa kadar taşımıştı, arkadaşına açıklama yapmak zorunda kalmıştı ve şimdi de fevkalade bir kahvaltı hazırlamıştı.

"Şey... Aslında ben gitsem iyi olur. Dün Arda ile konuşmuşsun galiba. Bana biraz sinirli..."

Elini ensesine götürdüğünde mırıldanarak konuşmuştu.

"Aç gitme, ben seni bırakırım."

"Sana bu kadar zahmet verdiğim yeter. Bir taksi çağırır giderim, olur mu?"

Barış üstünde kırıntı kalma ihtimaline karşı üstünü silkeledikten sonra ayağa kalktı.

"Sana bir sandviç hazırlayacağım. 5 dakikaya çıkarız."

Yine ona yardım ediyordu. İsmail artık ona yük olmak istemiyordu. Zorunda bile olmadığı halde neden sürekli ona yardım ediyordu?

***

İsmail ne kadar itiraz etse de kendini ön koltukta oturup sandviç yerken bulmuştu. Onun için kahvaltı bir kase nesquikten ibaretti ama şu an çok memnundu halinden.
İtirazlarına rağmen Barış onu bırakmamıştı. İş yerinin zaten yol üstünde olduğunu söylemişti. Bu bir yalandı. Bugün işe bile gitmeyecekti.

Sincap gibi lokmalarını yanaklarına dolduran İsmail'e baktı Barış. Düzgün beslenmediği belliydi. Şimdi bile ben kahvaltıyı sevmem demesine rağmen küçük bir çocuk gibi iştahla sandviç yiyordu.

"Arda sana kızgın mı?"

Ağzındakini bitirmeye uğraşan İsmail ile ortam birkaç dakika sessizleşmişti.

"Evet... Endişelenmiş. Birkaç yıl öncesine kadar hep ben ona kızardım. Birden Ferdi'ye gider ve en son bana haber verirdi. Ah kerata... Ne çabuk büyüdü."

Derin bir iç çekip kafasını iki yana sallayan İsmail ile gülümsedi Barış.

"Eğer benim konuşmamın bir yardımı dokunacaksa ben de konuşabilirim."

Aslında fena bir fikir değildi ama önce Arda'nın sinir katsayısını tahmin etmeleri lazımdı. Eğer siniri yatışmışsa Barış'ın ev arkadaşları olmasına bile ikna olurdu. Ama eğer hâlâ sinirliyse; Barış'ı, İsmail'in etrafında dans ettiği direğe bile çevirebilirdi.

***

İsmail'in dairesinin önünde duruyorlardı. Zile basmaları ile birkaç saniye sonra kapı aralandı. İsmail'i görünce kapıyı geri kapatmaya yeltenen Arda'nın uğraşı Barış tarafından engellenmişti.

"İsmail Abi, ben sana demedim mi kendine kalacak yer bul diye? Neden geldin?"

Arda kendini duyurmak adına bağırıyordu.

"Arda, benim Barış Alper."

Arda şaşkınlıkla kapıyı açtı. Yanında duran İsmail'e ne oluyor dercesine bakıyordu. Anlaşılan tek akıllı davranmaya çalışan kendisi değildi. Sadece İsmail olsa onu evden kovmasında bir sakınca yoktu ama Barış geldiği için şimdi yaptığı her şey ona karşı saygısızlık olabilirdi.

Dancer.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin