[20]

604 78 63
                                    

Barış'ın evinde bir sağa bir sola dönüp duruyordu sarışın. Midesinin bulantısını kontrol edememesi bir yana, terleyen alnını koluna silmeye çalışıyordu. Barış yemek masasındaki son kontrolleri yaparken İsmail'in sakinleşmesini bekliyordu. Panik atak geçirmek üzere olan adam kendini koltuğa bırakınca elindeki tabakları da kenara bırakmıştı Barış Alper.

"Canım, artık sakin olur musun?"

Derin derin nefes alıp veren İsmail, gözlerini abartılı bir şekilde kapatarak başını iki yana salladı. Acaba Barış'ın babası onu sevecek miydi? Oğluna layık görecek miydi? Ya da ikisinin ilişkisini onaylayacak mıydı?

"Yok Barış yok bayılacağım."

Kapının çalması ile birlikte İsmail'in gözleri fal taşı gibi açılmıştı.

"Ben daha yüzüme allık sürmedim! Şuna bak ruh gibi görünüyorum ya of!"

Barış kıkırdayarak İsmail'in ellerinden tutmaya çalıştı. En azından panik atak geçirmeden şu akşam yemeğini atlamasını diliyordu.

"Bebeğim, sakin ol. Hem kötü bir şey olmayacak, tamam mı?

İsmail biraz olsun duraklamış gibi başını sabit tutup karşısındaki gözlere baktı. Ne kadar gergin olursa olsun şu an Barış için metanetli olmalıydı.
Barış tarafından dudaklara verilen busenin ardından, kapıya yönelmişti her iki beden de.

Barış kapıyı açtığında; karşısında neredeyse kel, uzun boylu, dıştan oldukça sert görülen bir adamla karşılaşmışlardı.
Üstündeki smokin, onu olduğundan genç gösteriyordu.

"Hoşgeldin."

Barış gülümseyerek konuşunca babası da içeri girdiği gibi kollarına oğlunu aldı. Dıştan pek sevgi dolu görünmüyor olmasına rağmen, öylesine içten sarılıyorlardı ki.
En sonunda Baba Yılmaz, oğlunun sırtını patpatlayıp ondan ayrıldı. Bu sefer gözleri kenarda tebessümle onları izleyen İsmail'e döndü.

"Hoşgeldiniz."

Zorlukla İsmail'in ağzından çıkan kelimenin ardından ne yapacağını bilemeden elini uzatmıştı bu sefer de. Baba Yılmaz ise gülmüş ve uzatılan eli tutup kendine çekerek sarılmıştı İsmail'e. Şoklar içinde olmasına rağmen güçlükle sarılışına karşılık vermişti. Aileden birine sarılmayalı uzun zaman olmuştu.

Kapı önündeki ufak sevgi gösterisinin ardından yemek masasına doğru yol aldılar. Barış'ın hazırlamış olduğu yemekler iştah açıcı şekilde masadan göz kırpmaktaydı.

Babaları sandalyeyi çekip masanın başına oturunca Barış ve İsmail de diğer uca yan yana oturmuşlardı. Barış masanın kenarında duran geniş tabaklardaki yemekleri tabaklara koymaya başlayınca, İsmail de içecek doldurmaya başladı. Evli bir çift gibilerdi.

Ortamdaki garip sessizlik, yemeklerin konulması ile son bulmuştu.

"İsmail, anlat bakalım kimsin, kimlerdensin?"

Elindeki çatalı yavaşça bırakan İsmail kafasında bir şeyleri toparladıktan sonra cevap verebilmişti.

"Ben aslında İstanbullu değilim. Ben küçükken buraya taşındık. Üniversiteyi de burada kazanınca bırakıp gitmek istemedim."

"Ailen hâlâ İstanbul'da mı?"

İsmail duraksadı.

"Galiba."

Yaşlı adam dediğinin farkına vararak üstelememeye karar vermişti. Konuyu değiştirmek adına tekrardan bir soru sordu.

"Anlatın bakalım, nasıl tanıştınız?"

Dancer.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin