haber

656 50 26
                                    

Henüz hava aydınlanmamışken sabaha karşı dörtte karnıma giren kramplar ve midemin bulantısıyla uyanmıştım. Yanımda yatan Barış'ı uyandırmamaya dikkat ederek yataktan çıkıp banyoya gittim ve koşar adımlarla kendimi klozete attım.

Zlata'dan gelen ardı arkası kesilmeyen mesajlar yüzünden kapatıp yattığım telefonu açmıştım. Az önce kustuğum klozetin üstüne oturmuş dönen başımı tutuyordum. Bildirimler arasında gezerken tanımadığım bir numaradan gelen mesajla beynimden vurulmuşa döndüm.

Yıldız intihar etti. Durumu çok ağır. Yıldız'ın annesi seni suçlayarak örtbas etmeye çalışıyor intihar haberlerini.

'Ne?' diyerek şaşırırken iyice halsiz düşen bedenimin beni daha fazla taşımayacağını anladığımda Barış'ı uyandırmak için kapıya yöneldim. Fakat dizlerim bana ihanet ettiğinde gözlerim çoktan kararmıştı.

****

Ağırlaşmış göz kapaklarımı yavaşça açarken yüzüme vuran parlak ışık işimi hiç kolaylaştırmıyordu. Burnuma dolan kokuyla gözlerimi tekrar kapatırken bu sefer kokunun sahibi konuşmuştu.

'Ne zaman uyanırmış sor.' sesi sinirli geliyordu.

'Abi serum bitene kadar uyanırmış, öyle diyorlar.' Türkçe konuşan bu diğer kişiyi tanımıyordum.

Kolumda hissettiğim sızıyla gözlerimi tekrar zorladım açmaya.

'Abi yenge uyanıyor galiba!' tanımadığım ses bağırınca kaşlarımı çatmış kolumdan gelen sızıya bakmak için kafamı kaldırmaya çalışmıştım.

'Defne'm buradayım.' diyen sevgilimdi. Hızla yanıma gelmiş kaldırdığım kafamın altına elini koymuştu.

'Kalkma dur. Ne istiyorsun?'

'Kolum.' dedim hala kaşlarım çatıkken. Vücudumun her yeri hassaslaşmış gibiyken kolumun küçük sızısı bana fazla geliyor gibiydi.

'Siktir kanıyor bu! Lan söyle hemşireye gelsin düzeltsin şu siktiğimin serumunu.'

Hastanede olduğumu farkettiğimde aklıma Yıldız gelmişti ve aldığım haberleri. İntihar ettiği düşüncesi kalbimi parçalıyordu. Onun bu kadar acı çekiyor olduğunu hiç fark etmemiş miydik hiçbirimiz? Onu hayattan vazgeçecek kadar zorlayan şey neydi?

Bu düşünceler kafamda yer edinirken gözlerim iki çeşme olmuştu çoktan.

'Canın çok mu yanıyor?' derken sanki acımı hissediyor gibi yüzünü buruşturmuştu.

'Hayır.' dedim ağlak sesimle. 'Barış.' Gözlerine çıkardım bakışlarımı. Serum takılı koluma alttan destek verip elimi tuttu.

'Söyle bir tanem.' dediğinde yüzüme eğilmişti beni duymak için.

'Barış dönmem lazım.'

'Nereye dönüyorsun?'

'Türkiye'ye dönmem lazım hemen.' duyduklarıyla kaşlarını çatıp geriye gitti biraz.

'Nerden çıktı şimdi bu?'

'Barış Yıldız'ı görmem lazım.' derken salya sümük ağlamaya başlamıştım.

'Defne beni korkutuyorsun. Bugün avukat öğrenir arar bizi zaten. Niye ağlıyorsun böyle güzelim?'

Kafamı iki yana sallıyordum o konuşurken. 'Hayır hayır hayır. Yıldız intihar etmiş Barış.'

Tavana bakarken hıçkırarak ağlıyordum. 'Hay sikeyim.' dediğini duydum ağzının içinden.

Hemşire gelip konuşmamızı bölmüştü. Kolumdaki serumu düzeltmek için eğilirken ağlamaktan kızarmış suratıma ardından Barış'a baktı.

VAGANOVA  🦢 barış alperHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin