büyümek

618 51 10
                                    




Dakikalardır karnımı izliyordum. İçinde hayat barındıran karnımı..

'Hamileyim.' diye fısıldadım sessiz odaya. Islak gözlerim kurumuştu. Aldığım haberle şoka gireceğime sakinleşmiştim. Oturduğum yerden doğruldum ve çantamı koluma attım. Olan biten her şeyi unutmuş gibiydim. Evime gidip bir duş almak ve kendime gelmek istiyordum sadece.

Operadan çıkarken Zlata arkamdan seslenerek geliyordu. 'Defne!' Onu dinlemeden yola çıktım bir taksi bulmayı ümit ederek. Uzun adımlarıyla hızla bana yetişmiş, omzumdan tutup kendine çevirmişti beni.

'Defne dur.' bir şey demeden yüzüne baktım. Diyeceklerini dinleyip gidecektim.

'Defne.' dedi ve duraksadı. İsmimi mi ezberliyordu?

'Biliyorsun Yıldız bu haliyle Giselle olamaz.' diyeceklerinin devamını tahmin etmem kısa sürmemişti.

'Yani bu durumda se-'

'Zlata, umrumda değil.' hızlanan kalbim aksini söylüyordu. Giselle sonunda benimdi. Ama Yıldız'a rağmen bunu yapabilir miydim? Yoksa Yıldız için yapmalı mıydım?

'Ne?' dedi şaşkınca yüzüme bakarken.

'Çok zor bir gün geçiriyorum. Gitmek istiyorum.' dedim omuzlarımdaki ellerini indirirken.

'Ama Defne!' diye çıkıştığında ona laf anlatamayacak kadar bitik hissediyordum.

****

'Tamam Barış onu da anladım.'

Yaklaşık bir saattir Barışla görüntülü konuşuyorduk. Beni her konuda tembihleyip duruyordu ve ben de hepsine tamam diyordum.

'Defne beni geçiştirme.' dediğinde yerdeki gözlerimi orta sehpanın üstündeki telefonuma çıkardım. Ekrandaki çatlaklar yüzünden sevgilimin yüzünü seçemiyordum.

'Niye ağlıyorsun? Ne oldu bir yerin mi ağrıyor?' diye sorarken oturduğu yerde doğrulduğunu görebiliyordum.

'Yüzünü göremiyorum çünkü.' diyerek sitem etmiştim. Kollarımı göğsümde bağlarken koltukta arkama yaslanmıştım. Bu günlerde ağlamaya yer arıyor gibiydim.

'Nasıl göremiyorsun?'

'Ekrandaki çatlaklar yüzünden.' deyip burnumu çektim ve devam ettim. 'Barış ne zaman geleceksin?' haftalarca gelmeyeceğini biliyordum. Öne eğildim ve telefona yaklaştırdım yüzümü.

'Sevgilim biliyorsun. Nefes alacak vaktim bile yok sikeyim ki. Ama sen gelebilirsin. Hatta ben gelip seni alabilirim bu gece. Ne dersin?' diye hevesli hevesli konuştu.

Her ne kadar evimde rahat ediyor olsam da Barış olmadan atlatamazdım bu günleri. Hele ki bu durumdayken onsuz yapamazdım.

'Bu gece evimde uyumak istiyorum. Yarın akşam hazırlanır gelirim olur mu?'

Yalnız gelmeni istemiyorum hiç. Gerçi sen hasta halinle kaçıp ülke değiştirdin amına koyayım. Sabahın köründe bayılıp hastanelik oluyor, ayakta duracak hali yok, bir de tek başına kalkıp Türkiye'ye gidiyor. Sabır ya. Seninle başım dertte benim.' dediğinde kıkırdadım. Sinirlenince biraz ağzı bozuluyordu.

'Biliyor musun havalimanına kadar yalın ayak gittim.'

'Yalın ayak mı gittin?! Hay Allah'ım bana sabır ver. Defne sonra uyursun evinde bu gece gelip alacağım seni. Gözümün önünden ayrılmak yok oturursun bi kenarda izlersin beni.'
Hızlı hızlı konuştuğunda bu haline gülümsedim.

'Barış. Ben çok korkuyorum.' dediğimde kaşlarını kaldırdığında yüzüne hüzün yerleşti.

'Sevgilim korkma. Her şey yoluna girecek.' dediğinde onun da korktuğunu biliyordum. Bana belli etmemeye çalışsa da görebiliyordum.

VAGANOVA  🦢 barış alperHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin